Yıkım, 31 Aralık´ta başlayacak

Samandağ´da kıyı kenar çizgisinin getirdiği mağduriyet, kaymakamlık tarafından düzenlenen toplantıda görüşüldü.

13.09.2017 11:11:05 0
Yıkım, 31 Aralık´ta başlayacak

 Kültür Merkezinde yapılan toplantıya, Samandağ Kaymakamı Cahit Çelik, Belediye Başkanı Mithat Nehir, Samandağ Mal Müdürü Neriman Tıraş, İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Ateş, CHP İlçe Başkanı İbrahim Aydoğan, Esnaf Odası Başkanı Refik Gümüşoğlu, SATİYAD Başkanı Tahsin Boğday ve kıyı kenar çizgisi mağdurlarını da katıldı.

Toplantıda konuşan kaymakam Çelik, toplantının kıyı mevzuatı ve Hz. Hızır türbesinin solundan başlayarak Asi Nehrine doğru uzanan mevcut yapıların yıkımına ilişkin düzenlendiğini ifade etti. Kıyı Kanununun 16. maddesi ve kıyı mevzuatının 43. maddesi, kıyı kenar çizgisinin 6. maddesi hakkında bilgi veren kaymakam Çelik, Hz. Hızır türbesinin sol kısmındaki 232 parselin 72 âdetinin belediyeye ait olduğunu söyledi. Çelik, 'Yıkımı kimse kabul etmez. Ama burada 20-25 yıl devam eden hukuk davaları var. Bazıları sonuçlandırılmış bazılarının da tazminat davası devam ediyor. Tapu iptalleri vatandaşın canını acıtmıştır. Ama genel olarak kamu menfaatine baktığımızda haklılık arz ediliyor. Öncelikle türbenin sol tarafını temizleyip vatandaşın hizmetine yeşil alan olarak sunulacak. Kıyı kenar çizgisi içinde olan hiçbir yeri maliye kiraya veremiyor. Bu konuda Danıştay kararı var. Özellikle işletmeci arkadaşlarımız önlemlerini alsın. Yıkım için makul bir süre vereceğiz ve yıkıma 31 Aralık´ta başlayacağız. Yıkıma da büs fabrikasından başlayacağız. Türbenin sağ tarafındakilerde kendilerini psikolojik olarak hazırlasın' dedi. Kaymakam Çelik, konuyu hukukçularla görüşeceğini, yasalar çerçevesinde çözümle ilgili görüş alışverişinde bulunacağını da söyledi.

Hukukçulardan ´yıkım kararı yok´ çıkışı
Toplantıda konuşan kıyı kenar çizgisi mağdurlarından Mevlüt Oruç, 'Bizim hiçbir zaman kötü niyetimiz olmamıştır. Yıkım kararı olmadan burayı yıkmanız suç teşkil ediyor. Burada bizlerin evleri, barkları vardır. Vatanımız, bayrağımız buradadır. Evimizi başımıza yıkmaya çalışıyorsunuz. Kıyı kenar mağduru değil, yanlış tespit edilen kıyı kenar çizgisinin mağdurlarıyız. Türkiye´nin diğer yerlerinde neden Samandağ gibi kıyı kenar çizgisi uygulanmıyor. Bunu siyasi ve kasıtlı bir karar olarak görüyoruz. Bizler kıyı kenar çizgisinin yeniden belirlenmesini talep ediyoruz' dedi. Edibe Rahbay Altınöz de, şunları söyledi: 'Kıyı kenar çizgisi yanlış uygulanıyor. Bizler evimizi ve yerimizi devletten parayla satın almışız. Evlerimi başımıza yıkılmak isteniyor. Burada yanlış tespit edilen bir kıyı kenar çizgisi var. Daha önce devlet eliyle yapılan kum talanı ihaleleriyle deniz evlere çekildi. Bizi kıyıya sanki tecavüz etmiş gibi gösteriyorlar. Bilimsel normlarla kıyı kenar çizgisinin yeniden tespit edilmesini istiyoruz. Dişimizden, tırnağımızdan biriktirerek burayı aldık. Başka yerimiz yoktur. Bu yanlışı düzeltmek için el birliği içerisindeyiz.'
Avukat Şükran Dağ ise yıkım kararının yasal olabileceğini ama meşru olmadığını belirtti. Dağ, 'Yarın yıkılan evlerin yerine yabancı sermayeli bir şirket Petro kimya tesisi kurarsa ne olacak? Bunu kim önleyecek?' diye sordu. Avukat Nida Hüzmeli de, 'Kıyı kenar çizgisinin içinde bulunan evler yıkılırsa yerine ne olacak? Turizme yönelik insanların ekonomik anlamda faydalanacağı yer mi olacak? Yıkım turizme de hizmet etmeyecektir. ama halk mağdur olacaktır. Bu konuyu diyaloglarla, görüşmelerle çözebiliriz. Önerim şu; Sahilimize bir dalga kıran yapılabilir. Herkesin faydalanacağı güzel şeyler yapılmalıdır. Kamu otoritesi halkı mağdur etmemelidir' diye konuştu. Avukat Zeynel Kadayıfçı ise, 'Tapu iptali var ama yıkım kararı yok' dedi.
Toplantıda konuşan Samandağ Belediye Başkanı Nehir ise, mağdurlarla aynı yerde bulunduğunu ve çekilen sıkıntıları bildiğini ifade ederek, 'Şu an itibariyle mahkemeler tarafından verilen bir yıkım kararı söz konusu değildir. Mahkemece verilmiş yıkım kararının olmamasından dolayı da bu sürecin başlamasını doğru bulmuyorum. Yıkımın gerçekleşmesi halinde bu yerlerin park yapılıp, yapılmayacağı konusunda da çok emin değilim. Evet geçmişte barikanı yıkıp park yaptık. Devlet yetkililerimizin, kurumlarımızın elbette katkıları oldu. Samandağ Belediyesi olarak 1 milyon 200 bin lira ödedi, DOĞAKA da 500 bin küsur katkı sundu. İmar planımızda deniz kıyısında park olarak görünen alanlarla ilgili dört yıl öne Milli Emlak Genel Müdürlüğüne yazı yazdık, Ankaraya gidip, konuyu takip ettik. Ancak bugüne kadar bir sonuç alamadık. Siyasi baskıları ve çifte standartları yaşayarak, görüyoruz. Kimsenin karşı tarafta olduğunu düşünmüyorum. Fakat siyasi basınçların bu işi bu aşamaya getirdiğini düşünüyorum' değerlendirmesini yaptı. Nehir, şunları söyledi: 'Kıyı kenar çizgisi içinde kalan Samandağ Belediyesine ait ve tapuları iptal edilmiş arazilerin bedelini aldık. Neredeyse denizin içinde olan parsellerimiz vardı. Biz tapuları iptal edilmiş arazilerimizin bedellerini alarak hizmete dönüştürdük. Bahsi geçen 25 milyon liralık kaynağın nereye harcandığını kalem kalem açıkladık. Siz tapusu iptal edilen arsalarınızın geri iade edilmesi durumunda 2-3 katı parasını ödemeye hazır olduğunuzu ifade ettiniz. Belediye buna itiraz etmez. Özel bir muamele beklemedik. Türkiye´de herkese yapılan muamele ne ise (tapu iptalleri süreciyle ilgili) biz de bu muameleye tabi olduk. Biz halkımızın hakkını, hukukunu savunuyoruz. 1960´larda tapularını aldığınız mülkiyetlerinizle ilgili yıkım yapılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Fakat dönemimizde milli emlak genel müdürlüğüne ya da mal müdürlüğüne ait arazilerin üzerinde yapılan yapıların yıkılmasıyla ilgili çalışmaların başlayacağını ifade ediyorum.'


