Sadullah ÇAĞLAR


ADANA HİLTON´DA BİR PANEL

Sadullah Çağlar


Dünya genelinde büyük şehirlerde uluslararası oteller vardır. Geçmiş yılların en evrenseli Paris´teki Grand Otel´di. Grand Otel, Avrupa´nın bütün büyük şehirlerinde vardı, şimdiki Hilton Oteli gibi. Avrupa´nın bazı şöhretli isimleri Grand Otel´de yaşardı. Örneğin sinema tarihinin karizma sanatçısı Marlin Ditrich ve İran eski Kraliçesi Süreyya hayatlarının son günlerini bu otelde yaşadı. 

Grand Otel Berlin, Roma ve İstanbul´da oldukça popülerdi. İstanbul´da Taksim´de Tünel´e oldukça yakın bir mesafede idi. Osmanlı döneminden kalma Tarabya Oteli Boğaz´ın en güzel yerinde ve eşsiz bir manzaraya sahipti. İstanbul´un işgal altında olduğu 1920´li yıllarda işgal orduları komutanı General Harrington öğleden sonraları Tarabya Otelinde arkadaşlarına çay ikram ederdi. General misafirlerine Tarabya Otelinin manzarasından çok etkilendiğini ve buranın eşsiz manzarasının Londra´nın Times Nehri´ni kendisine hatırlattığını söylerdi. Fakat Boğaz´da Bebek ve Tarabya bir başkadır.
Yine İstanbul´un tarihi otellerinden bir diğeri ise Pera Palas Oteli. Bu tarihi otelin de oldukça ilginç konukları oldu, bunlardan biri de tanınmış İngiliz kadın yazar Agatha Christie´dir, Nil´de Ölüm ve Şark Ekspresinde Cinayet gibi romanlar yazmış ve bu eserler başrolünü Greta Garbo gibi büyük sanatçıların rol aldığı filmlere konu olmuştur.
Tarihi otellerden söz açmışken Pera Palas otelinde yaşanmış tarihi bir olayı anlatmak faydalı olacak. Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam kitabında geçen bir olayı şöyle anlatır; 'Otelin salonunda işgalci General Harrington arkadaşlarıyla sohbet ederken salona genç bir Osmanlı Paşası yaveri ile girer, son derece şık olan Paşanın sırtında oldukça estetik bir pelerin vardır.
İngiliz General yaverine sorar: Kim bu sarışın Paşa?
'Efendim bize karşı Çanakkale´de savaşan Mustafa Kemal Paşa, Türkler ona Anafartalar Kahramanı derler.'
İngiliz General Mustafa Kemal Paşa´yı masasına davet eder, fakat Mustafa Kemal reddeder ve 'General burada misafir, kendileri bizim masaya buyursunlar' der.
Tarihi otellerden başladık, İstanbul´da 1955 yılında Hilton Otelin açılış törenine sanatçılar ve iş insanları katılmıştı. Otelin sahibi Conrad Hilton´un oğlunun ilk eşi sinemanın en güzel sanatçısı Elizabeth Taylor´du. ABD´den gelen politikacı ve sanatçılar genelde Hilton´da konaklardı. Bu sanatçılardan aklıma ilk gelenler Yul Bryner, William Holden, Kirk Douglas ve Marlon Brando.
Bir gün bir ressamdan New York´taki Hilton otelinin bir resmini satın aldım ve evimin salonuna astım. İskenderun İHD´de başkan olduğum yıllarda Helsinki Yurttaşlar Derneği Adana Hilton otelinde terör konulu bir panel düzenledi. Biz de İHD Akdeniz şubeleri olarak İskenderun, Antakya, Mersin ve Adana şubeleri olarak katılmıştık.
Şube başkanları söz alarak konu ile alakalı konuştular. Daha sonra ben de söz alarak Dünya genelinde en büyük terörist devlet Amerika´dır dedim ve özetle ABD Kızılderililere karşı soykırım uygulamıştır. Ayrıca Japonya´da Hiroşima ve Nagasagi´ye atom bombası atarak 250 bin insanın ölümüne sebep olmuştur dedim.
Bu arada paneli yöneten kişi, beni gündem dışına çıkıyorsunuz diye uyardı. Ben de ´biz ABD´yi konuşmadan gerçek terörizme açıklık getiremeyiz´ dedim. Devamında İran ile ilgili ABD´nin yaptığı kötülükleri anlattım ve İran´da Cumhuriyet yanlısı Başbakan Musaddık´ı, CİA´nın darbe yaparak devirdiğini anlattım.
Bu sırada Roma´da sürgünde olan Şah Rıza Pehlevi İran´a döndü ve darbeci General Zahidi´yi ödül olarak kızı ile evlendirerek saraya damat yaptı. Bu dönemi Siyasi Anılar kitabında anlatan İngiliz Başbakanı Antony Eden; 'Dün gece telgrafla İran´da Cumhuriyet yanlısı Musaddık´ın tasfiye edilip tutuklandığını haber aldım ve günlerden beri ilk defa rahat bir uyku uyudum.'
Konuşmamın devamında divana şöyle bir soru yönelttim; Peki baylar İran´daki bu kargaşa kimin eseri? Yada Irak başta olmak üzere tüm kargaşaların arkasında ABD yok mu? Ayrıca divana şu soruyu yönelttim; 12 Mart´ın arkasında kim vardı?
Helsinki Yurttaşlar Derneği başlangıçta 1789 özgürlüklerinin getirdiği vatandaş kavramını hatırlatmıştı.
Panele kahve molası verildiğinde CHP´nin eski Genel Başkanlarından Altan Öymen ile karşılaştık ve sohbet ettik. Öymen´e 1967 yılında kendisinin yazdığı Milliyet Gazetesinde yayınlanan ve 2.Dünya Savaşında Türkiye konulu yazı dizisini çok beğendiğimi ve hala bu yazınızı saklıyorum dediğimde çok memnun oldu. Bana, ´Sadullah Bey benim yazımı saklamanız sürpriz oldu benim için, şu an bu yazı bende bile yok, o yazı dizisinin yer aldığı eski gazetelerin bir kopyasını bana gönderirseniz sevinirim´ dedi.
Ben de o yazı dizisini kitaba dönüştürürseniz bana da gönderin dedim. Daha sonra Atom bombası konusunu konuştuk. Devamında eski otellerden Grand Otel, Pera Palas ve Hilton otelleri üzerine sohbet ettik.
Hilton´da bir gün böyle bir panele katılacağımı ve CHP eski Genel Başkanı Altan Öymen´le geniş bir sohbet edeceğimi rüyamda görsem inanmazdım.
Aslında İstanbul´daki tarihi Park oteli yıkıldığı zaman üzülmüştüm, zira orada bir tarih vardı, büyük üstat Münir Nurettin Selçuk bestelerini bu otelde kaldığı dönemde yazmıştı.