Sadullah ÇAĞLAR


1 Eylül Zaferi İnsanlığın Kazanımıdır

Sadullah ÇAĞLAR


 

Tarihsel gelişmeye baktığımız zaman ortak mücadele sonucunda dünya insanlığı, Nazi Almanya´sını yenerek İkinci Dünya Savaşı´nda kendini esir etmek isteyen bir sistemi yenmiştir.

1 Eylül 1939 yılında başlayan savaş, 1945 yılında müttefiklerin mücadelesi sonucunda sonlandı. Kazanan elbette dünya halkı olmuştur.

Büyük zaferin sonucunda 1 Eylül Dünya Barış Günü ilan edildi. Ve savaşlar mahkum edildi. Bu önemli günün 81. yıldönümü barış yılı olarak çeşitli ülkelerde, dünya genelinde kutlanmakta.

2. Dünya Savaşı tarihe en kanlı savaş olarak geçti. Peki bu savaşın sorumlusu kim? Elbette kapital düzen. Bu büyük çatışmada elliki milyon kişi öldü.
En çok bu savaşta Sovyetlerin yirmi iki milyon insanı yok oldu. İşgal edilen Rusya, Alman teknik ordusu tarafından yıkıma uğradı.

Savaşın galibi belli: Kızılordu.

Bu yorumu Batılı bilim adamları nasıl değerlendiriyor, ona bakalım..

İkinci Dünya Savaşı ne Avrupa´da, ne Afrika´da ne de Normandiya cephesinde kazanıldı. Nazi Almanyası, Doğu cephesinde mağlup edildi.

Yirmiiki milyon Sovyet insanı ölümüne kendini ortaya koyarak direndi.

Peki Batının en gelişmiş ülkesi uygarlığın doğum merkezi Paris, nasıl düştü, nasıl teslim oldu? 1789 uygarlık ışığını yakan görkemli Bastil yürüyüşüne ihanet edildi. Edenleri yazar İlya Ehrenburg Paris düşerken kitabında yazdı. Fransa´da liberaller ortak cumhuriyet yanlısı güçlerin halk cephesi iktidarına karşı yurtseverlerin direnişine karşı Hitler´i tercih ettiler. Paris´i teslim ettiler. Almanya´da 1930´larda birleşik cumhuriyet hareketine arkasını dönenler, Hitler´i iktidara taşıdılar.

Aslında bütün mesele 1917 Ekim devrimi, yeniliğin dünyayı sarsan olayıdır.
2021 yılları Ortadoğu´da yaşanan çatışmalarla gündemde… Neden bu insanlık faciaları yaşanıyor? Sorumlusu kim? 1930´larda cumhuriyet yanlısı güçler bütün Avrupa´da evrensel barıştan yana Batının aydınları İspanya iç savaşında cumhuriyet sol yanlısı enternasyonal tugaylara destek olmak için İspanya´nın özgürlük mücadelesinde ölüme koştular.

Sonuç; İspanya´da cumhuriyet yanlısı güçler iktidar oldular.

Fakat, Hitler, Mussolini havadan karadan Franko´ya destek vererek cumhuriyetçi iktidarı kuşattılar.

Özgürlükçü Batı, geçmişteki özgürlükçü Fransa, Britanya imparatorluğu kanlı bir katliamdan sonra Franko´yu iktidar yaptılar.

Batılı iktidarlar Nazizimle birleştiler. Tablo açık, eğer İspanya düşmeseydi İkinci Dünya Savaşı olmayacaktı. Kapital dünyanın tarihçileri savaş sonrası 1945 yılında başlatılan yeni soğuk savaşı döneminde güdümlü yazarlar savaşın galibini, batıyı gösterdiler. Aslında gerçek tarihçiler dünya savaşının Nazilere karşı yani işgale karşı mücadeleyi veren İtalya´da Yunanistan´da cumhuriyetçi partiler ölesiye direnerek karşı koydular.

Fransa´da politik aydınlar başlarını ortaya koydular. Elbette kurtuluş sonrası iktidar onların doğal haklarıydı. Mücadeleye ihanet edildi. Paris´te ilericiler Alman gestaposuna karşı ölüme gittiler. Ama zaferin bedeli vardı. Bu bedeli ödeyenler çığlık atarak ölüme gittiler.

Bu yurtseverlerin ailelerine son mektuplarını okuyalım;

“Sevgili Maira, bu mektup sana ulaştığı zaman ben toprağın altında olacağım. Diğer arkadaşlarım gibi, bizim için gestapo mahkemesi ölüm kararı verdi. Ben Fransa´nın kurtuluşu için ölüyorum. Sizler geride kalanlar güzel günler göreceksiniz. Çünkü Kızılordu´nun ayak seslerini buradan duymaktayız. Ben bütün hayatım boyunca kendim için hiç bir şey istemedim. Sadece partime layık olmaya çalıştım.
Seni seven eşin”

Ve tarihin en büyük direnişi Leningrat kuşatması, Alman teknik ordusu tarafından iki yıl sürdü. Ölüm makinesi şehrin tüm su borularını imha etti. Leningrat havadan karadan ablukaya alındı. Özellikle kadınlar ve çocuklar barikatlar kurarak ön safta yer aldılar ve mücadele ettiler.

