Nurullah ER


Alışveriş yorgunluğu

Nurullah ER


Son yıllarda yaşanan değişimlerin başında neredeyse alışverişte yaşanan değişimler gelmektedir.

Ne var ki bizler bunları pek farketmiyoruz.
Farketsekte, yeni alışveriş sisteminin cazibesinden dolayı görmek istemiyoruz.
Mahalle bakkaları, çarşı tuhafiyecileri, giyim mağzaları... Var mıydı, yok muydu düşünmüyoruz bile... Adeta yok sayıyoruz.
Genişçe bir alana, büyükçe yapılmış, çok katlı alışveriş merkezlerinin gösterişine birden bire adepte oluverdik.
Yabancı markaların, bol ışıklı vitrinlerin, klimalı serin- sıcak ortamların, bitmeyen tükenmeyen sezon sonu indirimlerin, art arda sıralanmış ”9” rakamlı fiyatların, tezgahtarların tatlı diline, güler yüzüne birden kendimizi kaptırıverdik.
Artık mahallemizi, sokağımızı, çarşımızı orası bildik.
İçeri bir girdiğimizde, zamanın nasıl geçtiğini farketmedik.
Alışveriş yapmanın mutlaka zevkli yanları vardır.
Çocuğunuzu sevindirmenin, eşinizin, arkadaşınızın gönlünü hoşnut etmek, mutlaka dünyalara değer.
Ne var ki; zevksiz, kötü yanlarınıda göz ardı edemeyiz.
İçgüdüsel bir yaklaşımla şatafatına katıldığımız ürünleri, sanki bulunmyacakmış, tükenecekmiş gibi alıp alıp çantamıza doldurmanın bir bedeli olduğunu bilmeliyiz. “Ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız.”
Bayram geliyor!
Usuldendir, mutlaka çocuklar sevindirilmeli, büyüklerin gönülleri onlara alacağımız bir hediye ile hoşnut edilmelidir.
Ne var ki;
Vitrinlerdeki bolca ışıklı ürünlerin göze hitap ettiğini...
Tezgahtarların tatlı dilinin, güler yüzünün mağzadan çıkana kadar olduğunu...
Sezon sonu indirimlerinin yanıltıcı olduğunu...
Alışveriş merkezlerinin içindeki serin havanın, dışarıda ağustos sıcağı ile kaybolduğunu...
Ay sonu ödeyemiyeceğimiz kredi kartı borçlarının ham armut gibi boğazımıza duracağını, bunun da bir ömür boyu süreceğini, alışveriş mutluluğunun, alışverş yorgunluğuna dönüşeceğini unutmayalım.
Neredeyse aldığımız her ürünün ithal olduğunu...
Dolara bağlı bulunduğunu...
İşyeri kiralarının dolarla ödendiğini...
Bunların tümünün tüketicinin omuzlarına bindirildiğini...
Dolardan bize ne! Diyemiyeceğimizi bilmeliyiz.