Nurullah ER


AÇLIK SINIRINDA YAŞAMAK

Belki de en zor şeydir açlıkla yaşamak...


O gün ayakta kalabilmen için bir şeyler yiyebilmektir.
Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin demişler.
Açlık sınırı ekonomide bir veri tabanıdır.
Bir ülke ekonomisinin gidişatını gösteren bir değerdir.
Ülkemizde bu işi aylık olarak yapan Türk-İş´tir.
Her ay dört kişilik bir ailenin bir günlük beslenmesini, en düşük maliyet üzerinden hesap ederek ortaya koyar.
Bu yıl belirlediği rakam bir kişi için günlük 16 TL´ydi.
Diyanet, Ramazan ayında verilmesi gereken fitre hesaplamasını da açlık sınırına göre yapmaktadır. Onların hesaplamalarında ise 19 TL olarak açıklandı. Türk-İş´e göre biraz daha vicdanlı davrandılar. Bu açıklamaların ardından, Tüketici Hakları Derneği yaptığı açıklamada, Türkiye´de 56 milyon kişinin açlık sınırında yaşadığını, bunlara fitre verilebileceğini söyledi. Bu sayı ülke nüfusumuzun nerdeyse yüzde 70´ini temsil etmektedir.
Şimdi seçim arefesindeyiz.
Siyasi ortam, miting alanlarında siyasi liderlerin söylemleriyle alevleniyor.
İktidara göre dört tarafı mamur bir Türkiye...
Muhalefete göre ise her şeyin çivisi çıkmış!
Her şey haftaya bugün belli olacak.
Tüketim toplumuna dönüşmüş toplumumuzda ekonomik veriler herkesi ciddi şekilde etkilemiştir.
Yapılacak seçimde seçmen genelde tercihini, ekonomik veriler üzerinden yaparak oyunu kullanacaktır. Açlık sınırında yaşamak günümüz dünyasında herkesin kabulleneceği bir yaşam şekli değildir. Ülke nüfusumuzun yüzde yetmişinin bu bantta bulunmasına rağmen, on altı yıldır ülkeyi yöneten siyasi iktidarın pek bunları gördüğü yok. Hala ekonomik verileri rakamlar üzerinde kendilerince şekillendirerek, her şeyi güllük gülistanlık gösteriyor. Ama mızrak çuvala sığmıyor. 7.4 büyümeyi ülkenin gelişmişliği, kalkınmışlığı olarak lanse ederken; Dolardaki, enflasyondaki, faizlerdeki, cari açıktaki, ithalattaki... büyümeleri göz ardı ederek, TL´nin gittikçe küçüldüğünü, pazar alışverişlerinin cep yaktığını görmezden geliyor.
Seçimlerin son günlerinde siyasi partilerin vaatleri yine yağmur gibi yağıyor, “Vaatler ülkesinde insanlar açlıktan ölür” diye bir Danimarka atasözü vardır. On altı yıldır ülke nüfusunun yüzde yetmişi açlık sınırına gelmişse, mevcut iktidarın vaatlerinin halk tarafından kabul görmesi, fakat vaatlerin yaşam bulmamasından kaynaklanmaktadır.
Bu seçimde de tercih yine kendilerinindir.
Özdemir Asaf; “Açlık insanları öldüren, partileri yaşatan bir olaydır.” demiş.