´Çevrenin korunması yaşamsal zorunluluk´

Çevre sorunlarının yalnızca Dünya Çevre Günlerinde değil her zaman olduğunu belirten İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Nermin Yıldırım Kara, 'Hükümetler aldıkları ve alacakları tüm kararlarında çevrenin korunmasını dikkate

5.06.2017 10:36:43 0
´Çevrenin korunması yaşamsal zorunluluk´

Akın Bodur/İskenderun

Bugün kutlanan Dünya Çevre Günü´nde yöneticiler ve karar vericiler ile herkesi, dernek olarak çevre mücadelesinde daha duyarlı olmaya davet ettiklerini ifade eden Kara, 'Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamak temel bir insan hakkı olarak kabul edildiğinden, çevrenin korunması da yaşamsal bir zorunluluktur. Gelecek nesillere temiz bir çevre bırakmak için kirlenmeleri önleme ve doğal yaşamı korumak gerekmektedir. Günümüzde mevcut siyasi irade, doğal kaynakları yok edecek ormanları ve zeytinlikleri rant yaratmak adına ortadan kaldıracak, kıyıların yağmalanmasını hızlandıracak, kirlilik üretecek teknolojileri, termik ve nükleer santralleri ülkemize getirecek yasal düzenlemeler ve yatırımlara hiçbir çevre kaygısı gütmeden hız vermektedir. Küresel ısınmanın birinci sorumlusu fosil yakıt kullanmaktır. Ne yazık ki bu alana yapılan yatırımlar sürmektedir. Fosil yakıt kullanımı yüzünden bölgemizde yaşanan en önemli çevre sorunu ise İskenderun Körfezi´ne yapılması planlanan kömürlü termik santrallerdir. Maden Kanunu ile yasallaştırılan vahşi madencilik faaliyetleri, orman işgallerini destekleyen, ormanlık alanları talan eden yanlış politikalar, sulak alanların kirletilmesi ve kurutulması, suyun ticarileştirilmesi girişimleri, vadilerimizi susuz ve bereketsiz bırakacak HES projeleri, son yıllarda giderek artan çevre sorunlarının sadece bir kaçıdır.'

´Termiklerde kümülatif kirlilik hesaplaması yok´
10 Haziran 2011´de bölgede kurulmak istenen sekiz adet termik santralin üretim lisansı iptal davasında Danıştay 13. Dairesi´nin yürütmeyi durdurma taleplerini red ettiğini, bir üst mahkeme olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise itirazı haklı görerek davayı tekrar 13. Daireye gönderdiğini anlatan Kara, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Danıştay 13. Daire 11.06.2012 tarihli ara kararıyla davalı EPDK´dan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı´ndan ayni coğrafi bölgede bu kadar fazla termik santralin yanyana kurulmasının söz konusu olduğu bu durumda santrallerin bölgesel bazda çevreye olan zararlarının neler olacağı konusunda bir değerlendirme istemiştir. Verilen cevapta EPDK´nın hiçbir şekilde kümülatif etkiyi hesaplamadığı bölgede yaşayan 6 milyon insan ve canlı yaşamını yok sayarak termik santral lisansı verdiği, bilimsel öngörüleri hiçe saydığı ortaya çıkmıştır. EPDK ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı´nın verdiği bu cevap nazarı itibara alınmaksızın yürütmenin durdurulması talebimize ret kararı verilmiş, Danıştay 13. Daire de eski kararında ısrar ederek Danıştay İdari Davalar Kurulu kararının gereğini yerine getirmemiş, usule ve kanunlara uygun bir değerlendirme yapmamıştır. Günümüz teknolojisinde, kömürlü termik santrallerin neden olduğu asit yağmurlarını ve radyoaktif madde salınımını engelleyecek bir teknolojinin bulunmadığı düşünülürse, Doğu Akdeniz Bölgesi´nde insan ve canlı yaşamının sürmesini imkânsız kılacak şekilde hava-su-toprak zehirlenecek ve ekosistem yok olacaktır.'

