Nurullah ER


Baharda Ölmek

NURULLAH ER


Baharda ölmek zor olur, acı verir insana.

Tüm canlılar yaşama tutunurken, sen sonsuzluk uykusuna yatacaksın, çekip gideceksin bu dünyadan. Bir daha gözünü açıp göremeyeceksin doğadaki telaşı, canlılığı, güzelliği, renkleri, sesleri…
Ne var ki, bahar insanın, yeni bir insan olduğunu muştuladığı, yaşama yeniden tutunduğu günlerdir.
İçine umut dolduğu, çoşkusunun, heyacanının zirve yaptığı, mutluluklar aktığı zamanlardır.
Nisan ayı baharı en taze ayı, en canlı günleridir.
Her yer su, güneş yüklü, mavilik, yeşillik doludur.
İşte babam böylesi bahar güzellikleri içinde ayrıldı gitti aramızdan. Ona zor gelmiştir, bizlere acı vermiştir böylesi bir bahar günü çekip gitmesi.
Onun bir asırlık ömrü tabiatla iç içeydi, tarihi zenginliklerle kucak kucağaydı.
Yaptığı iyilikler, gösterdiği hoşgörü onun yoldaşı olacaktır. Sonsuzluk uykusu baharla dolacaktır.
Onun bildiği tek zenginlik yaşam zenginliydi. Tüm acıyı, sevinci onda bulmuştu. Hayallerini o duygularla büyütmüş, umutlarını onlarla doldurmuştu.
Bir asırlık ömrünü, zor tabiat koşullarına karşı mücadele ederek, ülkenin; ekonomik sıkıntılarını, sosyal ve siyasal bunalımlarını alt etmeye çalışarak sürdürmüştür.
Böylesi bir bahar çoşkusunun yaşandığı günlerde onun ölümünden bahsetmek zor gelmektedir.
Ama korona günlerinin yalnızlığı onun bedenini sarmış, boğucu bir duman gibi doldurmuştu içini. Son telefon görüşmemde, “az yaşasanda, çok yaşasanda ahiri ölümdür.” Sözü, yaşamı sevdiği kadar, ölüme ısınma günleri gibiydi sanki.
Her ölüm erken ölüm olsa da, baharda ölümü yadırganıp acısı içimize otursa da, yaşamını gönüllerde dip diri bırakıp gitti. Belleğini kaybetmedi, çökmedi, çöktürmedi… Kişilik gururunu, alçak gönüllülüğünü, yardımseverliğine yarışır biçimde bir güvercin hafifliği, serce çevikliliği ile “bir varmış, bir yokmuş” gibi uçtu gitti armızdan.
Işıklar içinde uyusun.
Sonsuzluk uykusu, cennetin bahardan bir köşesinde sürsün.