İskenderun yazarına sahip çıkacak mı?

Seyfettin Babat, tutkulu bir İskenderun aşığıı, İskenderunlu Yazar Ayla Kutlu´yu anlattı…

2.07.2017 07:49:29 0
İskenderun yazarına sahip çıkacak mı?

AYLA KUTLU: TUTKULU BİR İSKENDERUN AŞIĞI

6 Mayıs 2011 tarihinde beşincisi gerçekleştirilen, “Uluslararası Çukurova Sanat Günleri” (UÇSG) kapsamında geleneksel olarak verilen Çukurova Ödülünün sahibi Ayla Kutlu olduğunda “Yazarına Sahip Çıkan Bir Kent olmak İstemiyor muyuz?” başlıklı bir yazı kaleme almıştım.

Yazımın sonunda şunları söylemiştim:

“Zamanı gelmiştir. Zaman da öyle yerinde sayan bir şey değildir. Bunu düşünerek bir an önce harekete geçmeliyiz. Yazarımızı, çok sevdiği kentiyle buluşturmanın yollarını aramalıyız: Triyandafilis´in dolaştığı sokaklardan birinde mi rastlarız adına ya da Triyandafilis bir sokağın başından elinde bebeğiyle “Gitme” derken usulca omzumuza mı dokunur, bilmem; ama bu kentin bir borcu da budur. Acilen ödenmesi gerekmektedir.”

Ancak aradan altı yıl geçmesine karşın değişen hiçbir şeyin olmadığını görmek, bir İskenderunlu olarak beni üzmeye devam etmektedir.

Geçtiğimiz günlerde gazetelerde ve sosyal medyadaki haberlerde “4-12 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek 36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı´nın ´Onur Yazarı´ olarak Ayla Kutlu´nun seçildiği yazıyordu. Zaman eskiyordu ve yazarımız eserleriyle elde ettiği haklı bir yeni başarıyı daha kucaklıyordu. Kentimizdeki gazeteler bu önemli gelişmeyi elbette haber yaptılar.

Ama kentimiz, üzerine ölü toprağı serpilmişçesine yine sessiz…

AYLA KUTLU´NUN EDEBİ KİŞİLİĞİ

Ayla Kutlu´yu okuyanların çok iyi bildiği gibi, mekân kullanımında çok usta olan yazarımız olayın geçtiği yerleri çoğu zaman bir öykü kahramanı, roman kahramanı gibi ele alır.

Yapmış olduğu uzun araştırmalar ve masa başı  çalışmalarının sonucu olarak tarihsel dokusunu çok iyi özümsediği mekânların kahramanlarını, özellikle kadınların, hikâyelerini kendine özgü temiz Türkçesiyle anlatır. Kadını yaşamın tam ortasında; yeni yaşamı oluşturan; oluşturduğu yaşamı hayata hazırlayan, bunu başardığı için de hayatın süreğenliğini koruyan bir üstün kimlik olarak düşünen Ayla Kutlu, anlatılmayan bu kimliği insanın diğer yarısı olarak anlatmayı ve yerelden başlayan hikâyelerini evrensel bir düzleme taşımayı başarmıştır.

Eserlerinde ustaca kurgulanan mekân, karakter ve dönem ilişkileri hikâyelerin kahramanlarını ete kemiğe bürünecek kadar sahici kılar. İşte bu yüzden Ayla Kutlu ‘ya en çok sorulan sorulardan biri de “Triyandafilis gerçekten yaşadı mı?” sorusudur. Bu kentte yaşayan herkes onu eskilerden tanıdığı birine benzetir.

Alçak sesle yaptığı edebiyata duyduğu saygı, bir işe duyulan saygının ötesindedir. Okuruna duyduğu sorumluluk, onu, iyice araştırmadan, dilin inceliklerini ustaca kullanmadan bir şeyler yaratmasını engeller. Edebiyat alanında yapılan birçok araştırmada sade, akıcı ve etkileyici dil kullanım konusundaki ustalığı tartışma götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Yazdığı sayfalarca yazıyı beğenmeyip, baştan başlayacak kadar titiz bir yazardır. En korktuğu şeylerden biri kendini tekrar etmesidir. Edebiyatın her alanında yetkin eserler veren yazarımız son olarak “Yedinci Bayrak” adlı romanını yayımlamıştır.

Ayla Kutlu, çok üretken bir yazardır. Aşağıda sıraladığımız eserleri bunun kanıtıdır.

