Sadullah ÇAĞLAR


Batı Dünyasında Son Gelişmeler

Türkiye halkı son yıllarda kendini dış dünyaya o kadar kapadı ki, uluslararası alanda yaşanan olaylardan sanki habersiz. Evrensel dünya halkına sanki kapıları kapatmış gibi...


Türkiye halkı son yıllarda kendini dış dünyaya o kadar kapadı ki, uluslararası alanda yaşanan olaylardan sanki habersiz. Evrensel dünya halkına sanki kapıları kapatmış gibi...

Uzay çağında bilimin aşama yapıp toplumların bilgisayar devrimine geçip interneti keşfetme, yeniçağın habercisidir. İnternet yeniliği, artık uluslararası ülkelerin sınırların ortadan kalkmasını gündeme getirdi.

Teknoloji inanılmaz yeni keşifler yaparken insan soyu ne durumda kısaca bir bakalım.

Dünya imparatorluğunu Japonya´ya atom bombasını atmakla başlatan Amerika, şuan 1930 Nazi Almanyası kadar toplumları tehdit etmektedir. ABD, son seçimlerde şiddet yanlısı ülkenin en zengin kara para sahibi Trump´ın başkan seçilmesi gelecek için önemli bir tehlikedir.

Beyaz Saray´ın yeni temsilcisinin ilk iş olarak Kuzey Kore´yi uçak gemileriyle kuşatması, Kuzey Kore´nin ABD´ye meydan okuması, Çin´in Kore Körfezi´ne ilk uçak gemisini göndermesi, yeni bir dünya dengelenmesinin habercisidir.

Birleşik Devletler´in yeni Savunma Bakanı, Kuzey Kore´nin direnişi karşısında geri adım atarak, “Kuzey Kore ile savaş, ABD için intihar olur” diye açıklama yaptı.

Bu arada Ortadoğu´da kargaşanın ya da terörizmin başı Suudi Arabistan, Beyaz Saray´ın yakın müttefikidir.

Ne demişti Amerikalı son aydın Noam Chomsky? 'En büyük terörist birleşik devletleridir.'

Birinci Dünya Savaşı´nda Arap halklarını isyana hazırlayan İngiliz ajan Lawrance, Şam´ı Türklerden almak için savaşmaya giderken bir Arap emiri Lawrance´e, 'Bu yeni adamları nereden buldun? Bunlar çok tehlikeli ve katliamcı. Bu kişiler Vahabi mezhebinden, yani ırkçı, çok kan dökerler.'

Gerçek Şam´daki çatışmada çok kan aktı.

ABD´nin şiddet yanlısı kapital başkanı ilk dış gezisini Suudi krallığına yapıp, 280 milyar dolar silah satması ne anlama gelir? Başta İran´a Yemen´e, Suriye´ye savaş alanları açılması. Peki ödül olarak Kral Salman ne yaptı? Çatışmacı Başkan´a Suudi krallığın en büyük madalyasıyla ödüllendirdi. Sonra ne oldu? Arabistan´ın gelenekçi harp dans oyunu iki ırkçı tarafından oynandı, yani kutlandı.

Bu arada Fransa´da ilginç bir seçim yaşandı. Partisiz genç bir adam seçimi kazanarak başkan seçildi.

Geçmişte insanlığın aydınlanma doğumunu yapan Fransa şuan yerlerde sürünüyor. Örneğin sol partiler ciddi olarak etkili olamadılar. Neden? 1980 yıllarında sosyalist iktidar adına yönetime gelen Cumhurbaşkanı Mitterand´ın Fransa´sı, süreç içinde ABD´nin sömürgesi konumuna gelip, NATO´nun başını çekti.

Son başkan adı sola çıkmış Lorant, Batı´nın Libya´yı işgal etmesinde, Kaddafi´nin katliamında barbarlara destek verdi.

Aslında bütün Avrupa sosyal devletleri, politika üretemedikleri için pasifize oldular. Geçmişte Fransa´da diktatör dedikleri Cumhurbaşkanı de Gaulle, NATO´nun askeri kanadından çekilip Fransa´ya kişilik kazandırmıştı.

Dünkü kültürün başkenti Paris, artık kayıp. Nerede Jean-Paul Sartrelar, nerede Zolalar, Victor Hugolar, evrensel aydınlar... Bir zamanlar Paris, dünya aydınlarının sığınağıydı. Şimdi ise kimliksiz bir ülke.

Son yılların en ilginç gelişmesi İngiltere´de yaşanmaktadır.

Ana muhalefet İşçi Partisi, beklenilmeyen bir seçim programıyla 7 Haziran´da yapılacak seçim programını açıkladı. İşçi Partisi Başkanı Jeremy Corbyn, seçim ilkelerini ortaya koyarken, “Geçmiş liberalmuhafazakar partilerin iktidar yıllarında özelleştirme adı altında yapılan uygulama ülkenin ulusal sanayisini çökertti. Geçmişte sanayi devriminin yani makineleşmeye önünü açan İngiltere
sanayisi, yok olmak üzere. Bu nedenle yeni seçim programında ilk işimiz iktidar olduğumuzda başta demiryolları, Londra metrosu olmak üzere devletleştireceğiz, yani milli hale getireceğiz. Sonra İkinci Dünya Savaşı´nda sağlıkta getirdiğimiz sosyal hakları yeni bir düzenleme ile ileri aşamaya getireceğiz. Özellikle silahlanmaya yönelik kısıtlama yapacağız. Ortadoğu´da kargaşa alanından çekileceğiz. İkinci Dünya Savaş sonrası yıkılan sanayimizi, dönemin başbakanı Attlee, nasıl planlı ekonomiyle krizi aştıysak aynı iktisadi sistemi uygulayacağız. Genel olarak üretimi arttırmak zorundayız. Kesin olarak iktidara geldiğimiz zaman Avam Kamarası´nda siyasi irade ortaya koyacağız. Harabeye dönmüş Londra´yı nasıl yeniden kurduysak batan sanayimizi ayağa kaldıracağız.'

Dünün en genç imparatorluğu sanayi ülkesi İngiltere, ulusal sanayinin özelleşmesi sonucunda iflaslara sürüklendi.

Çıkış yolunu İşçi Partisi, devletçi planlı ekonomiye geçişte aradı. İngiliz İşçi Partisi, yıllar sonra kurtuluşu uluslararası sanayiyi millileştirmede buluyor; yani 1945 yılının sistemine dönüşte. Peki Türkiye´yi yönetenler kendilerini iç çekişmelerden kurtarıp gerçeğe dönüş zamanını ne zaman anlayacaklar?

Yani kurtuluşun bilimde olduğunu...