Sadullah ÇAĞLAR


BATI DÜNYASINDA İKİ TÜRK AYDINI

Sadullah ÇAĞLAR


Politik yaşamda evlerde atılan tohumlar, çocuk yaşta başlayan gelişme süreci içindeki çocuğu olgun döneme geldiğinde besler ve onu yeni hedeflere hazırlar.
Bunun örneklerinden Yunanistan´da eski başbakan Corç Papandreu´nun oğlu Andreas, Türkiye´de Cumhuriyet tarihinin en başarılı Milli Eğitim Bakanlığını yapmış Hasan Ali Yücel´in oğlu Can Yücel´dir.
Yine yakın tarihte Demokrat Parti´de Başbakan Adnan Menderes´ten sonra ikinci adam olan Samet Ağaoğlu da politik bir aileden geliyor. Babası tek parti devrinde CHP´den milletvekili olan Profesör Ahmet Ağaoğlu olup, aslen liberal sağ düşünceye mensuplar.
1930´larda Fethi Bey tarafından kurulan Serbest Fırka´ya katılıyor. Ağaoğlu ailesi aynı zamanda edebiyat dünyasından geliyor. Samet Bey, eli kalem tutan siyasal yaşama girmeden çok önce devlet memuru iken dergilerde öykü ve hikayeler yazan genç bir yazar.
Babamın Arkadaşları adlı bir anı kitabı dışında, Aşina Yüzler ve Arkadaşım Menderes gibi kitapları da var. Halası Süreyya hanım, Türkiye´nin ilk kadın avukatı, kardeşi Mustafa Kemal Ağaoğlu yayıncıdır. Bilimsel çeviriler yapıyor ve aynı zamanda Yazko bilim ve sanat kurumunu yönetiyor. Benim ilgimi çeken Tektaş Ağaoğlu´nun babası Samet Ağaoğlu üzerinde duracağız.
Aile yapısında farklı politik kişilerin olması çok doğal. Baba, oğul ve kardeşler arasında fikir ayrılığı tabiat kanunu. Samet Ağaoğlu´nun Demokrat Parti´de tırmandığı yıllar 1950-60 dönemi. Ağaoğlu´nun DP´ye katılım sebebi daha çok demokrasi, hürriyet, laik cumhuriyet ve kuvai milliye ruhu.
Fakat çok ilginç, Samet Ağaoğlu DP iktidarında söz sahibi olmasına rağmen Menderes´in tüm hukuk ihlallerine destek oldu. 1951 yılında aydın tevkifatı adı altında sanatçılar tutuklandı. Ruhi Su ve eşi, Doktor Sevim Belli ve eşi Mihri Belli, Behice Boran ve Vedat Türkali gibi yüzlerce aydın cezaevlerine girdi.
Söz Milletindir sözüyle iktidar olmalarına rağmen, aydınlar baskı altına alınırken Samet Ağaoğlu hep Menderes yönetimini savundu. Cumhuriyetin en büyük mirası olan yeni insanın sanatla donatımında belirleyici yere sahip, klasik kitaplarla donanmış, yerel tiyatrolara ve amatör sanatçılara kaynak olan halkevleri 1952 yılında kapatıldı. Peki milyonlarca kitap ne oldu? Hepsi bakkalda, kasapta kullanıldı bir kısmı da kayıplara karıştı.
1951 yılında ana muhalefet partisi genel başkanı İnönü, mecliste yaptığı konuşmada Başbakan Adnan Menderes´in halk evlerini kapatmakla gericiliğin önünü açtığını söyler. 1954 yılında köylerde zeki çocukların önünü açan Köy Enstitüleri Samet Ağaoğlu´nun da desteğiyle Adnan Menderes tarafından kapatıldı.
1955 yılında DP´de yer almış olan aydınlar, basın özgürlüğünün yok edildiğini söyleyerek DP´den ayrıldılar. Turan Güneş ve Fevzi Çelikbaş´ın başını çektiği 19´lar Hürriyet Partisini kurdular.
