Sadullah ÇAĞLAR


BENDEN SELAM OLSUN ANADOLUYA

Sadullah ÇAĞLAR



Ege Bölgesi, İlyada ve Odessa destanlarını yazan Homeros ile uygarlığın doğum merkezidir. Yine bu coğrafyada yer alan Bergama Kütüphanesi ve Efes insanlığa ışık saçmıştır.
Asırlarca pek çok uygarlığın yaşandığı coğrafyada ne oldu da süreç içinde kişiler Mehmet ve Yorgi düşman oldular. Birbirini hiç tanımayan komşu insanlar neden birbirlerini sevmez oldular. Bunun araştırılması gerek.
Konu ile ilgili olarak Ege doğumlu edebiyatçı Dido Sotiriyu ile Barış Pirhasan´ın 2 Nisan 1978 tarihli Sanat Kültür dergisinde yaptığı söyleşiye bakalım; Sayın Dido Sotiriyu ,yazmış olduğunuz Benden Selam Olsun Anadolu´ya kitabınızla Türkiye´de geniş yankı uyandırdınız. Acaba neden ?
D.Sotiriyu´´Ben güçlü bir yazarım. Bir yazar tepkilerin ne olduğunu hesabını yapmadan gerçekleri söylemek zorundadır. Kitaplarım yurt dışında çok sevildi ve birçok dilde yayınlandı. Fakat her nedense hiç ödül alamadım. Amacım ödül almak değildi zaten. Ben Politik bir aileden geliyorum. Yunanistan´daki iç savaşta 1952 yılında ailemden pek çok insanı kaybettim.
Aslında ilk romanım olan ‘Benden Selam Olsun Anadolu´ya´ eserinde savaşın Türkler ile Yunanlar arasında çıkmadığı, dış güçler tarafından kışkırtıldığı yolunda bir incelemedir. Kitabım kurgu değil söylediklerim son derece açık. Halkın çektiği büyük acıları ve başlarından geçen olayları dile getirdim.
Kitabım 7 baskı yaptı. Kitaplarımın yayınlanması ve dağıtılması Yunanistan´da askeri yönetim tarafından yasaklanmıştı. Bu da eserin halk arasında sevildiğini gösterir. Bizler Yunanlılar ve Türkler birbirine benzeyen iki halkız. Ortak sorunları olan bizleri emperyal güçler ayırmıştır.
Duygu ve düşüncelerimiz, türkülerimiz aynıdır. Neden düşman olalım söyler misiniz? Ege dendiği zaman iki toplum akla gelir Türkler ve Yunanlılar. O zaman neden düşman olalım? Kıbrıs sorunu bile aslında çok kolay çözülebilir. İki toplum masaya oturduğunda bu konuda anlaşma olabilir, ama soruna büyük devletleri katmak çok yanlış, tekrar söylüyorum, kendi aramızda çözmek zor değil. Emperyalist güçler aramızda sorun yaratarak gerginlik çıkarıyor.
Kısacası iki tarafa da silah satıyorlar. Selanik´e gelin gezin en çok Türkçe konuşulur. Cadde ve mağazalarda Türkçe şarkılar okunur. Acaba yıllarca neden barış olmadı? Çünkü barışmamızı emperyalisler istemiyorlar. Bunun sorgulanmasını ise asla kabul etmiyorlar´´
Benden selam söyle Anadolu´ya kitabı ile yazar Dido Sotiriyumu 1982 yılında Abdi İpekçi Türk Yunan dostluk ödülünü kazanmıştır. Yazar Aydın doğumlu olup 1922 yılında mübadele ile Yunanistan´a göç etmiştir. Bu kitap ile anılarını yazmıştır.
Aslında Anadolu insanı olan Dido Sotiriyu yüz yıllık bir soruna parmak basıyor. Doğal zenginliği olan Türkiye ve Yunanistan neden Avrupa´dan daha geri kaldı? Oysa topraklarımız son derece zengin, ama nedense sanayileşmeye geç kaldık. Tarım ülkesi olarak kalmış Yunaistan´da emperyal güçlerin kışkırtması ile Yunan Kralı tahtını korumak için Anadolu´yu işgale çalıştı.
Sovyet yeniliğinin Yunanistan halkını etkilemesi Yunan Krallık rejimini korkuttu.
İspanya´da Cumhuriyetçilerin iktidar olması Atina´da sosyal hareketlerin iktidar olma habercisi idi. İngiliz İmparatorluğu ve ABD tarafından Cumhuriyete geçişi engellemek için Yunanistan´ı, Anadolu´yu işgale zorladılar.
Örneğin Yunan kralının Anadolu´yu işgal emri verenler, Cumhuriyet yanlısı kişileri baskı altına aldı. 117 Cumhuriyet Yanlısı Anadolu işgaline karşı çıktıkları için kurşuna dizildi.
Bu acıklı hikaye bile insanların neden kardeş olması gerektiğinin en açık kanıtıdır. Mazlumlar birleşirse sesleri güçlü olur. 117 Yunanistanlı Cumhuriyetçi Türklere karşı savaşmak istemedikleri ve savaşa karşı oldukları için İzmir´de 1921 yılı, Ocak ayının ilk günü işgal kuvvetleri merkezi olan İncirlik sahili olan bölgede Yunan Krallığı tarafından kurşuna dizildi.
Bu konuyu kitabında Dido Sotiriyu anlatır;Tarih onları unutturmak istedi ama unutturamadı, çünkü onlar yıldızlara ulaştı. 1921 yılında Ege Denizi kıyısında cansız bedenlerini bırakan 117 Cumhuriyetçi insan anılarda yaşıyor.

Savaşlar her zamanki gibi kapital sistemin beslenme aracıdır. Düşün insanı Shiller ‘´Kim ermişse yüce mutluluğa bir dost ile olmasını bildiği için´´der.
Hayatı savaş meydanlarında geçen büyük komutan Mustafa Kemal Atatürk´ün savaş konusunda düşüncesi nettir; Milletin hayatı tehlikeye girmedikçe savaş bir cinayettir. 30 Ağustos Zaferinden sonra savaş alanını gezen Mustafa Kemal yerde yatan ölü Yunan askerlerine bakar ve ‘´ Troya´nın intikamı alındı´´der.
Aristo, Eflatun ve Tarsus felsefe okulu bu toprakların üzerinde bilim saçtı. Burada gelişen aydınlanmanın önünü sürekli kestiler. Tarsus´ta ya da Bergama´da felsefe okulunun olması elbette tesadüf değildi.
Yakın tarihte 1963 yılında bir suikast ile öldürülen Selanik Barış Derneği başkanı Lambrakis bir toplantıda şöyle der; Emperyal güçler 1.Dünya savaşında bizim insanlarımızı Anadolu bozkırında ölüme gönderdiler. Ve en önemlisi mübadele adı altında yerli insanlarımızı perişan ettiler. Göçebe denen yurtsuzluk insanlığın alın yazısı mı? Neden bir arada yaşama hedefi yok ve barış mücadelesi yok. Ama insanlığın barışa olan umudu gerçek.