Mustafa AKYÜREK


AKILLI ŞEHİRLER DERKEN...

Mustafa Akyürek


Ah, akılsız başım!...

Böyle bir deyim halk arasında pişmanlık ve keşkeleri ifade eder.
Dudaklardan dökülen ve ardından ‘ah´la başlayan sözlerin yaşanmaması adına önceden önlem almak gerekir diye düşünüyorum.
Bu durumu önemseyen şehir yönetimleri ‘Akıllı Şehirler´ tasarısı ve oluşumu konusunda kolları sıvamışa benziyorlar.
Bunlardan Arsuz Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığı konuyla ilgili olarak bir zirve düzenlerler...
Katılımcı Pof. Dr. Şerif Barış alanıyla ilgili olarak (şu ana kadar çokça dile getirilen) turfanda bilgiler sundu...
Güncelliğini koruyan deprem konusu, alınacak kişisel önlemler slayt gösterileriyle, videolarla desteklendi.
Akademisyen Mehmet Süha Uçar ise kamusal ve özel eğitime vurgu yaparak akıllığın temeline değinildi.
Özellikle, insan unsurunun çalışma alanıyla ilgili liyakatın etkinliğine vurgu yaptı.
Buraya kadar her şey güzel...
Güzel olduğu kadar da gelecek zamana okkalı bir selam çakımı da...
Bendeniz 'serde öğretmenlik var' diyerek konunun içine içine dalmak gerekir diye düşünüyorum.
Akıllı Şehirler dediğimizde bunun karşıtı aklımıza gelir...
Akılsız Şehirler mi demeli yoksa?
Haaşa! akılsız şehir mi olur hiç?
vurgulanmak istenen olsa olsa teknoloji öncesi dönemlerdir...
Ellerin işlek olduğu, ayaklarınsa mesafeleri yakın eyledikleri zamanlar.
Avazımızın karşı yamaçtaki tarafından duyulduğu, gözlerimizin yakın kıldığı ıraklardır, hiç kuşkusuz.
Yani, mekanik donanım dediğimiz araç-gerecin hayatımızın tam ortasında olduğu yakın geçmiş.
Kaldı ki, elektronik donanımın yanısıra mekanik alet-edavat da kulanılıyor günümüzde.
Yukarıda değindiğim Akıllı Şehir örnekleri New York, Berlin, Tokyo...
Haa, bir de Arap Emirlikleri´nde varolan bazı şehirler. Onları da batılılar yapmış tabii!
Bu şehirlere baktığımızda kapitalizmin özel yerlerde bizlere hediye ettiklerini anlarız(!).
Ve bu şehirlere göz attığımızda yine kapitalizmin insan yüreğinden ne çok şey aşırdığı da ortaya çıkar...
Telefonun varlığı; özlem, gurbet ve hasret kavramlarını yok etti.
Renkli cam ise tutsaklığın yanısıra görsel-işitsel olarak en ücra köşelerde olup bitenlerİ odamıza konuk etti.
Bunların üstüne bu teknolojiyi kullanan insanlar eğitildiğinde -dar anlamda- yeme de yanında yat demek kalır geriye!
Geniş anlamda düşünüldüğünde ise, Akıllı Şehirler ve içinde yaşayan Jonathan´lar akla gelir!
Eh, ´ne yardan vazgeçilir, ne serden ´ demek düşer bize.