Birlikte mücadele kararı

24 Haziran seçimleri sonrası Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçen Türkiye´de meslek örgütleri ve sendikalar üzerlerine oluşturlmaya çalışılan baskılara karşı birarada hareket edecek. Türk Tabipler Birliği (TTB), KESK, DİSK ve

GÜNCEL 28.08.2018 11:04:53 0
Birlikte mücadele kararı

Akın Bodur/Arsuz

Hatay´ın Arsuz ilçesinde 12. Füsun Sayek Sağlık ve Kültür Etkinlikleri kapsamında düzenlenen 'Yeni düzenlemeler ışığında meslek örgütleri ve hekimliği geleceği' konula panelde konuşan TTB´nin hukukçusu avukat Ziynet Özçelik, kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri ile sendikaların biraraya gelip neler yapılabileceği, bilgi ve deneyimlerini paylaşması, hayatı ortaklaştırması gerektiğini ifade etti. Avukat Özçelik, 'Sistem değişikliği yaşıyoruz. Bu kapitalizmden farklı değil ama Türkiye´ye özgü yanları da var' dedi. 17 Nisan 2016´da yapılan referandumla Anayasanın 18 maddesinin değiştiği görülse de 70´e yakın maddenin doğrudan ve dolaylı olarak değiştiğini anımsatan Özçelik, 'Ne değişti? Temel değişken 104. madde yetkileri ile Cumhurbaşkanlığı, kararnameyle yönetimmeye sahip oldu. Bakanların bir anlamda sorumluluğu kalmadı ve kamu yöneticilerine dönüştü diyebiliriz. Sistemin bütünüyle değişmesinin nedeni cumhurbaşkanının her yere nüfuz eden yetkilere sahip olması. Ancak kararnameler, kanunların altındadır. Bunun altında da yönetmelik ve diğerleri yer alır. Kanunla yapılmayan, yapılamayan, kararname ile yapılamaz.
Özellikle temel haklar ve siyasal haklara ilişkin düzenlemeler kararname ile yapılamaz. Ekonomik ve sosyal haklara ilişkin düzenlemeler de yapılamaz. Yapılarsa yargı denetim mercidir ve toplumsal kesimler bunu denetler. Kanunu aykırı ve çelişen kararname de olamaz. Aslında cumhurbaşkanının düzenleme alanı üst düzey kamu yöneticilerini ataması ile yoğunlaşmış görünüyor. Bireyler ise kararnameleri doğrudan Anayasa Mahkemesine götüremiyor. Danıştay üzerinden gidiliyor ya da TBMM´deki siyasi partilerin grupları Anayasa Mahkemesine gidebiliyor. Ama kararname ile Devlet Denetleme Kurulunda (DDK) önemli değişiklikler yapıldı. Kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri ve sendikalara ilişkin ´nispi seçim sistemine geçin´ raporları hazırlandı. Nispi seçim sisteminin örneği TÜRMOB´da görülüyor. Ve TÜRMOB bugün işleyemez duruma geldi.Meslek örgütlerinine nisbi seçim yapmasını isteyenler, tüm yetkileri tek kişiye verdi. Bu bir çelişki ve tutarsızlıktır. Bugün bir anlamda meslek örgütlerinin tasfiyesi isteniyor. Aslında bu durum küresel sermayenin ülkeleri yönetme anlayışı. Kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri, küresel sermayeye sorun çıkardığı için, bu örgütlerin işlevi istenen şey değil. DDK üzerinden meslek örgütleri ve sendikalarda idari ve disiplin denetimi getirilmek isteniyor. Cumhurbaşkanlığının beşinci kararnamesi ile DDK´na denetim öngörülüyor ve bunun içinde meslek örgütleri ile sendikalar da sayılıyor. Bu durum anayasa ve yasaya aykırı. Meslek örgütleri açısından ´görevden alma´ olayının uygulanamayacağı açık. Uygulanması mümkün değil. Ama böyle bir şey olursa, önünde kim durabilir? Biz duracağız. Çünkü, cumhurbaşkanlığı tarafından atanan yargının bizi koruması pek mülkün değil gibi. Meslek örgütlenmesinin tarihine bakaldığında 400 yıl önce başladığı görülür. Bu nedenle iki dudak arasından ´bunları kapattık´ demelerinin mümkün olmayacağını meslek örgütlerinin tarihine bakarak da söyleyebiliriz' dedi. Toplumsal olarak şiddetle başedilmesi grektiğini anlatan Özçelik, şiddet kullnılarak, toplumun, bölme ve ayrıştırarak yönetilmek istendiğini, şiddetin bir yönetme biçimi ve bu yönetme biçiminin meşrulaştırma aracının da yargı olduğunu ifade etti. Hukuk mücadelesinin sürdüğünü ve devam edeceğini, umutsuz olmadığını belirten Özçelik, 'Yargı, yargı işlevini yürütemiyor. Yargı ve güvenlik odakları, küresel sermayenin elinde şekillendiriliyor' diye konuştu. 

