'Öğretmen kanun tasarısı geri çekilsin'

TBMM´deki komisyonda bu hafta görüşülmeye başlanan Öğretmenlik Meslek Yasası tasarısı, bazı sendikaların tepkisine yol açtı.

EĞITIM 12.01.2022 10:45:46 0

İskenderun/SES

 Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal, 'Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bugüne kadar eğitim sisteminde yaşanan sorunlara ve eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarına tamamen piyasacı ve rekabetçi bir mantıkla yaklaşmıştır. Bu yaklaşımın son örneği, muhataplarının bilgisi dışında, kapalı kapılar ardında hazırlanan ve 31 Aralık 2021´de TBMM´ye sunulan Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı BMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu´nda görüşülmeye başlamıştır. Kanun tasarısı gerek hazırlanış biçimi, gerekse sınırlı içeriği açısından bir meslek kanunu olmaktan çok uzaktır' değerlendirmesini yaptı. Ünsal, TBMM´ye sunulan Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısınin geri çekilmesini talep etti.
18 milyon öğrencinin eğitim hakkını ve bir milyonu aşkın öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını 13 maddelik bir kanun metni ile düzenlemenin mümkün olmadığını belirten Ünsal, şu açıklamayı yaptı: 'Kanun tasarısında özel okul ve kurslarda öğretmenlik yapan meslektaşlarımızın ekonomik ve sosyal hakları, ücret ve çalışma koşulları ile ilgili hiçbir düzenleme olmaması önemli bir eksikliktir. Meslek kanunu olan diğer mesleklere (doktorluk, mühendislik ve mimarlık, avukatlık, eczacılık) bakıldığında kamu-özel ayrımı yapmadan o mesleği icra eden herkesin ilgili meslek kanunu kapsamında olduğu görülmektedir. Tasarı, mevcut haliyle bir Meslek Kanunu niteliği taşımadığı gibi, sadece birinci derecedeki öğretmenlere verilecek olan 3600 ek gösterge başta olmak üzere, ekonomik düzenlemelerle ilgili maddelerin 15 Ocak 2023 tarihinden sonra yürürlüğe girecek olması, çalışmanın seçime yönelik olduğunu açıkça göstermektedir. Adaylık sınavının kaldırılması bir müjde olarak sunulurken, sınavın işlevinin bir değerlendirme komisyonuna devredilmesi, öğretmenlerin adaylığının kaldırılmasında bugünlerde yoğun olarak tartışılan mülakat-torpil uygulaması üzerinden yaygın bir ayrımcılığın yaşanabileceği izlenimini vermektedir. Tasarı ile, öğretmenler arasında halen var olan sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen ayrımlarına yenileri eklenmiş, eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısını daha da pekiştirecek adımlar atılmak istenmektedir. Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir. Bu temel gerçeği yok sayarak öğretmenleri kariyer basamaklarına göre bölmek, farklı ücret politikaları üzerinden ayrıştırmak öğretmenler arasındaki ilişkilerin ve mesleki dayanışmanın bozulmasına neden olacaktır. Yapay olarak oluşturulan farklı statü ve unvanlar, zaman içinde giderek belirginleşen sınıfsal ayrışmalara, okullarda katı ve hiyerarşik çalışma ilişkilerinin oluşmasına yol açacaktır.‘Nitelikli okul/niteliksiz okul´ ayrımında olduğu gibi, kariyer basamakları üzerinden ‘nitelikli öğretmen/niteliksiz öğretmen´ algısı yaratılarak öğretmenlik mesleğinin saygınlığının daha da düşmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu durum ayrıca okullarda çocuğunun sınıfına uzman ya da başöğretmenin girmesini isteyen velilerle okul idaresi ve öğretmenler arasında gerilimler yaratacak, okullarda oluşturulan ‘özel sınıfları´ daha yaygın hale getirecektir. Öğrencilerin mecbur bırakıldığı sınav merkezli eğitim uygulamasına öğretmenler de katılmak istenmektedir. Aynı işi yapan, sınıfında, branşında aynı eğitim içeriğini anlatan, benzer öğretim yöntem ve tekniklerini uygulayan ve öğrencileri benzer süreçlerle değerlendiren öğretmenleri farklı statü ve maaş uygulaması üzerinden bölmeye ve ayrıştırmaya yol açacak böylesi bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Ayrıca kariyer basamaklarını ‘kademe ilerleme cezası almamış olmaya´ bağlamak, eğitim emekçilerini sendikal örgütlenmeden uzak tutmaya, yanlış uygulama ve tutumlara itiraz etmemeye yönelik tehlikeli bir adımdır. Öğretmenlik Meslek Kanunu gündeme geldiğinde kadrolu ve sözleşmeli öğretmenler arasındaki ayrımın kaldırılacağı ifade edilmesine rağmen bu yönde bir düzenleme yapılmamıştır. Mevcut teklifte sözleşmeli kadrolu ayrımı kalkmadığı gibi, sözleşmeli öğretmenlere sadece ‘sağlık ve can güvenliği´ durumunda tayin hakkı tanınmış, yıllardır ciddi bir sorun olarak devam eden eş durumu tayin hakkı verilmemiştir. Eğer bir meslek kanunu yapılacaksa yapılması gereken tek şey öğretmenlik mesleği açısından uluslararası düzeyde kabul gören en önemli belge olan ´Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı´na uygun bir düzenleme yapmalıdır. ILO ve UNESCO ortak belgesi olarak 5 Ekim 1966 yılında kabul edilen ve Türkiye tarafından da onaylanan tavsiye kararı öğretmenlerin toplumsal statüsüne yönelik olarak bugüne kadar atılmış en önemli ve kapsamlı adımdır. Öğretmenlerin sadece okul içinde değil, toplum içinde de yerine getirdikleri görevin taşıdığı önemi, uluslararası düzeyde belgeleyen, öğretmenlerin tüm sorunlarını ele alan ve durumlarını tüm ayrıntıları ile düzenleyen bir metindir. Bu metin dikkate alınmadan hazırlanan bir Meslek Kanununu kabul etmemiz mümkün değildir.'

 


CHP, Hatay ve İskenderun için yeniden itiraz etti

Arsuz'da bahar coşkusu

Dörtyolluyu denizle buluşturdu

Erzin de ilk meclisini topladı

Dörtyol meclisinde komisyon seçimleri yapıldı

Meclis komisyonlarını CHP belirledi

Dönmez’den alan incelemesi

Öntürk’ten ‘tefeciden borç alınmış’ iddiası

Kaymakamlık avlusunda bayramlaşma

Arsuzlu TCDD Kampında bayramlaştı

Bayramın 3. bakanı Bayraktar oldu

"Deprem Şehitliğine" bakan ziyareti

CHP, Hatay'ı 'çalışma grubu'yla izleyecek

Bakan Özhaseki: 14.2 milyar lirayı Hatay için kullanacağız

AÇKD eski başkanı S. Asker yaşamını yitirdi

  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,34
  • EURO

    34,77% 0,17
  • GRAM ALTIN

    2511,73% 1,11
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22