Müslüm KABADAYI


2. HATAY KİTAP FUARINDAN İZLENİMLER-I

Adnan Gerger dostumuzla ortak yönümüz, yazarlıkla sınırlı değil. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi´nde öğrencilik dönemimizde başlayan hukukumuz, 2. Hatay Kitap Fuarına kültürel katkıda bulunmak bakımından toplumcu bir renk çalma çabamızla bir üst noktaya s


Üniversite öğrenciliğimde (1978-1982) Ankara´da ya açık havada ya da büyük iş hanlarında kitap sergileri açılır, yazarlar okurlarıyla buluşurlardı. Aziz Nesin, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Bekir Yıldız vd. birçok şair-yazarla o sergilerde tanışıp konuşurduk. Hem kitapları hem memleket-edebiyat meseleleri üzerine söyleşirdik. TÜYAP´la başlayıp son yıllarda birçok kentte farklı kurum-şirketlerce sürdürülen kitap fuarlarının hem içeriklerinde hem de yazar-okur buluşmalarının amacında değişmeler söz konusu. Doğrusu, 40 yıl sonra bir yazar olarak, 1970´li yıllardaki kitap sergilerini özlediğimi belirtmeliyim.
Ticari ilişkilerin girdiği her yerde belirleyici olan sermaye olmaktadır ne yazık ki. Hele hele ülkemizdeki yayınevlerine egemen olan postmodern piyasa ilişkilerinin dayatıldığı son 20 yılda, kitap fuarlarının yüzü başkalaşım geçirdi. İşte tam da bu noktada yerel yönetimlerin bu başkalaşıma hangi amaç ve araçlarla müdahale ettiği, özellikle de nasıl müdahale etmesi gerektiği sorusuna yanıt üretmek, önem kazanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında ilk kez bir belediyenin öncülük ettiği kitap fuarına 21-22-23 Nisan günlerinde Antakya´da katıldığım için, bu fuardan izlenimlerim üzerinden sorunu değerlendirmeye çalışacağım.
Hatay Büyükşehir Belediyesi´nin öncülüğünde gerçekleştirilen 2. Hatay Kitap Fuarı, 20-29 Nisan arasında Antakya´da gerçekleştirildi. Bu fuarın organizasyonunu üstlenen Elite firması tarafından söyleşiler, paneller, sergiler, dinletilerle fuara katkıda bulunması için gazeteci-yazar dostum Adnan Gerger´le bağ kurulmuş. Sağ olsun, kendisi de bana ulaşarak böylesine önemli bir sorumluluğu birlikte üstlenme ve işleri birlikte yürütme önerisinde bulundu. Kentimin kültür hayatına katkıda bulunma istenciyle bu öneriyi kabul edip hemen kolları sıvadım. Elite´yle ilişkileri Adnan Gerger dostum yürütürken, ben de etkinliğe “Şair Kapıları Fotoğraf Sergisi”yle katkıda bulunan Adil Okay´a ulaştım. Söyleşi-panel ve şiir dinletileri-kısa öykü okuma etkinliklerinde görev üstlenen Musa Artar, Bedran Cebiroğlu, Mesrur Sabahoğlu, Ferhat Zidani, Faris Kuseyri, Recep Yıldırım, B.Sadık Albayrak, Taylan Kara, Sadullah Çağlar, Kemal Düz, Cemile Cerep, Uğur Pişmanlık, Sadık Güvenç, Ali Çuhadar, Duran Yaşar, Mustafa Akyürek, Yaser Bereketoğlu, Mehmet Altınöz, Ali Ozanemre, Dolunay Aker, Edip Yeşil, Aydın Zeyfeoğlu, Güler Kalem, Metin Yılmaz, Muhsin Boz, Fatih Balcıoğlu arkadaşlarımızın olurunu aldım. Hataylı halk ozanı ya da finnen olarak tanınan Nihat Çay ve Mehmet Atilay´la görüşerek Türkçe-Arapça dinleti gerçekleştirmelerini istedim. Nihat Çay arkadaşımız, daha sonra Almanya´ya gitmek durumunda olduğundan programdan çekilirken fuarın son günündeki dinletiyi, Mehmet Atilay dostumuz tek başına üstlendi.
