Leman GÖÇMEN


10 Kasım´ın ardından

Bu yıl 10 Kasım´ı adeta bir doğum günü coşkusu ile andık. Bravo milletimize. Bravo hükümetimize. Ne mutlu pusetine çocuğunu koyup Ata´sının huzuruna koşan aydınlık Türkiye´min aydın annelerine.


 

Bu yıl 10 Kasım´ı adeta bir doğum günü coşkusu ile andık. Bravo milletimize. Bravo hükümetimize. Ne mutlu pusetine çocuğunu koyup Ata´sının huzuruna koşan aydınlık Türkiye´min aydın annelerine.
Bizler, ilkokula siyah önlük, beyaz yaka ile giderdik. Ancak 10 Kasım´larda kolalı ve ütülü yakalarımızı katlar, cebimize koyardık. Yani o günü matem sayardık. Her 10 Kasım´da sınıfımızın en mutena köşesine bir Atatürk fotoğrafı yerleştirir, etrafını rengarenk grapon kağıtları, evlerimizden getirdiğimiz bu mevsimin çiçeği kasımpatılarla, güllerle süslerdik. Eskiden sabah öğlen tedrisat olduğundan günboyu önünden gelip geçerken sanki Atamız bizi izlermiş gibi huşu ile saygıyla önünden gelip geçerdik. Bu güzel duygular hepimizi bu günlere taşıdı. Hiçbirimize bunları yapmamız için kimse baskı yapmadı. Zaman zaman münferit olayların dışında genci ve yaşlısı Atatürk´ün bize bıraktığı milli bayramları 10 Kasımlarda yek vücut olarak kutladık.

Atatürk´ü anlamakta zorluk çekenler olmadı mı? Oldu. Ama gördüler ki güneş balçıkla sıvanamaz. Bu yıl İskenderun da alandaydı. İskenderun´da Atatürk Anıtı Alanı´na bedenleriyle Türk Bayrağı yapanların eli içinde büyük oğlum Tarık ve gelinim Nermin de vardı. Ne mutlu bana. 5 yaşındaki torunumun kızı Işılay bile ‘Ben Atatürk´ü çok seviyorum´ diyor. Henüz okuma yazması yok ama Atatürk´ü çok iyi tanıyor, bir gazetede fotoğrafı gördüğünde etrafında kim varsa, ‘bak bu Atatürk” diyor. Küçük gelinim Gülşah´a ve babası Atila´ya teşekkür ederim. Zaten her zaman söylerim en büyük okul evlerimizdir. Evlerimizde ne öğretirsek, çocuklarımız evvela onu öğreniyor, devamı da okullarımızdaki tedrisatlara kalıyor. İtiraf edeyim ki, çok umutsuz ve mutsuz günler yaşadım. Ama şu anda içinde yeşeren umutlarla çok gururluyum. Bir Cumhuriyet bireyi olarak bana düşen her şeyi yaptığıma inanıyorum.

Çok yıllar önce, 1970´li yıllarda İskenderun´un küçücük lisesinde, lise birincisi olan bir kızımıza bir gün, “Liselerde bazı kavgalar oluyor. Neden meydan veriyorsunuz?” dedim. “Leman teyze, yemin ederim ki, o olaylar zaman zaman yaşanıyor. Ancak o kavgaların olduğu olduğu gün birden itiş kakışlar oluyor. İçinde bizim liseden gençlerin olduğunu, kavga çıkartmaya çalıştıklarını tespit etmiştik. Çok şükür devam etmedi.”

Sahip çıkanlar, bu olaylara karıştığını duyduğum lise birincisi olan kızımız beni uyarmıştı. O zaman o kızımızın o sözleri beni biraz aydınlatmıştı. Okul aile birliği ve öğretmenlere bir gün bu konuyu açmıştım. ‘Kapılara ve okula girip çıkanlara dikkat edin´ demiştim. Benim gibi öğretmenlerimiz de bunlardan tedirgindi. Biz burada okula, gençlerimize sahip olmuştuk. Ama, büyük şehirlerde ne yazık ki her görüşten pek çok gencimizi kaybettik.

Ve hala da bizim ülkemizde dış güçlerin bazı olayları körüklediği artık reisi cumhurumuza, başbakanımıza kadar ulaştı. İnşallah şu andaki birliğimiz Atatürk´ün çizdiği yolda dış güçlerin ideali hiçbir zaman gerçekleşmeyecek, onlar arzularına ulaşamayacak, ülkemizin birlik ve bütünlüğü bozulmayacaktır. Bizler her zaman bayramları ve atamızı andığımız 10 Kasımları Atatürk´ün sevdiği şarkılarla, türkülerle analım, birlikte söyleyelim. Harmandalı zeybeğini çocuklarımıza ve gençlerimize öğretelim ki, atamız da bizlerle iftihar etsin. Atam nurlar içinde yat. Gözün arkada kalmasın. Biz insan olarak da seni unutmamışsam, Türk milletinin hiçbir bir ferdi de seni unutmayacaktır. Senin huzuruna Anıtkabir´e koşan binlerce insanı göğsüm kabararak televizyonlardan izledim. Düğüne, bayrama gider gibi akın akın yokluğunun acısını içlerine gömerek sana koştular. Sana minnet ve şükranlarını sundular. Ben de yeniden en büyük saygılarımla seni selamlıyorum. Bir Hataylı olarak birlerce defa daha son günlerinde bile Hatay´ın kurtuluşu için mücadele ettiğini unutmadık.
Bize verdiğin güzel vatanı, güzel Hatay´ı kalu belâya kadar da bizim olarak yaşatacağız. Bir kez daha huzurunda saygı ve minnetle eğiliyorum.
Hoşçakalınız.