Geçen hafta İskenderun Belediye Başkanı sayın Fatih Tosyalı gazetecilerle bir basın toplantısı yaparak üç aylık icraatlarını anlattı. Elbette bir belediye başkanının üç aylık periyotlarla yaptıklarını ve yapacakları hakkında halka bilgi vermesi istenen ve özlenen bir uygulama. Bu basın toplantısında belediye başkanı, belediye gelirlerinin azlığından ve kayıp kaçakların fazlalığından şikayet ediyor ve “bunu önleyeceğiz” diye söz veriyor. Umarız bu kayıp kaçağı önleyeceğiz tedbirlerinin arkasından halka yeni yükler ve cezalar gelmez. Genelde kayıp kaçaklar, neden olanların cebinden değil de hakın cebinden çıkar da... Elektrik kayıp kaçaklarında olduğu gibi... Belediye başkanı üç ayda belediyenin borcunu 230 milyondan 212 milyon liraya düşürerek, 18 milyon borç ödediğini söylüyor. Ama bu borcu yapan da kendi partisinin belediye başkanı. Bu borcun nereden ve neden kaynaklandığını belediye başkanı açıklamıyor. İskenderun Belediyesinin 110 milyon bütçesi olduğunu ve çevre belediyelerden az olduğunu söylüyor. Peki bu 110 milyon bütçe ile bütçenin iki katı, yani 212 milyon borç nasıl ödenecektir? Sayın Tosyalı´nın bunu da açıklaması gerekiyor.
Belediye başkanının “İskenderun´un gelişmesi için her türlü fikri öneriyi önemsiyor, sık sık vatandaşlarla bir araya geliyor sorunlara çözüm buluyoruz” sözüne dayanarak şunu sormak istiyorum: Sık sık vatandaşlarla bir araya gelmek yerine bu vatandaşların seçtiği muhtarlar, odalar, sendikalar, derneklerin içinde olduğu kent konseyini toplamayı neden düşünmüyor. Toplantıda kent konseyinin adını hiç anmamış. Halbuki 08 Ekim 2006 Pazar günkü 26313 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Kent Konseyi Yönetmeliğinden bir hatırlatma yapmak isteriz. “MADDE 5 – (1) Kent konseyleri belediye teşkilatı olan yerlerde, mahalli idareler seçimlerinin sonuçlarının ilanını takip eden üçüncü ayının ilk haftasının ilk mesai günü, 8. maddede belirtilen kişi ve kuruluş temsilcilerinin katılımı ile kurulur. (2) Kent konseyi genel kurulu ilk toplantısını, belediye başkanının çağrısı üzerine belediye başkanının başkanlığında yapar ve bu toplantıda, genel kurul dışındaki organların seçimi yapılır.“
Kent konseyi hakkında bir çok kez yazdım. Öyle görünüyor ki toplumda kent konseyi kavram ve işleyişi yerleşinceye kadar da yazmaya devam edeceğim. Elbette bu konsey yönetmeliği, keyfi olarak istenince uygulanacak istenmeyince uygulanmayacak ya da belediyenin emrinde bir organ olarak kullanılması amacıyla yapılmamıştır. Bu yönetmeliğin uygulanmaması topluma ve konseyi oluşturan kurumlara karşı görevi ihmal sayılır mı? Bu sorunun yanıtını hukukçulara bırakıyorum. 8. maddedeki kişi ve kurumlar listesi bu sayfaya sığmadığından almadım. İlgililer ve ilgilenenler bi zahmet bulup okusunlar.
Burada belediye başkanı kadar bu konseye katılımı öngörülen kurumlar da sorumludur. Örneğin mahallin en büyük idare amiri, sendikalar, odalar, barolar, dernekler, muhtarlar vb. belediye başkanına kent konseyinin toplanması ve işletilmesi ile ilgili girişimde bulundu mu?
Herşeyden önce şu bilinmelidir ki bu konsey, halkın kendi organları ile kendisi hakkındaki kararlara katılımı, denetlemesini, öneriler sunmasını kısaca demokrasiye katılımını sağlayacak, yetkilerin bireyden alınarak topluma verilmesi anlamında önemli bir organdır. Bu açıdan yalnız yetkililerin değil, kitle örgütleri ve muhtarların da sahip çıkması gereken bir organdır. Kent konseyinin işleyişini anlamayan demokrasiyi anlamamış demektir.