Sadullah ÇAĞLAR


Atom Bombası Neden Hiroşima´ya Atıldı?

Dünya genelinde, dünden bugüne yaşanan savaşların kaynağında kâr amacı vardır.


Dünya genelinde, dünden bugüne yaşanan savaşların kaynağında kâr amacı vardır. Kapital sistem var olduğu sürece savaşlar kaçınılmazdır.

Günümüzde, 2015 yılında neden Ortadoğu´da, Asya´da, Afrika ülkelerinde gerginlik, iç çatışmalar yaşanmakta? Geçmiş tarihsel dönemler incelendiği zaman olayın asıl nedeni, kâr amacıdır, yani parasal gücü ele geçirmedir.

1939…  İkinci Dünya Savaşı´nın çıkışı, sömürgeci Batı´nın kendi aralarında paylaşım çatışmasıdır.

Savaşları yaratmak için en önemli araç ırkçılığı, mezhep düşmanlığını ortaya koymaktır. Halklar arasında düşmanlık tohumları ekerek hayali düşman yaratıp, bugünkü kapital sistemin devam etmesi için kitleler savaşa yönlendirilir. NATO´nun da kuruluş amacı hayali düşman yaratıp, yığınları savaş kültürüyle geliştirmedir.

Şovenizm nereden beslenir? Elbette ırkçı yapıdan.

Şimdi İkinci Dünya Savaşı´nın çıkışına baktığımız zaman nazizmi kim yarattı?  Silah tekelleri. Ama asıl neden Ekim Devrimi, sosyalist sistemin doğumu, sömürgeci emperyalist düzeni ürküttü.

Daha muhalefet yıllarında Alman lideri Hitler, Avusturya Alplerinde holding sanayi patronlarıyla yaptığı özel görüşmede Alman silah sanayisinin sahibi Alfred Krupp da vardı.

Nazi lideri Hitler: “Baylar, tek şansımız benim Nazi Partisi´ni iktidar yapmak. Tehlike kapıdadır. Şu anda Almanya´da sosyalist parti, sosyal demokrat partiden sonra ikinci partidir. Solcular, iktidara oynuyorlar. Geçtiğimiz günlerde, Berlin´de en büyük mitingi yaptılar. Alman halkını kızıllardan koruyacak tek hareket Nasyonal Milliyetçi Hareket´tir.”

Hitler´in konuşmasından sonra ayağa kalkan Alfred Krupp, silah tekellerinin başı, Hitler´e hitaben heyecanla: “Bay Adolf Hitler konuşmanızı heyecanla dinledim. Nasyonal Milliyetçi Parti´nin iktidar olması için bütün imkanlarımızla size destek olacağız.”

Almanya´da 1930´larda, Hitler faşizmi yönetime geldiği yıllarda bütün Avrupa O´nu selamladı. Başta İngiliz Başbakanı Winston Churchill, “İmparatorluk olarak, Hitler´in yeni hareketini, bir dünya düzeninin kuruluşunu selamlıyoruz” diye kutladı.

Sonuç; tarihin en kanlı savaşında 52 milyon insan öldü. Peki, II. Dünya Savaşı´nın sorumlusu kim?

Sorumlu ortada. Emperyalist sistemdir.

Almanya, 1945´te savaştan yenik çıktı. Sonra ne oldu? Onun yerini Atlantik´ten Avrupa´ya gelen ABD, sömürgeciliğin yeni lideri, Hitler Almanya´sının boşalan yerini aldı. Ama, dünya imparatorluğu, dünya halklarına gücünü göstermesi için korku salacak atom bombasını Japonya üzerinde kullandı. 6 Ağustos´ta Hiroşima´ya, ikinci atom bombasını 9 Ağustos´ta Nagazaki´ye attı.

Atom bombasının yapımını, savaşta müttefiki olan Sovyetlerden gizli tuttu. Atom bombasının ilk deneme günlerinde Beyaz Saray´da ABD Başkanı Truman´la görüşen, atom bombasını keşfeden Einstein ve bilim adamları bildiri vererek bombanın kullanılmasının tüm insanlık için tehlike olacağını, nükleer silahlanma yarışını gündeme getireceğini anlattıklarında

Başkan Truman, “Baylar endişenizi anlıyorum. Fakat, Amerika´nın yaşamı söz konusu. Japonya bizim için tehdit olmaya devam ediyor” der.

Einstein: “Sayın Başkan, Japonlar savaşı kaybetti. Pasifik´te, Filipin ardalarında üsleri düştü. İntihar uçakları denize gömüldü. En önemlisi İvojama askeri üssü, müttefikler tarafından işgal edildi.”

Başkan Truman, konuşmaları dinledikten sonra, bilim adamlarına “toplantı bitmiştir” diye kapının yolunu gösterir.

Toplantının sonucunda heyet başkanı Einstein: “Arkadaşlar, başkanın bize bakışını gördünüz mü? Adam bize kin kusuyordu. Ben bu bombanın insan ölümlerine neden olacağını bilseydim bir keşifçi değil bir kunduracı çırağı olmayı tercih ederdim. Ben bu silâh Nazilerin eline geçmesin diye Birleşik Devletleri´ne iltica etmiştim.”