Hatay Tabip Odası Başkanı Cengiz Haksöz´ün moderatörlüğünü yaptığı panelde konuşan İstanbul Tabip Odası eski Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu da korku rejimi, akıl-bilimdışılığı yaratmanın, ´Yeni Türkiye´nin bir parçası, tek adam sistemi ve kapitalizmin kullandığı yöntemler olduğunu belirtti. Dr. Çerkezoğlu, 'Otoriter bir rejim için böyle yanıt veriyor, sistem. Bu bir isim meselesi değil. Bir sistem dayatılıyor. Yeni bir Türkiye ve yasal altyapısıyla karşı karşıyayız. Bu sistem meslek örgütlerini de etkileyecek. Yeni sistemde meslek örgütlerine doğrudan müdahale ihtimali var. Yasa önemli ama bir o kadar bizim yıllar içerisinde biriktirdiğimiz tecrübe ve eyleme dönüştürdüklerimiz de var' dedi.
CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TTB Merkez Konseyi eski başkanları Selim Ölçer, Özdemir Aktan, Gencay Gürsoy ve Raşit Tükel ile Cumhuriyet gazetesi yazarı Emre Kongar´ın katıldığı panelde konuşan Dr. Ali Çerkezoğlu, kasaba siyaseti veya partilerin TBMM grup toplantılarında olduğu gibi siyaset yapmadıklarını belirterek, şunları söyledi: 'Biz siyaset yapmıyoruz ama hayatın üretildiği her yerde, her noktada meslek örgütlerinin taleplerini savunması gerekir. Günümüzde istibdat ortamı, baskı rejimi ve değerler erezyonu var. Çünkü, ´savaş halk sağlığı sorunudur´ dediği için TTB yöneticilerinin yedi gün gözaltında tutulduğu ortamı yaşıyoruz. Bu bir realite. Yoksa biz mi abartıyoruz? Bizler, yaratılan tahribatlara karşı koruyucu hekimlik, koruyucu sağlık sisteminin sürmesini istiyoruz. Ekonomik gerçeklikle yüzleşmek zorundayız. Emek eksenli siyasetin, emeğin siyasetini, rol çalmadan krize karşı kendimizi hazırlamamız lazım. Ürettiğimize, emeğimize sahip çıkmak ve bunu örgütlememiz lazım. Sağlıklı bir duruşa ihtiyacımız var. Mücadele, TTB´nin tohumlarında var. Toplumun var olan durşa karşı bir duruşa ihtiyacı var. Asıl sorun muhalefetin dağınıklığı. Muhalefetin, mücadele ekseninde birleşmesi lazım.'

