Leman GÖÇMEN


1 Mayıs

Bahar bayramımız hepimize kutlu ve mutlu olsun.


Çocukluğumdan beri okullarımızda, evlerimizde kutladığımız bahar bayramlarının tadını ve hazzını çoktan kaybettik. Bugün o kadar güzel bir hava var ki, keşke gönüllerimizde de böyle baharlar yaşasaydık. 

Geçtiğimiz yıllarda ne canlar verdik. Bayram kutlama yerine, baharındaki gençlerimizi kaybettik. Neden? Bunun cevabını bir türlü bulamamışımdır.
Bir insan ki, beraber, aynı toprakta yaşıyorsa, ekmeğini bitişik işyerlerinde, yanyana tarlalarda dikilmiş buğdayın ekmeğini yiyorsa neden böyle bir günde davul zurna eşliğinde, elele halay çekmesin?
Davulu susturup, elini kulağına koyarak bir uzun hava okuyup sonra yine halayına devam etmesin?
Böyle bir günde işçi temsilcileriyle hükümetler neden karşı karşıya gelsinler? Yüzlerce polisin de bu bayramda şenliğe katılacak yerde kavga gürültü çıkmasın diye görevlendirilsin…
Artık hepimizin durulmaya, sükunete ve huzura ihtiyacı var. Her geçen gün gülmeyi unutan bir toplum haline geliyoruz. Neden, neyi paylaşamıyoruz? Hadi ben yaşlandım, katlanamıyorum; ama yıllardan beri okula giden çocuklarımızın hayatından endişe eder olduk. Dünyanın en güzel, en medeni şehri İstanbul´da ne servetler heba oldu. Yağma, talan… milyarlarca liralık hasar ve pek çok insan telef oldu.
Her yıl da ‘Taksim´de yapalım-yaptırmayalım tartışması yaşandı. Açıkçası çok canım yandığından araştırmadım.
Her bir 1 Mayıs´ta bayrağımı asardım. Bu yılı asmadım. Zira bayramlarda kan akmaz, insanlar birbirlerine zarar vermezlerdi.
O günlere dönmek istiyorum.
İnsanların ölmeden son arzuları vardır. Ben huzur içinde, dargınlıkların, kavgaların olmadığı, birlikte saygının ve sevginin var olduğu bir dünya istiyorum.
Çalışan emekçi evlatlarımızın, kardeşlerimizin evine getirdiği kazancıyla çocuklarına, eşine, kendine, muhtaç anne babası varsa onlara da yetecek kadar paralar kazanabildiği bir ülke istiyorum.
Ne yazık ki, sendikalarımız bile birbirleriyle adeta kavgalı. Hep beraber emekçinin menfaatini kollasalar, korusalar, onların üzerinden rantlar sağlamaya çalışmasalar daha iyi olmaz mı?
Bir zamanlar işçilerimizin bazılarını işverenleri ile kavga etmeye, onları mahkemeye verdirmek isteyenleri ben bizzat yaşadım ve bundan yine işçilerimiz zarar gördü. Ben işyerimde ne yazık ki, ismini şimdi vermeyeceğim bir sendikacıyla işçimin hakkını korumak için tartıştım. Bunun canlı şahitleri bile vardır. Övünerek söylüyorum, 25 yıllık işverenlik hayatımda hiçbir işçimin hakkını yemedim. Yanlış yönlendirilen sendikacılar da tanıdım. Bunlar benim sinemde belki 50 yıldır yaşayan, içimi kanatan yaralardır.
Kısacası eski yaralarımı bahsetmeden daha güzel şeyler konuşabilseydim…
1 Mayıs´ta uçurtma uçurmaya giderken, çantalarımızı doldurup arkadaşlarımızla, ailelerimizle güzel bir gün geçirdikten sonra sokağa çıkmaya korktuğumuz günleri yaşadık.
Diliyorum ki, bundan sonraki yıllar çok daha güzel, mutlu ve müreffeh gelsin.
Hoşçakalın.