Tıpkı 1871 Komün direnişi Leningrat´ta yaşattılar. Paris Komünü, sanki Sovyet ülkesine geçmişti. Bakalım o aydınlanma günümüzde nerelere yansıyacak?
Hitler, Leningrat´la ilgili çığlık atıyor. Şehir düşmedi mi hala? Ben en çok askeri gücü o bölgeye gönderdim.

Leningrat halkı yüzyılın en büyük destanını yazıp şehri teslim etmediler. Hitler´in yenilmez ordusu Paris´e 15 günde girdi. Norveç, Danimarka düştü. İngiltere, Londra havadan ablukaya alınarak her gece 500 uçakla Londra bombalanıyordu. Hitler´in sağ kolu hava kuvvetleri komutanı Goring, Londra´nın günleri sayılı diyordu.

Peki birleşik Amerika, Japonların Parl Harbor hava baskınıyla Pasifik´teki en büyük hava üssü imha edildi.

Bu arada çok ilginç üç adam savaşın kimler tarafından kazanılacağını biliyordu. ABD başkanı Roosevelt, Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, sinema sanatçısı Charlie Chaplin.
ABD başkanı savaşın geleceğiyle ilgili kongrede yaptığı bir konuşmada; “Baylar, bu çatışmaya dikkatinizi çekerim. Alman yenilmez denen teknik gücü, Doğu cephesinde durduruldu. Bu nedenle Sovyet devletiyle ilişki kurmamız gerek.
Normandiya çıkarması Tahran kararı ile alındı. Fakat üç büyükler aldığı karar yerine getirilmedi.
Politik sinema sanatçısı Charlie Chaplin, ABD başkanı Roosevelt´e yazdığı mektupta; “Normandiya çıkarmasını bir an evvel yapılması gerek. İnsanlığın geleceği Doğu cephesinde belirlenecek. Bu nedenle geç kalmayalım” der.

1943 yılında Kahire konferansı, ABD Başkanı, İngiltere başbakanı Winston Churchill, Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, üçlü görüşmede milli şef İnönü ABD başkanı Rossvelt´e, “Bu savaşı sayın başkan Sovyetlerin kazanacağını hatırlattı. Bu nedenle Türkiye tarafsız kalıp Almanya´ya Ordadoğu´ya geçiş vermeyeceği, müttefikler bakımından daha önemli” diyordu.

1943 Amerika´nın en önemli politik dergisi Time milli şef İnönüyü kapak sayfası yapar.

Türkiye´de diplomasi uzmanı cumhurbaşkanı İnönü, Kahire konferansında belirleyici oldu. 1943 savaşın en sıcak günleri. İngiliz Başbakanı Churchill, Adana Yenice´ye gizli bir ziyaret yapar. Türkiye´nin savaşa katılması için, deneyimli İngiliz diplomatın bu istemini reddedilir. İsmet Paşa bu özel görüşmede ve yanındaki başbakan Şükrü Saraçoğlu bu savaşın galibi Ruslar olacağını İngiliz başbakana söylediler. Bu savaşta elliiki milyon insan öldü. Türkiye´de tek bir insanın burnu kanamadı.

Diplomaside Batının diliyle mucize yaratan İnönü´nün partisi CHP, 1950 seçimlerini kaybetti. Aslında seçimi kaybeden cumhuriyetin temel ilkesi laiklik, ´Yurtta sulh, cihanda sulh´ felsefesi. Peki dönemin aydınları ne yaptılar?

1950´li yılların öncesi 1940 sürecinde köy enstitülerinin açılması yasal olarak meclise geldi. Başta Atatürk´ün Başbakanı Celal Bayar, Adnan Menderes, bu kadro yasaya red oyu verdiler. Aynı ekip 1945 yılında toprak reformuna ´hayır´ kullandılar. Sanki tarih yeniden tekerrür ediyor.

Yıllar sonra 1950 anlayışı aydın dediğimiz kişiler 'yetmez ama ´evet´e' koştular. Genel olarak İkinci Dünya Savaşı´nın sonu yaklaşırken Nazi lideri Hitler Berlin´de sığınakta Türkiye büyükelçisi Hüsrev Gerede´yle yaptığı özel görüşmede; “Sayın büyükelçi bu savaşta Türkiye yanımızda olsaydı biz bu savaşı kazanırdık” dediği bilinir.
Peki 1. Dünya Savaşına Almanya´dan yana katılma sonucu ne oldu? İmparatorluk tasfiye edilip Türkiye işgal edildi. Son dünya savaşında Türkiye kamuoyu savaştan yana idi.
Tek bir cumhurbaşkanı İnönü haykırıyordu: Savaş için değil, barıştan yana direneceğiz.
Evet, Türkiye son anda ipten dönmüştü.