Bir ay öncesinden bu ilişkileri kurduğumuz gibi programı hazırlarken de sevgili Adnan´la birlikte çok titiz çalıştık. Yukarıdaki şair-yazar-sanatçı dostlarımızın çoğunluğunun Hatay´da yaşayanlardan oluşmasına özen gösterdik. Hem geliş-gidişle ilgili aksilikleri azaltmak hem de Antakya´da yapılan bir kitap fuarına, Hataylı şair-yazarların renklerini çalmalarını sağlamak istedik. İstanbul´dan, Ankara´dan, Mersin ve Adana´dan gelen arkadaşlarımız da hiçbir sorun çıkarmayacak nitelikte kişilerdi.
30 kişinin katılımı ve emeğiyle gerçekleştireceğimiz kültür-sanat-edebiyat etkinlik programımızın ağırlık merkezini hafta sonlarına kaydırmıştık. Hatay dışından gelen arkadaşlarımızın programları, 21-22-23 Nisan günleriydi. “Bu yoğunluğun altından nasıl kalkarız ya da arka arkaya içeriği zengin programlar katılımcıları yorar mı?” diye düşünmedik değil. Her konunun alıcısı farklı olur, aynı olanlar da bu zahmete katlanmayı göze alan duyarlıktadır, düşüncesiyle içimizi serinlettik. Bu noktada, İstanbul ve Adana´dan gelen şair-yazar arkadaşlarımızı evlerinde konuk eden Bedran Cebiroğlu ve Duran Yaşar dostlarımıza teşekkür etmeyi borç biliriz.
Programın Hatay Büyükşehir Belediyesi-Elite firması tarafından kabul edilmesi yanında yazışma-telefon görüşmesi yoluyla önemsediğimiz birkaç talebimizin de “olur” aldığını öğrenmekten mutluluk duyduk. Bunlardan üçünün, yerel yönetimlerin, fuar düzenleyenlerin her zaman dikkate almaları gereken incelikler olduğunu vurgulamalıyım. Birincisi, etkinliklere hiçbir parasal karşılık beklemeden katılan şair-yazarlara kitaplarını imzalayacakları, okurlarıyla söyleşecekleri bir stant verilmesiydi. İkincisi, katılımcıların hem birbirleriyle tanışıp görüş alışverişinde bulunmalarını hem de yerel yöneticilere duygu-görüş ve önerilerini iletecekleri bir yemekli toplantı düzenlenmesiydi. Üçüncüsü de, fuar anısına katılımcılara birer teşekkür belgesinin verilmesiydi.
Doğrusu, piyasacılığın-pazarlamacılığın yaşamın her alanında olduğu gibi edebiyat-sanat alanında da çürümeye yol açtığını, birçok deneyim ve gözlemimizden biliyorduk. O nedenle etkinlikler için önerdiğimiz sanatçıların, bu çürümenin dışında kalmış olmalarına özen gösterdik. Bir iki kişi dışında da ilişkilerde ve programda sorun yaşamamamız, titizlenmemizin ne kadar yerinde olduğunu doğruladı.
Adnan Gerger dostumuzla ortak yönümüz, yazarlıkla sınırlı değil. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi´nde öğrencilik dönemimizde başlayan ve uzun kopuşlar olsa da bazı etkinliklerde buluşarak devam eden hukukumuz, 2. Hatay Kitap Fuarına kültürel katkıda bulunmak bakımından toplumcu bir renk çalma çabamızla bir üst noktaya sıçradı. Gerek Hatay Büyükşehir Belediyesi-Elite firmasıyla ilişkinin ilkesel bazda yürütülmesi, gerekse etkinliklerde görev alan şair-yazar arkadaşlarımızla sürekli ve düzenli görüşüp yazışarak hazırlıkları tamamlama sürecinde bağımızı güçlendirdik. Bu duyarlıkla 20 Nisan gecesi Ankara´dan Antakya´ya uçarken bilincimiz sağlam, gönlümüz ferah, yüreğimiz coşkuluydu. Tek kaygımız, fuarın açıldığı o gün Antakya´daki kötü hava koşullarının yarattığı karamsarlığın devam edebileceğiyle ilgiliydi. Gece havaalanından Harbiye´de kalacağımız otele giderken şiddetli yağışla karşılaşmak, bu kaygımızı arttırdı.