Peki, atom bombasının Nevada Çölü´nde denemesi yapıldığı günlerde Japon devletinin bombadan haberi oldu mu?

Bir gün Japon İmparatoru, Japonya´nın en büyük üssü İvojava´nın düştüğü günlerde başbakanla özel görüşme yapar: “Sayın Başbakan, haber aldığımıza göre Amerikalılar yeni bir silah yapmışlar. Adına atom bombası diyorlar. Bu bombayı her an Japonya üzerinde kullanırlar. Onun için hemen Bakanlar Kurulu´nu topla; kayıtsız şartsız teslim olalım. Biliyorsunuz savaşın kazanılmasında Sovyet lideri Stalin belirleyici oldu. Bizimle ABD arasında bize aracılık etsin. Her şeye rağmen Başkan Roosevelt anlayışlı bir insandır.”

Başbakan, Bakanlar Kurulu´na, imparatorun önerisini getirdiği zaman öneri Genelkurmay Başkanı´nın tepkisiyle karşılanır. General, “Hayır!” der. “Biz kanımızın son damlasına kadar savaşacağız.”

Başbakan: “Sayın general, hangi gücümüzle savaşacağız?”

Başbakanın Sovyet lideriyle görüşmesi devam eder. Sovyet lideri Stalin, ABD Başkanı Roosevelt´i Japonya´nın teslim olması konusunda ikna eder.

Genelkurmay´ın uzatmaları sonucunda tartışmalar devam ederken ABD Başkanı Roosevelt ölür. Sonuç; savaş yanlısı yeni başkan Truman´ın emriyle atom bombası Japonya üzerine atıldı.

Bombanın atılması sonucunda 250 bin insan öldü.

Şimdi kısaca bombanın vahşetini yaşayanların ağzından inceleyelim. Nikotiga adlı kişi bomba atıldıktan sonra katliamı şöyle anlatır: “Ben çevreye baktığım zaman her taraf cehenneme dönmüştü. Her taraf yanıyordu. İnsanlar çığlık atıyordu. Ben bulunduğum yerde ayna vardı. Baktığım zaman kadın mıyım, erkek miyim… kendimi tanıyamadım. Saçlarım dökülmüştü. Yüzüm kütük gibi şişmişti. Sanki canlı cesede dönmüştüm. Çevreme baktım, ateşin içinde insanları gördüm.”

Genelde Japonya savaşı kaybetmişti ve teslim olma koşullarını arıyorlardı. Ama onlara bu fırsat verilmedi.

Savaş sonrasında anılarını yayınlayan ABD Dışişleri Bakanı Brans, şöyle diyor: “Japonya devleti, bütün isteklerimizi yerine getirip kayıtsız şartsız teslim olmak istediği de dahil iletti; biz yine de bombayı Japonya üzerinde kullanmakta kararlıydık. Atom bombasını kullanmamızın asıl amacı 2. Dünya Savaşı´nın son askeri hareketi değil. Şimdi Ruslarla girişilmiş soğuk savaşın başlangıcıdır.”

ABD Dışişleri Bakanı Brans´ın siyasi anıları aslında gerçeği anlatıyordu. Atom bombasının Japonya´nın üzerine atıldığı haberini savaş gemisinde öğrenen Birleşik Devletleri Başkanı Truman: “Bu dünyada bombanın yankısı bundan sonra şuna yöneliktir; bütün dünya halkları artık İngilizce konuşacak.”

Hiroşima ve Nagazaki´ye atom bombasının atıldığı haberini alan Japon Genelkurmay Başkanı, harakiri yaparak intihar etti.

Tarihsel süreçlere baktığımız zaman dünden bugüne asker, politika yaptığında bir ülke halkı için felaket kapıdadır. Tıpkı Enver Paşa´nın Sarıkamış katliamı gibi.

Japon başbakanı ‘teslim olalım´ dediğinde, general, “Hayır sayın Başkan” diye reddetmişti. O zaman başbakan: “Sayın genelkurmay başkanı, siz Amerika´nın üzerimize atmak için istediği atom bombasını altın tepsiyle ABD´ye teslim ettiniz.”

Bugün dünya genelinde yaşanan savaş barbarlığı, geçmişte Birleşik Devletler´in, dünya imparatorluğunun, tıpkı Hitler Almanya´sı gibi atom bombasının atılma olayı bu hedefe yönelikti.

1949´da Sovyetler, atom bombasının keşfiyle ABD´nin dünya imparatorluğu hayalleri yıkıldı. Şimdi ABD´nin karşısında ondan daha güçlü Rusya, Çin nükleer, teknik silahlarla donanmıştır.

Genel olarak ABD hiçbir zaman demokrasi ülkesi olmadı. Günümüzde vahşetin yaşandığı Müslüman kardeşler, onun çocukları kimin eseri?

Atom bombası dünya halklarını esir etmek amacıydı; tıpkı Naziler gibi…

Ama insanoğlu yaratıcıdır. Her barbarlık yıkılmaya mahkûmdur; tıpkı Roma gibi.