“Davalarının takipçisiyiz”

İskenderun Kadın Platformu, bugüne kadar gerçekleştirilen eylem ve etkinliklerde kadına yönelik şiddet ile çocuklara yönelik istismarlara karşı tavırlarının ortaya net olarak koyulduğunu belirterek, “Bizler platform olarak birçok davan?

GÜNCEL 25.07.2019 11:40:31 0
“Davalarının takipçisiyiz”

Sadet Berkyürek/İskenderun

İskenderun Kadın Platformu adına Av. Arzu Hakan, İskenderun, Belen ve Arsuz´da takip edilen davaların aşamalarına ilişkin bilgi verdi, nafaka, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve Türkiye´nin de ilk imzacıları arasında yer aldığı İstanbul Sözleşmesine ilişkin tartışmalara yönelik platformun görüşlerini aktardı. Hakan, “İskenderun kadın platformu olarak dün olduğu bugünde mücadelemize devam edeceğiz kazanılmış haklarımızdan asla taviz vermeyerek yolumuza kadınlar birlikte güçlü şiarıyla devam edeceğiz” diye konuştu.
Platform üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında Av. Hakan, kamuoyunda Beren Yıldız, Esra Yalçın, Medine Kara, Selin Culha, Mertcan Yılmaz, Berfin Özek, Havva Zor davalarının geldiği aşamalarla ilgili bilgi verdi, Kadın ve Çocuk Bakanlığı´nın kurulmasının bu örnek davalardan yola çıkarak gerekliliğini vurguladı.
Kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti önlemede önemli bir sözleşme olan, Türkiye´nin ilk imzacısı olduğu, TBMM´de de onaylanan İstanbul Sözleşmesi´nin bir süredir ‘muhafazakar´ olarak adlandırılan kesimler tarafından hedef gösterilmesine de işaret ettiği toplantıda Av. Hakan, sözleşmenin feshedilmesi talepleriyle kadınların eşitlik mücadelesine set çekmenin amaçlandığını vurguladı.

İstanbul sözleşmesi de bir kazanım
Hakan, şu görüşleri dile getirdi: “Tartışmalarla amaçlananın kadınların eşitlik mücadelesine set çekmek ve Türkiye Sözleşme´ye karşı çıkanların kadınların yükselen mücadelesinden korktuklarını düşünüyor ve görüyoruz. İçeriği ve kapsayıcılığı ile kadınları güçlendirici bir yerde duran ve kadınlar için önemli bir kazanım olan İstanbul Sözleşmesi´nin imzalanma sürecinde kadın örgütleri etkin bir rol almıştır. İstanbul Sözleşmesi´ni Avrupa Konseyi antlaşması olduğu için dışarıdan dayatılan bir şeymiş gibi lanse ediyorlar, oysa Türkiye anlaşmanın ev sahibi, ilk imzacısı. Sözleşme tamamen kadına yönelik şiddetin önlenmesini amaçlıyor. Özellikle bunun formülünün toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıyla gerçekleşeceğini söyleyen bir sözleşme. Toplumsal cinsiyet kavramını ortaya koyan ve tanımlayan ilk hukuki metin. Amaç bir bütün olarak kadınların eşitlik mücadelesinin önüne set çekmek. Kadının aile içinde, erkeğe itaat eden rolünden çıkmaması. Sözleşmeye dair saldırı da bunun bir parçasıdır. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddete karşı mücadelede elimizdeki en büyük araçlardan bir tanesi. Bu yüzden sahip çıkmalı, kadınlara tek tek bu hakların önemini anlatmalıyız. Kadınlar haklarından vazgeçmeyecek.”

“Nafaka bir lütuf değil”
Nafaka ile ilgili tartışmaları, sürenin sınırlandırılması taleplerini de hatırlatan Hakan, yoksulluk nafakasının erkeklerin kadınlara bir lütfu olmadığını, pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye´de de devletin kadınların güçlenmesine ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik aldığı tedbirlerden biri olduğuna dikkat çekti. Hakan, dile getirilen sınırlama taleplerinin kadına yönelik şiddeti arttırması yanında çocukların da yüksek yararı açısından olumsuz gelişmeleri getireceğini ifade etti.

“Mağduriyetlerde çözüm eşitlikle sağlanır”
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sebep olduğu mağduriyetlerin çözümünün, kadınların yıllarca mücadele ederek kazandığı hakların her fırsatta geri alınmasıyla değil, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kurulmasıyla sağlanacağını da sözlerine ekleyen Hakan, “Son dönemde kadınların haklarına saldırıları gerçekleştirenlerin, kimi hukuk kurumları ve ilgili Bakanlıklar tarafından yapılan toplantılarda kendilerine yer buluyor olmasını ve Türkiye´nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin göz ardı edilip konunun doğrudan muhatabı olan kadın örgütlerini dahil etmeksizin atılan adımları kaygı ile karşılıyoruz. Devletin görevi kadınları daha da güçsüzleştirecek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirecek ve toplumsal cinsiyete duyarsız düzenlemeler yapmak değil; aksine, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten sosyal politikalar üretmek ve ücretsiz, kaliteli bakım hizmetlerini sağlamaya yönelik çalışmalar yapmaktır. Kadınların iş gücü piyasasına katılabilmeleri için ücretsiz, kaliteli bakım evleri ve kreşlerin açılması, kadınların eğitime katılmaları önündeki engellerin kaldırılması, yüksek öğrenim görememiş kadınların da en azından temel gereksinimlerini karşılayabilecekleri ücretli işlerde çalışmalarını sağlayacak kaliteli eğitim ve iş fırsatlarının yaratılması gerekmektedir” şeklinde konuştu.


"Arsuz, tarım ve turizm üzerine kurulu"

1 Mayıs Gar alanında kutlandı

Samandağ'da belediye 180.8 milyon lira borçlu

Geçici işçlerin akitleri feshedildi

Hatay’da 4 yeni İdare Mahkemesi

Levrek balığının işlenmesine ‘araştırma desteği’

Belen’de Kut'ül Amare Zaferi kutlaması

17 milyon lira "başvurusu"

Hak-İş'ten 1 Mayıs açıklaması

Arsuz'da belediyenin borcu 63 milyon lira

1 Mayıs, kutlanıyor

Çiftçiler tarlalarına girerken izin alıyor

15 günde 13 kilometre kanalizasyon temizlendi

Yapı denetim firmalarının ‘el altından’ istediği rakamlar soru önergesi

79,5 milyon dolarlık 'gaz giderme tesisi’

  • BIST 100

    10154,25%1,08
  • DOLAR

    32,36% -0,37
  • EURO

    34,70% -0,27
  • GRAM ALTIN

    2394,28% -1,16
  • Ç. ALTIN

    3876,85% -0,25