Romanları

Kaçış (1979)

Islak Güneş (1980)

Cadı Ağacı (1983)

Tutsaklar (1983) (2004 yılında Ateş Üstünde Yürümek olarak yeniden basıldı)

Bir Göçmen Kuştu O (1985)

Hoşça Kal Umut (1987)

Kadın Destanı (1994)

Emir Bey´in Kızları (1998)

Asi… Asi (2010)

Taş Duvar Açık Pencere (2009) (Çok yazarlı derleme)

Yedinci Bayrak: Urumeli´den İzmir´e (2016)

 

Öykü Kitapları

Hüsnüyusuf Güzellemesi (1984)

Sen de Gitme Triyandafilis (1990)

Mekruh Kadınlar Mezarlığı (1995)

Zehir Zıkkım Hikâyeler (2001)

 

Çocuk Kitapları

Merhaba Sevgi (1989)

Yıldız Yavrusu (1994)

Başı Kuşlu Çocuk (1995)

Beceriksizler Sirki (1995)

Gezgin Kertenkele ile Kutup Ayısı (1995)

Çiçek Elli Robot (1995)

Küçük Mavi Tren (1995)

Kendini Köpek Sanan Ayakkabılar (1995)

Harika İkizler 1 / İkizlerin Sırrı (1997)

Harika İkizler 2 / Artık Çok Oldunuz (1997)

Harika İkizler 3 / Zavallı Mideler (2000)

Minik Sultan Sihirbaz (2000)

Minik Sultan ile Deniz Kızı (2000)

Minik Sultan Beceriksiz Palyaço (2000)

Mavi Saçlar Pembe Gözler (2007)

Huvava İlk Çevre Koruyucusu (2009)

Melek ve Dostları (2013)

Eyvah Kardeşimi Sevmeye Başladım (2015)

 

Ödülleri 

“Babaya Çiçek Götürmek” isimli öyküsü 1976 yılı 13. Antalya Film Şenliği Film Öyküsü Ödülü´nü kazandı. Bu öykü 1984 yılında yayımlanan Hüsnüyusuf Güzellemesi kitabında da yer aldı.

1985 yılında yayımlanan Bir Göçmen Kuştu O adlı yapıtı 1986 yılı Madaralı Roman Ödülü´ne layık görüldü.

1987´de kaleme aldığı Hoşça Kal Umut adlı romanı 1988 yılı Mülkiyeliler Birliği Rüştü Koray Ödülü´nü aldı.

1990 yılında yayımlanan ikinci öykü kitabı Sen de Gitme Triyandafilis 1990 yılı Sait Faik Hikâye Armağanı´na layık görüldü.

1994 yılında yayımlanan Mekruh Kadınlar Mezarlığı adlı öykü kitabı 1996 yılı Yunus Nadi Öykü Ödülü´nü aldı.

1996 yılında Sen de Gitme Triyandafilis isimli öyküden uyarlanan “Sen de Gitme” filmi aynı yıl Altın Koza En İyi Senaryo Ödülü´ne (Tunç Başaran ve Macit Koper´le) ve Altın Portakal Film Festivali En İyi 2. Film Ödülü´ne layık görüldü. Tunç Başaran, Altın Portakal Film Festivali´nde bu filmiyle ‘En İyi Yönetmen´ ödülünü aldı.

 

Sinemaya Uyarlanan Eserleri

İzinli: Hüsnüyusuf Güzellemesi kitabında yer alan öykü 1980 yılında sinemaya uyarlandı.

Hoşça Kal Umut: Aynı adlı romandan 1993 yılında sinemaya uyarlandı.

Cadı Ağacı: Aynı adlı romandan 1995 yılında sinemaya uyarlandı.

Sen de Gitme: 1996 yılında Sen de Gitme Triyandafilis isimli öyküden sinemaya uyarlandı.

Solgun Bir Sarı Gül: Mekruh Kadınlar Mezarlığı kitabında yer alan öykü 1998 yılında sinemaya uyarlandı.

Tiyatroya Uyarlanan Eserleri

Mekruh Kadınlar Mezarlığı adlı öykü Zeynep Kaçar tarafından tiyatroya uyarlandı ve Zafer Kayaokay  rejisörlüğünde Erzurum Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelendi.

Sen de Gitme Triyandafilis adlı öykü Seyfettin Babat tarafından tiyatroya uyarlandı ve Serhat Nalbantoğlu rejisörlüğünde Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelendi.

 

AYLA KUTLU´NUN İSKENDERUN SEVDASI

Ayla Kutlu işte böylesine çok yönlü ve üretken bir yazarımızdır. Kentimizi ve coğrafyamızı ulusal ve uluslararası birçok alanda başarıyla temsil etmekte ve tanınmamızı sağlamaktadır. O, bizim yazarımız olmasının dışında aynı zamanda kimimizin ablası, komşusu, halası, eli öpülesi bir yardım meleği, çocuklarımızın pamuk kalpli ninesi, edebiyata gönül vermişlerin edebi annesi, kentimizin bir değerli büyüğü, hem bölgemizde, hem de ülkemizde olup biten her gelişmenin aktif bir takipçisidir. O, hemen hemen her ilkbaharda veya sonbaharda İskenderun´a kuşbakışı gören evinde kentimizin konuğudur.