CHP Genel Başkanı İsmet Paşa´nın Başbakan Adnan Menderes´i uyaran eleştirilerine Samet Ağaoğlu mecliste cevap veriyordu: İsmet Paşa sen hala kendini milli şef mi sanıyorsun?
Aslında Ege´nin önde gelen toprak ağası olan Adnan Menderes, 1945 yılında toprak reformuna mecliste ret oyu kullanmıştı. Menderes´in özel yaşamında ya da politik olarak arkadaşı yoktu, adamı vardı.
1970´li yıllar solun dünya genelinde yükseliş yıllarıdır. O yıllar bir gazete dikkatimi çekti; Yeni Ortam gazetesi. Saman kağıda basılı, dünya haberlerine geniş yer veriyor.
Tanımadığımız genç yazarlar var, Uğur Mumcu, Ali Sirmen gibi ayrıca Ulus gazetesinden tanıdığım Emil Galip Sandalcı, sendikal yazılarıyla dikkat çeken Oya Baydar, Kemal Sülker ve Mustafa Ekmekçi.
Fakat meçhul bir yazar beni sanki çarptı. Kimdi bu bizim gibi sokaktan gelen ve yeni düşünceleri bize taşıyan genç adam?
Tektaş Ağaoğlu.
Samet Ağaoğlu´nun oğlu, Profesör Ahmet Ağaoğlu´nun torunu. Aileden gelen, yıllarca Demokrat Parti´den ön saflarda yer alan bir adamın oğlu.
1961 Anayasası yenilikçi felsefeye öncülük yapıyor. Yeni Ortam gazetesi sanki basında yeni bir sesin temsilcisiydi. Tektaş Ağaoğlu kısmen hatırladığım köşe yazısında önce yurttaşlık kavramını çok iyi anlamamız gerektiği ve sonra 1789 laik yenilik kavramının insan soyunun yeni bir çağa geçişinin başlangıcı olduğunu anlatıyordu. Bütün gelişmeleri Ekim Devrimi başta olmak üzere 1789 devriminin sayesinde olduğunu yazıyordu.
Yine dönemin tanınmış simalarından Mehmet Ali Aybar, Yeni Ortam´daki Hangi Sol başlıklı yazısında Ecevit için; “Ben Nato´yu ve ABD ile olan ikili anlaşmaları eleştirdim diye Ecevit beni meclis koridorlarında gördüğü zaman yolunu değiştiriyordu” diye yazmıştı.
Geçmiş yıllar Can Yücel Londra´da BBC radyosunda Türkçe haberler bölümünde çalışırken, aynı dönemde Tektaş Ağaoğlu da Londra´da, Oxford Üniversitesindeki eğitimini tamamlamak üzeredir.
Bir gün karşılaştıklarında Ağaoğlu, Can Yücel´e; “Can Türkiye´ye dönelim, ben yayınevi açacağım, senin şiirlerini basalım, sonra politik yazılarını toparlarız, ayrıca Can senin İngilizcen benimkinden iyi, çevirileri sen yaparsın” der.
Can Yücel ve Tektaş Ağaoğlu, 1961 sonrası Türkiye´ye dönerler. Can´ın babası Hasan Ali Yücel yoksul insanlara çağdaş dünyanın ve aydınlanmanın kapılarını açtı. Oğlu Can da Şekspir´in yolundan gitti.
Samet Ağaoğlu kendini yenilemedi, feodal gericiliğe destek oldu. Beklenmeyen gelişme ise Tektaş Ağaoğlu felsefenin önünü açtı ve dünya edebiyatının Durgun Akardı Don gibi unutulmaz eserlerini dilimize kazandırdı.
Tektaş Ağaoğlu ve babası Samet Ağaoğlu arasındaki kuşak çatışması bana Turgenyev´in Babalar ve Oğullar romanını hatırlattı.