Sadullah ÇAĞLAR


Barış Ödülü Nazım ve Charli Chaplin

Sadullah ÇAĞLAR


Dünya çapındaki bu iki sanatçının ilginç benzerlikleri var, ikisi de barışı hedeflemişlerdir. Evrensel sinema sanatçısı Charlie (Şarlo) bir konuşmasında ´ben barışseverim´ diyor. Nazım ise bir şiirinde; ‘Kardeşlerim bakmayın mavi gözlü olduğuma ben Asyalıyım, Afrikalıyım´ der. 

9 Ocak 2017 tarihli Hürriyet Gazetesi´nde bir haber çıkar, haberde Haluk Oral´ın yine Ocak ayında çıkan Tarih dergisinde Charlie Chaplin´e 1954 yılında verilen barış ödülünde Nazım Hikmet´in imzasının hikayesini anlatır.
1950 yılında kurulan ve amacı dünya barışına hizmet etmek olan Word Peace Council (Dünya Barış Konseyi), aktör Charlie Chaplin´i barış ödülüne layık görür.
Şarlo ödülünü 5 Haziran 1954´te İsviçre´de Cenevre gölü kıyısında bulunan malikanesinin bahçesinde yapılan törenle alır. Verilen barış ödülünün üzerinde iki önemli imza vardı. Nobelli bilim insanı Fredrick Courie ve jüri başkanı olarak Nazım Hikmet.
Aynı ödülü 1950 yılında Pablo Picasso ve Neruda gibi isimlerle beraber alan Nazım Hikmet, o dönem cezaevinde olduğu için ödülü onun adına Şili´li şair Neruda aldı.
Şarlo´ya olan takdirini yazılarında dile getiren Nazım, 1954´te Şarlo´ya verilen ödül töreninde şunları söylemiştir; Ben bu jürinin başkanı olarak iki önemli şahsiyete bu ödülü vermekten gurur duyuyorum. Dünya barışına katkılarından dolayı çok sesli müziğin önemli bestekarı ve icrası Şoştokoviç ve sinemayı tüm dünyaya sevdiren Şarlo´ya verilen ödüllerin yazılarını ben imzaladım. Ömrümde imzam böylesine şerefli ve tarihi bir vesikaya ilk defa kondu. Belgeleri imzalarken heyecandan ellerim titriyordu.
Ödüllerin altında yer alan imzayı ve hikayesini Ocak 2017´de çıkan Tarih dergisinde Haluk Oral yazdı. Hürriyet gazetesi de 9 Ocak 2017 tarihinde yayınladı.
Şimdi biraz Chaplin´in yaşamına bakalım; Şarlo Londra´nın yoksul semti olan Doğu Yakasında dünyaya geldi. Annesinin yoksullar evinde aklını kaybettiğini hiç unutmadı. Süreç içinde Hollywood´da şöhret basamaklarını tırmanınca, ilk işi annesini Amerika´ya getirtmek oldu.
Sinema dünyasında öne çıkıp meşhur olduğu yıllarda, tüm imkanları ile kapital sistemi teşhir eden filmler yaptı.
Örneğin Modern Zamanlar filminde makine çağı geliştikçe insanın robotlaştığını, düşünmeyi ve sevgiyi unuttuğunu anlatır.
Ayrıca Chaplin Hintli lider Gandi ve İngilizler arasında barış görüşmeleri için arabuluculuk yapar. Gandi´yi destekler ama İngiliz kumaşlarını boykot ettikleri için eleştirir.
Bunun üzerine Gandi; İngiliz sömürgeciliği bize montaj sanayi kurmak istiyor. Bunun bizim ulusal sanayimizi engeller. Aslında biz montaj sanayine karşıyız.
Biraz da Nazım Hikmet´i inceleyelim.
Hikmet, köken olarak paşazade bir aileden gelir. Zengin ve aristokrat bir yapıdan gelmesine rağmen, hayatı boyunca yoksul insanları savundu. Uzun cezaevi yıllarında yazdığı barışı ve sevgiyi anlatan şiirleri duvarları aşarak tüm dünyaya ulaştı.
Usta şair Nazım Hiroşima´ya atom bombası atıldığında sadece iki yaşında olan ve herhangi bir sağlık sorunu yaşamayan, ancak 12 yaşına geldiğinde birden hastalanan ve kan kanseri teşhisi konan Sasaki anısına Kız Çocuğu adlı şu şiiri yazmıştı;
Kapıları çalan benim,
Kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
Göze görünmez ölüler
Benim sizden kendim için
Hiçbir şey istediğim yok
Şeker bile yiyemez ki
Kağıt gibi yanan çocuk
Çalıyorum kapınızı
Teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
Şeker de yiyebilsinler.
Nazım burada Japonya üzerine atılıp 250 bin kişinin ölümüne sebep olan bombanın, aslında Amerikan Rüyasını sona erdirdiğini ve onun çirkin yüzünü anlatıyordu.
Şarlo ise Amerikan kapital sistemini eleştiren filmler yapıyordu ve sırf bu yüzden ona Oskar ödülü vermediler. 1945 yılında onu yargılamak istediler, ancak o mahkemeye çıkmayı ret ederek ABD´yi terk etmeyi tercih etti.
Yıllar sonra ABD, Şarlo´yu davet ederek, ondan özür dileyip ödülünü verdi.
Nazım da tıpkı Chaplin gibi yurt dışına çıkmak zorunda kalmıştı. Her iki aydın sanatçının kaderleri de birbirine çok benziyordu.
Yazımızı Şarlo´nun insanlığa seslenişi ile sonlandıralım; Ben bir bireyim ve özgürlüğe inanırım. Benim görüşüm budur ve hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmam.