Sadullah ÇAĞLAR


1950 Yılları ve Nurullah Ataç’ın Kehaneti

SADULLAH ÇAĞLAR


Türkiye’de çok partili ilk seçim olan 14 Mayıs 1950’de, 27 yıl iktidar olan Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi, seçimi kazanan Demokrat Parti’ye iktidarı devretti. 

14 Mayıs 1950 süreci ülke için çok önemli bir gelişmedir. Ortadoğu ülkeleri içinde ilk defa batılı demokratik rejime Türkiye’de geçildi. 15 Mayıs… Demokrat Parti’nin seçimi kazanması sonucu ülke halkı coşku içinde halaylar çekip oyun oynamakta. Davullar çalıp insanlar birbirini kutlamakta. Sanki kazanılmış bir zafer gibi… Ama, seçimi kazanan Demokrat Parti’nin Genel Başkanı Celal Bayar, üzüntülü ve kaygı içindedir. 

Seçimi kazanmasına rağmen, neden? Milli Şef İnönü, seçim sonucu kabul edecek miydi? Olmaz ise… 

Bayar’a göre, “Bize göre İsmet Paşa, cumhurbaşkanı olarak kalabilir. Cumhurbaşkanı İnönü’nün kararı bizim için önemli.”

Seçim kazanılmasından bir gün sonra Cumhurbaşkanı İsmet Paşa, Anadolu Ajansına ve radyodan açıklama yapar; “Ülkemizde yapılan son seçim neticelerine göre milli irade gereği seçimi Demokrat Parti kazanmıştır. Demokrat Parti idarecilerini kutluyorum. İktidarı en kısa zamanda yeni yönetime devredeceğiz.”

Cumhurbaşkanı İnönü’nün açıklamasının ardından seçimi kazanan Demokrat Parti’nin lider kadrosu ilk defa sevinç içinde ayağa kalkarak kucaklaşır. 

Peki Demokrat Parti’nin seçim kazanımında belirleyici olan aydınlar ne yaptı?

Önce Kuvayı Milliyeci Halide Edip Adıvar, yani Halide Onbaşı, Demokrat Parti İzmir milletvekili yapıldı. Cumhuriyet Gazetesi sahibi Nadir Nadi, Demokrat Parti listesinden Muğla bağımsız milletvekili seçildi. 

Sosyalist kimlikli Mehmet Ali Aybar, onun gibi sol kimlikli kişiler, liberal yazar/birikimli Vatan Gazetesi sahibi Ahmet Emin Yalman, Hürriyet Gazetesi sahibi Sedat Simavi… İstanbul basını neredeyse tümüyle, Milliyet’ten Ali Naci Karacan başta olmak üzere sosyalist düşüncenin sözcüsü Son Posta, Tan Gazetesi yazarları Demokrat Parti’ye destek verdiler.

1930 Cumhuriyet yeniliklerini reddedip yurtdışına çıkan Halide Edip, Atatürk’ün ölümünden sonra, 1940’larda ülkeye döndü. Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Halide Edip, geçmiş hizmeti, milli mücadeledeki önemi de öne koyarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat hocalığına getirildi. Ayrıca, Halide Edip’in Sinekli Bakkal romanına 1943 yılında CHP Kadın Kolları onur ödülü verdi. Aslında Halide edip, tüm yaşamı boyunda Sultan Ahmet yeminine bağlı kalmadı.

Birikimli edebiyat uzmanı Nurullah Ataç’ın Türk Dilinin sadeleşmesinde çok büyük hizmetleri olmuştur. 1950 seçimlerinde Ataç, Demokrat Parti’ye ret oyu kullanarak şöyle konuştu: Eğer yakın arkadaşlarım Demokrat Parti’ye destek olduysa bu kişiler artık benim dostum değil.  Çankaya Kitaplığının müdürü olan Ataç, Celal Bayar cumhurbaşkanı olunca görevinden istifa etti. 

Şimdi bir sokaktaki çocuğunun, 1950’deki kayıp seçim gecesine gelirsek… 12 yaşındadır. Herkes sevinç içinde kutlama yaparker bu ilkokul öğrencisi, sanki eve sığmıyor. Seçimi CHP’nin kaybetmesi çocuğu hasta duruma getirmişti. Şaşkınlık içinde umutsuzluğunu gidermek için sığınak olarak kendini Halkevi’ne atar. Yaşlı insanlar arasında umut var mı diye moral arar. Ama bütün kapılar kapanmıştır. Işık saçan, aydınlanmacı Halkevi salonu sanki karanlığa bürünmüştür. Yaşlılar kendi aralarında şu sözlerle moral buluyordu; “Türkiye’de seçimi kaybettik ama, genel olarak Hatay’da seçimi kazandık.”

Çocuk eve gidip kitaplar arasında sıkıntısını gidermeye çalışacaktı: Nasıl olur da ülkeyi işgalden kurtarıp insanlık tarihinin en büyük yeniliği 1789 laik devrimini getiren; kimliği kayıp, dili kayıp, yazısı belirsiz yarısı Arapça yarısı Farsça- Batı’dan latince harf devrimi yeniliği yaparak ülkeyi uygar dünyaya taşıyan deha önder Atatürk, ikinci adam İnönü…

1940’lar… 52 milyon insanın öldüğü 2. Dünya Savaşı’nın mucize denecek diplomasisi sonucu, savaşın dışında kalmayı başaran, kendi iradesiyle 14 Mayıs’ta çok partili yaşama geçen, doğuda ve batıda bile örneği yoktur. Örnek mi? Sanayi ve kültür devrimi yapan Almanya, Portekiz… Savaşın içinden gelen iki deha, 1930’larda Avrupa’da moda olan askeri üniformayı çıkartmıştır. Ve bu iki adam, kurtuluş günlerinde parlamento hukuk devletini önlerine koydular. 

1940’lar… kanlı savaşın hızla devam ettiği günlerde Roma’da, Berlin’de, Paris’te dünya klasikleri yakılırken, evet Türkiye’de başta ortaokullar üniversiteler kitaplarla kuşatılıp Rönesans yaşanıyordu.

1950’de başlayan Demokrat Parti iktidarı 2 aylıkken Türkiye, Kore savaşına katılma kararı aldı. Halk şaşkındı. Kore neresiydi? Kore diye bir ülke bilinmiyordu.

Yıl 1951. Aydınlara yönelik ’51 tevkifatı başlatıldı. Ruhi Su, Mehmet Ali Aybar, demokrat yapılı isimler tevkif edildiler. 1951’in sonbahar ayları… başbakan Adnan Menderes Halkevlerini kapatma kararı aldı. Üstelik Adnan Menderes, 1940’larda Aydın Milletvekili iken Halkevleri müfettişiydi. Ana muhalefet lideri İnönü, Halkevlerinin kapatılmasıyla ilgili mecliste yaptığı konuşmada, “Halkevlerini tasfiye etmekle, bilim ve felsefe dünyasıyla yol ayrımına gelinir.”

Genel olarak 14 Mayıs’a “Yeter! Söz milletindir” diye yola çıkılmıştı. Aydınlıkçı Nurullah Ataç, daha başlangıçta kahin gibi geleceği görmüştü. 

Sokaktaki 12 yaşındaki çocuk da aynı üzüntüleri yaşadı. Ama gerçek şu; Ataç bir felsefeciydi.