38 bin ÇED başvurusundan 33´üne olumsuz rapar var
İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Kara, şu açıklamayı yaptı: 'Ülkemizde uygulanan haliyle ÇED süreci; göstermelik, bürokratik bir prosedür olarak sonucu baştan belli bir süreç haline gelmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı´nın verilerine göre ÇED Yönetmeliği´nin yürürlüğe girdiği tarihten buyana 38 bin ÇED başvurusu olmuş, bunların sadece 33 tanesi ÇED olumsuz raporu almıştır. Enerji şirketlerinin, ne üretim lisansı talebi değerlendirme aşamasında ne de ÇED raporlarında havza ve bölge planlaması yapılmamaktadır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararlarından sonra idare tarafından yönetmelik ve yasa değiştirilmiş, ÇED süreci lisans öncesi sürece taşınmış, ön lisanstan sonra ÇED süreci ve lisanslama süreci getirilmiştir. Mersin-Adana-Hatay arasında yaklaşık 200 kilometrelik sahil şeridinde 35 adet kömürlü termik santral Doğu Akdeniz Bölgesi´nde yaşayan 6 milyon bölge halkını doğrudan zehirlemek üzere işletmeye hazırlanmaktadır. 10.06.2011 tarihinde Danıştay´a açtığımız 8 adet termik santral lisans iptal davaları; 14.07.2014 te açtığımız 5 adet termik santral lisans iptal davaları; 04.03.2016 tarihi itibariyle dava açılan termik santraller dışındaki diğer lisans iptal davası 3 adet, önlisans iptal davası ise 5 adettir. Bu davalar sadece bölgede yaşayan insanların hakkını korumayı amaçlayan davalar olmayıp, Çukurova´da yetişen tarım ürünleriyle, etle, sütle beslenen çocukları, davalı kurumun karar vericilerinin çocuklarını, lisans iptali istenen şirket yöneticilerinin ve sahiplerinin çocuklarını ve bu davalarda yürütmenin durudurulması talebini reddeden hakimlerimizin çocuklarının da geleceğini koruma amacı gütmektedir.'

´Tarım topraklarının korunması kamu yararıdır´
21 Ocak 2017 tarih 29.955 sayılı Resmi Gazete´de yayınlanan 12.12.2016 tarihli 2016/9620 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 141 ovanın büyük koruma alanı ilan edildiğini de anımsatan Kara, 'Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı; bakanlar kurulu kararıyla belirlenen bu ovalarımız, artık tarımsal sit gibi korunacak, böylece tarımsal nitelik taşıyan bu ovalarımızın amaç dışı ve yanlış kullanımlar sonucu yok olmasını önlemek istemektedir. Ancak, anılan kararın 1. maddesi 1. fıkrasında ovaların sınırları içierinde yer alan onaylı planlı alanlar ile bu kararın yayımı tarihi itibariyle ilgili mevzuat uyarınca tarım dışı kullanıma izni verilmiş olan alanlar birinci fıkra kapsamı dışındadır denilmektedir. Yani, bu istisna maddesi, bakanlığın 141 ovayı koruma kararıyla çelişmektedir. Çünkü erozyon-zarar verme-kirletme gibi istenmeyen durumları oluşturma potansiyeline göre değil, sadece zaman açısından yaratılan bir istisnadır. Kararın tümünde gözetilen koruma amacına aykırıdır. Oysa ki; Tarım topraklarının korunması ve halk sağlığının korunması kamu yararıdır. Çevre Sorunları yalnızca Dünya Çevre Günlerinde değil her zaman vardır. Bu nedenle de Hükümetler aldıkları ve alacakları tüm kararlarında çevrenin korunmasını dikkate almak zorundadırlar. 5 Haziran Dünya Çevre Günü´nde başta yöneticiler ve karar vericiler olmak üzere herkesi çevre mücadelesinde daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.'


Akbay ailesinin acısı

Mobil Basın Evi, seçimde gazetecilerin hizmetinde

Sarıseki stadyumu yarın açılıyor

GC, Gazeteci Kitapları Sergisi açtı

Rektörün danışmanlığını yapacağı projeye, TÜBİTAK desteği

Dörtyol-Payas karayolunda kaza: 6 ölü, 1 yaralı

MKÜ sınav yönetmeliğinde değişiklik yapıldı

"Hatay’a karşı tarihi bir sorumluluğumuz var"

Proje üreten derneklere destek sözü

"Hizmetler vatandaşın ayağına götürülecek"

"Rekor oyla" destek istedi

Konteyner kentte seçim çalışması

Hak sahipliğinde 1 günlük başvuru süresi

Pirireis sakinleriyle iftarda buluşan CHP: Seçimi kazanacağız

Öntürk: Önceliğimiz konut ihtiyacının karşılanması

  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,31% 0,18
  • EURO

    35,06% -0,15
  • GRAM ALTIN

    2283,19% 0,26
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,00