Mustafa AKYÜREK


ARKADAN GELEN KARALTI

Mustafa AKYÜREK


     Gece olsa anlarım…

     Işıksız ve de idare lambası, gemici feneri zamanlar olsa sineye çekerdim

     Öyle değil işte…

     Güpegündüz, güneşin dal dal üstümüze ışıklarını saldığı anlar… 

     Hadi şafağın söküm vakti diyelim.

 Ya da  ‘Gurup Vakti’ olsun…

     Bütün bunları geçelim…

     Kuş ötümü, çok erken saatlerde horoz sesi ve ardından gelen mahmurluk sonrası, epey sonrası kelli felli kuşluk vakti hiç değil.

     Hele hele güneşin yorgun düştüğü ikindi vakitleri, bedenlerin gevşediği o anlar olamazdı. olmamalıydı da.

     Ama bir karaltı var ardımsıra, ardınızsıra…

     Öyle böyle değil…

 Siz değin ayak sesi, ben diyeyim davul sesi.

 Elle tutulur, gözle görülür diye düşünebilirsiniz, belki…

   “ Ne var bunda canım!…”

   “  Olsa olsa bir seraptır bu”, dediğinizi duyar gibiyim.

     Adını koyamadım bunun. 

İnandıramadım da tuzu kuru olanları.

     Tekrar ediyorum…

     Bir karaltı var ardımsıra gelen.

     Ya Siz? Sizin arkanız, önünüz nasıl?

     Şöyle de denilerbilir…

     Bu çağda, iletişimin parmaklarımıza değin uzandığı şu zamanlarda anlatılanı kavramak, anlamak oldukça güç.

     Çünkü vitrinler cıvıl cıvıl renk harmonisi.

     Seyretmek ve yutkunmak bedava, dokunmak yeşil akçe insafında.

     Dedim ya, güçtür bunu anlamak.

     Güç olduğu kadar da olanaksızdır; sanki.

     Ancak, “dışı kalaylı, içi vay vaylı” değimini önemsersek, tersinden okuma seanslarımız başlar…

     Nedir peki, bu varlık içinde yokluktan öte hayatlar?

     Bu döşümüzde saklı ağırlık ve yer yer morartıya dönüşen sarı sarı kıllanma…

     En önemlisi solan gülüşümüz…

     Belki, “Gülünün Solduğu Akşam…” 

     Siyahların, karaların, grilerin ve bilcümle renkten öte renlerin birlik olup içimize, içinize girmesi…

     Kara solucanların yüreğimizde birikip bedenimizin zamansız seyirmesi…

     Şimdi anladınız mı ardımızdaki karaltıyı?

     Ardımızda kalsa yine iyi…

     Önümüz-arkamız, sağımız- solumuz ve baştan aşağı bedenimiz” kar altında.”

     Ne zamana kadar sürer bu durum?

Kimbilir, belki… Belki diyelim o halde.

     Evet… Belki “yeryüzü aşkın yüzü olana dek.”(Adnan Yücel)

 

WhatsApp: 05350640784                                                               İskenderun,28.01.2023