Kemal DÜZ


Atatürk ve Hatay

Kemal DÜZ


Aşağıya aldığım yazı Milli Yasın 10. günü, 19 Sonteşrin 1938 Cumartesi günü, Ulus Gazetesinden alınmıştır. Bu çok önemli ve tarihi yazının gazete sayfalarında kaybolmasına gönlüm razı gelmedi. İstedim ki, bilinsin okunsun. Yazıyı, Ahmet Şükrü Esmer kaleme almış. Yine aynı gazetede, 'Hatay, Lübnan ve Suriye´den milli cenaze törenine iştirak edecek heyetler de bu sabahki Toros ekspresiyle şehrimize gelecekler' açıklaması yapılmış.

“Kadirşinas Hatay halkının mümessilleri, evvelki gün Hatay millet meclisinin toplantısında, Atatürk´ün ölümünden doğan teselli bulmaz yaşta ana vatan Türkleriyle beraber olduklarını heyecanlı sözlerle anlattılar. Bu hislerin samimiyetinden şüphe edilemez, Atatürk Cumhuriyet Türkiye´sinin kurtarıcısı olduğu gibi, Hatay da istiklalini Atatürk´e borçludur. 1936 senesinden beri, Atatürk´ün meşgul olduğu başlıca mesele Hatay´ın istiklali olmuştur. Ve her meşgul olduğu işi başardığı gibi, Hatay´a da istiklal temin ettikten sonra maddi hayattan ayrılmıştır.
Fakat Hatay meselesi, Atatürk´ü milli mücadeleden beri, ehemmiyetli iş halinde meşgul etmekteydi. 1921 senesi martında Adana´ya yaptığı tarihi seyahat esnasında kendisini istikbale gelen Antakyalılara:
-Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz., diyerek, Hatay´ın istikbali hakkında en büyük teminatı vermişti.
Türk Hatay, kurtarıcıdan bu teminatı aldıktan sonra istikbalinden emindi. Fakat işaret edilen hedefe varmak için uzun seneler beklemek lazım geldi. Hatay´ın statüsü, 1921 mukavelesiyle tesbit edilmişti. İmzasına ve sözüne sadık olan Türkiye´nin, bu mukavele hükümlerini değiştirmekte ön ayak olmasını Atatürk tasvip etmedi.
Nihayet 1936 senesinde Suriye ile Fransa arasındaki münasebetlerin yeni baştan tanzimi için mukavele imzalandı. 1921 mukavelesi, onu imzalıyan iki devletten biri olan Fransa tarafından değiştirilmiş demekti. 1921 Mukavelesinin çerçevesi içinde Hatay Türklerinin haklarını temin etmek Cumhuriyet Türkiye´si için bir dava halini aldı. Atatürk, bundan sonra bu davanın şümul ve ehemmiyetini tebarüz ettirmek için hiç bir fırsatı kaçırmamıştır. Kendisini nihayet mezara sürükleyen hastalığı içinde de gündüz düşündüğü ve meşgul olduğu en ehemmiyetli mesele de Hatay işi olmuştur. Hatay davası bu memlekette yaşayan halka mesut, bir hayat, çalışma hakkı ve refah temin eden bugünkü neticeye varıncaya kadar çok çetin safhalar girip çıkmıştı. Atatürk, kendisine mahsus azimle ve metanetle sonuna kadar çalıştı. Ve nihayet iki ay evvel bütün varlığını kendi, ne borçlu olan devletin mekanizması kurulduğu zaman, başına geçen Ekselans Sökmen´e çektiği telgrafta Hatay hakkındaki alakasının daima devam edeceğini bildirdi. Atatürk bu telgrafında diyordu ki:
-Bu kıymetli diyarın en yüksek makam ve vazifesini ihraz ve deruhte etmiş olmanızdan dolayı sizi tebrik ederken inkişafını daima alaka ve muhabbetle takip edeceğim. Hatay´daki faaliyetinizde muvaffakiyetler temenni ederim.
Eylülün ilk haftasında çekilen bu telgraftan sonra Atatürk ancak iki ay yaşamıştır. Fakat Cumhuriyet Türkiye´si kadar kendi eseri olan bu Türk yurdunun sükun içinde çalışır bir halde bıraktığı için gözleri arkada kalmamıştır.
Kaynak: A. Ş. Esmer, Ulus Gazetesi, sf. 3, 19.11.1938