'Doların yükselişinin beledini topluma ödetecekler'
TTB´nin yapısı gereği muhalif bir örgüt olduğunu, piyasa anlaşıyına karşı ve parası olmayana da sağlık hizmeti verilmesini savundğunu belirten Merkez Konseyi eski başkanlarından Selim Ölçer de 'İşte o zaman da sizi ´savaşa karşı´ gerekçesiyle susturmaya çalışıyorlar. Çatışmanın nedeni dün de buydu, bugün de bu. Peki ne yapacağız? Hekimler daha ektif hale getirilmeli ve halka genişletilerek, diğer örgütlerle ortak çalışma yapmamız lazım. Bakın, daha birkaç gün önce SGK 112 ilacı ödenecek ilaç listesinden çıkardı. Ve bu durumlar artacak. Doların yükselişinin beledini topluma ödetecekler. Sağlık parayla alınan bir şey haline gelirse, bu toplum büyük sıkıntı çeker. Bunlara karşı çıkmak bu örgütün (TTB) sorumluluğudur. Krizin bedeli bu topluma ödedilmemeli. Kim krizden nasiplendiyse, bedelini onlar ödesin, ödemeli de' dedi. Ölçer, Türk Tabipler Birliği (TTB), KESK, DİSK ve TMMOB´un birlikte hareket etme ve ortak çalışma yapmasını önerdi.
TTB Merkez Konseyi eski başkanlarından Gencay Gürsoy, sürekli kamusal mücadele sergileyen TTB´nin örneğinin dünyada örneği olmadığını ifade etti ve örgütün ülkenin kaderinde rol oynadığını söyledi. Neredeyse her gün bir başka tarihi olaya tanıklık edildiğini anlatan TTB Merkez Konseyi eski başkanlarından Özdemir Aktan ise 'TTB´yi güçlü kılan unsurlardan biri hukuki kazanımlarıdır. Şimdi hukuk, eski hukuk değil. Dolayısıyla bu durum mücadele gücümüzü azaltabilir' değğerlendirmesini yaptı. TTB Merkez Konseyi eski başkanlarından Raşit Tükel de TTB´nin toplumsal işlevini anayasadan aldığını, sadece hekimler için edğil, toplum için de mücadele eldiğini anlatarak, 'Şu anda yapılmak istenen, meslek örgütlerinin kamusal hizmet görevini ortadan kaldırmaya çalışmak. Neoliberal politikaların sağlık olanındaki duruşuna karşı bizim karşı durmamız gerekiyor. Bu mücadele meslek örörgütleri ve değer toplumsal muhalefet kesimleriyle birlikte verilmelidir' dedi.

Arzu Çerkezoğlu: Sürenin vadesini belirleyecek olan bizleriz
Toplantıda söz alan DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise 12 Eylül hukukunun bile gerisine götürmeye çalışan bir anlayışın olduğunu belirterek, Anayasanın 135. maddesi ile 656 sayılı yasanın baypass edilmek istenidğini, meslek örgütleri ve sendikalara ilişkin bir denetleme hükmü olmamasına karşın DDK üzerinden cumhurbaşkanlığına yetki verilmeye çalışıldığını anlattı. Meslek örgütleri ve sendikalarla görüşmeyi başlatacağını ifade eden Çerkezoğlu, 'Bu dönemde üzerimize önemli görevler düşüyor. Her şeyin kutuplaştırıldığı dönemdeyim ama haklılığımızın, doğrululuğumuzun hiç olmadığı kadar ortada olduğu dönemdeyiz de. En baset talebin bile politikleştirilidği bir dönem. Ama sürdürülemez. Bunun vadesini belirleyecek olan bizleriz. Bu gidişatın ne kadar süreceğini biz belirleyeceğiz' diye konuştu. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. İskender Sayek de TTB´nin ´iyi hekimlik´ ilkesini savunması, uygulamasının, zorlukları aşmayı kolaşlaştıracağını söyledi.
Panelin moderatörlüğünü yapan Hatay Tabip Odası Başkanı Haksöz de hekimliğin ne yazık ki artık insanlara yardımcı olma sisteminin olmadığını belirtti. İyi hekimlik yapılma istense de performanla farklı noktaya geldiğini anlatan Haksöz, hekimlerin siyasilerin söylemleriyle itibarsızlaştırılıdğını, ve artık saygın bir meslek olmaktan uzak olduğunu savunarak, hekimlerin döner sermaye haricinde yoksulluk sınırında ücret aldığını ifade etti.


Anahtar Kelimeler: Ziynet Özçelik

Emekli, seyyanen 12 bin lira zam istedi

"Hatay’ı yatırım ve istihdam cenneti haline getireceğiz"

"Şehri daha yaşanabilir kılacağız"

"Önceliğimiz depremzedeleri konut sahibi yapmak"

“İskenderun'u yaşanabilir hale getireceğiz”

EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Karaca: Bu seçim, Hatay halkının hayata kalma seçimidir

“İnsanlar hala yarını göremiyor”

Akbay ailesinin acısı

Mobil Basın Evi, seçimde gazetecilerin hizmetinde

Sarıseki stadyumu yarın açılıyor

GC, Gazeteci Kitapları Sergisi açtı

Rektörün danışmanlığını yapacağı projeye, TÜBİTAK desteği

Dörtyol-Payas karayolunda kaza: 6 ölü, 1 yaralı

MKÜ sınav yönetmeliğinde değişiklik yapıldı

"Hatay’a karşı tarihi bir sorumluluğumuz var"

  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,33% 0,21
  • EURO

    34,83% 0,23
  • GRAM ALTIN

    2324,83% 0,25
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00