Kıyı çizgisi neden bozuldu?
Samandağ´da tapulu ev ve işyerlerinin kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmasıyla mağdurlarının bugün yaşadığı sorun, yıllar öncesine dayanıyor. Bilindiği gibi kıyılar ve kumsallar, hassa ekosistemin bir parçasıdır. Ve her kıyının, bulunduğu bölgeye göre kendine has özelliği vardır. Samandağ kumsalları, deniz kaplumbağalarının koruma alanı içerisinde bulunması nedeniyle koruma altında olması gereken bir alanken, bölgeden yıllarca izinsiz ve kaçak şekilde alınan kıyıdaki deniz kumları, bölgede kıyı kenar çizgisinin değişimine yol açarken, bu değişikliği ise deniz suları doldurdu. Bölgedeki akıntı, dalgaların şiddetine erezyon da eklenince, 30-40 yılda deniz kıyıya doğru ilerledi. Yıllarca yapılan bu kum talanına yöre halkı ve bölgedeki yetkililer de yeterince ses çıkarmadı. Evlerin yapımında, harç karışımında kullanılmak üzere kıyılardan çalınan kum sorunu, İskenderun, Arsuz bölgesinde de yıllarca devam etti. Bir zamanların kum tepeleriyle anılan ve özellikle romatizmal rahatsızlıkları bulnanların kuma vücutlarını gömmek için gittiği Gülcihan, artık kumsul bölge olarak anılıyor. Gülcihan´daki bu talan da son 30-40 yılda yaşandı ve kumlar hızla eridi.


Anahtar Kelimeler: Yıkım Aralık başlayacak

Hastane bahçesinde korkutan yangın

CHP, Hatay ve İskenderun için yeniden itiraz etti

Arsuz'da bahar coşkusu

Dörtyolluyu denizle buluşturdu

Erzin de ilk meclisini topladı

Dörtyol meclisinde komisyon seçimleri yapıldı

Meclis komisyonlarını CHP belirledi

Dönmez’den alan incelemesi

Öntürk’ten ‘tefeciden borç alınmış’ iddiası

Kaymakamlık avlusunda bayramlaşma

Arsuzlu TCDD Kampında bayramlaştı

Bayramın 3. bakanı Bayraktar oldu

"Deprem Şehitliğine" bakan ziyareti

CHP, Hatay'ı 'çalışma grubu'yla izleyecek

Bakan Özhaseki: 14.2 milyar lirayı Hatay için kullanacağız

  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,57% 0,26
  • EURO

    34,98% 0,03
  • GRAM ALTIN

    2456,42% 0,85
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00