Sadullah ÇAĞLAR


AYDINLANMA EĞİTİMDEN KAYNAKLANIR

Sadullah ÇAĞLAR


Ortak yaşam hayata güç katar. Bilim insanları ‘her şey insanı sevmekle başlar´ derler. Aydınlanma çağına baktığımız zaman hayatın ne kadar güzel olduğunu anlarsınız. 18. Yüzyılda insanın en görkemli edebiyat ürünleri vermesi ve büyük keşifler hep aydınlanma dönemine rastlar.

Örneğin günümüzde Balzac ve Dostoyevski gibi çağına damgasını vuran edebiyatçılar yetişmiyor. Emile Zola, İtham Ediyorum isimli kitabında Yahudi kökenli Yüzbaşı Dreyfus´un haksız yere mahkum edilip ordudan ihraç edilerek Şeytan Adasına sürülmesini anlatır.

1789 yeniliği ile hukuk devletinin öncü ülkesi olan Fransa´da insanlık tarihi adına utanç verici bu dava sonucunda kamuoyu oluşur ve Yüzbaşı Dreyfus´un suçsuz olduğu ortaya çıkar.

Bir tek yazar Emile Zola sessizliğin üstüne yürüdü ve davaya müdahale ederek Yüzbaşı Dreyfus´un masum olduğunu belge ile ortaya koyarak mahkemede iddia makamının haksız olduğu gösterdi. Zola ünlü savunmasında, “Onurlu bir yurttaşı sırf Yahudi olduğu için bir adaya sürgün etiniz. Ne yaptı Dreyfus? Biz barış ülkesiyiz diye insanoğlunun en büyük yeniliği olan Cumhuriyet Fransa´sı olarak yurttaş ilkesi için mücadele verirken, bu utanç verici yargılama bizi ortaçağa götürür. Ne çabuk unuttunuz kitap yazanların ya da okuyanların büyücü ilan edildiğini.

Dreyfus davası dünya kamuoyunun ilgisini çekerek özgürlük ülkesi olan Fransa´nın küçük düşmesine yol açtı. Bu olaydan dolayı tüm mahkemenizi suçluyorum, evet suçlusunuz.”

Hiçbir edebiyatçı ya da bilimcinin üstüne gitmeye cesaret etmediği davayı üstlenen yazar Emile Zola ölümsüz oldu.

Galileo, dünya dönüyor dediği için yargılandı; ama çağın gelişimi Galileo´yu haklı çıkardı. Yazar Dostoyevski, Çarlık Rusya´sı döneminde mahkum olmayı göze alarak pasifize olan aydınları hareketsiz kalmakla suçladı. Yazdığı Ölüler Evinden Notlar kitabında son anda kurşuna dizilmekten nasıl kurtulduğunu anlatır.

Turgenyev´in Babalar ve Oğulları kitabını yeniden okuyorum. 18. Yüzyılda Darvin´i tartışmaya açan çağın önünde yürüyen Turgenyev aydın olmanın tanık değil sanık olmakla mümkün olduğunu savundu. Türkiye´de yüzyılın en başarılı Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel için çağımızın filozofu diyebiliriz. 1940´lı yıllarda uygar dediğimiz Batı´da kitaplar yakılırken Türkiye´de okullar kitaplarla donatılıyordu. Eleştirilen o dönemde bütün dünya savaş içinde yanarken Türkiye adeta bir barış ve uygarlık adası olmuştu.

Hasan Ali Yücel´în yazdığı 2500 sayfalık Hürriyet, Yine Hürriyet adlı felsefe kitabı mutlaka okunmalı. Hasan Ali ‘Kitaplar benim üniversitem´ diyordu: “Bu eserleri kırsalda köyde yaşayan keşfedilmemiş genç çocuklara ulaştırmalıyız. Bu ihmal edilmiş genç köylü çocukları içinde çok büyük yetenekler var. Bu çocuklar iyi bir eğitimle Londra´da okuyan gençleri aşarlar. Ben bu söylediklerimin tanığıyım.”

Türkiye aydınlanması aşamasında Köy Entitüsü´nden yetişen Mahmut Makal, Bizim Köy kitabı ile önemli bir katkı sağlar. “Orda bir köy var uzakta, Gitmesek de bizim köyümüz sözü” bu kitap ile ortaya çıkar ve unutulan, ihmal edilen köylere dikkat çeker.

Fakir Baykurt´un Tırpan isimli kitabı ise köy gerçeğini bütün çıplaklığı ile ortaya koyar. Genç Türk Cumhuriyeti üniversitelerde yetenekli gördüğü öğrencileri son bilimsel gelişmeleri öğrensin diye Avrupa´ya yolladı.

Dünya genelinde bilimsel eğitim yeni insanın gelişmesi ile oldu. Avrupa´da sağlık hizmetlerinde çalışan Afrikalı siyahiler çoğunlukta. Geçmişte bir tarım ülkesi olan Rusya nasıl oldu da batının yüz yıllık sanayi devrimini yakaladı?

Yenilmez denen teknik Alman ordusunu yenip Avrupa´yı esaretten kurtardılar. Sovyet Yazar Mihail Şolohov, Nobel ödüllü Uyandırılmış Toprak adlı kitaplarında eğitimin önemini anlatır.

Türkiye´de bu anlamda Köy Enstitüleri çok önemli idi. Ama feodal yapı buna izin vermedi. Köylülerimiz gelişme aşamasında iken büyük toprak sahipleri tarafından engellendiler. Köy Enstitüleri kapatıldı.

Evet bu konu sorgulanmalı idi. Özgür insanı ortaya çıkarmak için ekonomik bağımsızlık önemli. Yıllarca parasız eğitim isteyenler hep yalnız kaldı. Başlıca sorun eğitimi üretime yönelik yapmak bunu da köy enstitüleri felsefesi ile başarabiliriz.