Ayla Kutlu; “İskenderun büyüdükçe gelişmekte olan kültürümün, algılamalarımın, yaşamı anlama çabalarımın merkezi oldu. Dostluğun, birlikte yaşamanın erdemlerini öğrendiğim kenttir orası.” diyerek yücelttiği kentimizi tutkulu bir aşkla sever, Antakya´yı da sevdiği gibi. Otobiyografik sayılabilecek ”Islak Güneş” adlı romanında İskenderun´da büyüyen bir kız çocuğunun gözüyle kentin kendine özgü o yapısını içtenlikli bir dille anlatır. Şermin Yaşar ,”AYLA KUTLU´NUN ROMAN VE HİKÂYELERİNDE YAPI İNCELEMESİ” adlı yüksek lisans tezinde Islak Güneş romanındaki mekân kullanımı için, “Mekân; Ayla Kutlu´nun bu romanında oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Mekânda; zamanla ve yaşamın devamlılığı ile birlikte meydana gelen değişiklik ortaya konmuş ve bu değişikliğin insanlar üzerindeki tesirleri üzerinde durulmuştur. Romanda mekân genel olarak İskenderun, sonra İskenderun´un bir mahallesi ve bu mahallenin içindeki evler alınmıştır.” demektedir. Kent değiştikçe bu küçük kız da büyür; sokaklar, meydanlar, avlular ve orada yaşayanlar bu değişimlerden paylarını alırlar. Romanın sonunda o kocaman sokaklar küçülmüştür. “Kimliğimin Evi” diye tanımladığı Savaş Mahallesi, Renkli Sokak,  10 numaralı ev İskenderun´dadır.

Kentimize duyduğu aşk öylesine büyüktür ki “1990 Sait Faik Hikâye Ödülünü” kazandıran Sen de Gitme Triyandafilis adlı kitabını İskenderun´a sunmuştur.

36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı´nın ´Onur Yazarı´ Ayla Kutlu´yu bu haklı başarısından dolayı yürekten kutluyor ve altı yıl önce yazdığım yazıda söylediklerimi bir kez daha ve daha yüksek sesle yineliyorum:

“İskenderun´a yakışan sanatçısına sahip çıkmaktır. Ayla Kutlu´nun şehrimize yaşattığı bu onuru ona da yaşatmaktır.

Bu; her türlü siyasetin, her türlü görüşün üzerinde bir zorunluluktur. Bu, kent kültürünün gereklerinden biridir. İskenderunlu olmakla gurur duyan bir sanatçıya sahip olmanın gururunu yaşamanın ve yaşatmanın gereğidir.”

H. Deniz GÜVEN, “AYLA KUTLU´NUN ROMANLARINDA ANLATIM TEKNİKLERİ” yüksek lisans tezinin sonuç bölümünde şöyle demektedir: “ Ayla Kutlu ile ilgili yapılmış çalışmalar gösteriyor ki Kutlu her gün yeni bir yayının çıktığı bu dönemde üzerinde durulmadan geçilebilecek bir yazar değil. Aldığı eleştiriler, yaptığı söyleşiler, içinde bulunduğu tüm çalışmalar da bunu destekler nitelikte. Yazma edimini kuvvetlendirmek için sürekli çalışan, üreten yazarı yeni çalışmalarıyla izlemeye devam edeceğiz.”

Peki ya biz?..

Seyfettin Babat


CHP, Hatay ve İskenderun için yeniden itiraz etti

Arsuz'da bahar coşkusu

Dörtyolluyu denizle buluşturdu

Erzin de ilk meclisini topladı

Dörtyol meclisinde komisyon seçimleri yapıldı

Meclis komisyonlarını CHP belirledi

Dönmez’den alan incelemesi

Öntürk’ten ‘tefeciden borç alınmış’ iddiası

Kaymakamlık avlusunda bayramlaşma

Arsuzlu TCDD Kampında bayramlaştı

Bayramın 3. bakanı Bayraktar oldu

"Deprem Şehitliğine" bakan ziyareti

CHP, Hatay'ı 'çalışma grubu'yla izleyecek

Bakan Özhaseki: 14.2 milyar lirayı Hatay için kullanacağız

AÇKD eski başkanı S. Asker yaşamını yitirdi

  • BIST 100

    9679,80%-1,37
  • DOLAR

    32,42% 0,04
  • EURO

    34,43% -0,14
  • GRAM ALTIN

    2486,70% 0,16
  • Ç. ALTIN

    4085,85% 0,00