Sadullah ÇAĞLAR


BEYAZ PERDE´NİN EĞİTİME KATKISI

Sadullah ÇAĞLAR



Sinemanın sanat dünyasına çok büyük katkısı olduğu kadar insanın ufkunu açması gibi bir yönü de var. Bunu yaparken de hayalleri ön plana çıkarıyor.
Şöyle, sinemanın karanlık salonunda Mısır´a gitmiş gibi Nil nehrini ya da piramitlerin gizemli yapısını izlerken o dönemin uygarlığı sizi şaşırtabilir.
İnsanın doyumsuz öğrenme tutkusu Everest dağının tepesine tırmanmasını sağlamıştı. Ancak buna rağmen insan gökyüzünün yüksekliği karşısında aciz kalmış ve bu duygu onun uzayın ve ayın sırrını çözme yolunda mesafe almasını sağlamıştı.
Gorki´nin Ana adlı romanını filme uyarlayan sinema yönetmeni Pudovkin insanlara sadece film izlemeyi değil yeni şeyler düşünmesini öğretti. Holywood´un tanınmış film yönetmenlerinden Darryl Zanneck ise sinemanın dünyanın en büyük gerçeği olduğunu gösteren filmler yaptı. Bilim insanları sinemanın bütün sanatlar içinde en önemlisi olduğunu söyler.
Hollywood 2.Dünya savaşı sonrası ABD´nin zaferini gösteren pek çok film yaptı. Robert Taylor´un başrolünü oynadığı Mukaddes Vazife isimli film atom bombası yapımını işler. Bu konuyu anlatan ABD´li yazar Walter Lipmann Soğuk Savaş kitabinda´Biz her koşulda atom bombasını Hiroşima üzerine atacaktık. Amacımız tüm dünyaya savaş sonrası en büyük gücün ABD olduğunu göstermekti.´
Hollywood´da her şeye rağmen bağımsız filmler yapan yönetmenler vardı. Örneğin Marlon Brando´nun baş rolünü oynadığı Sayanora filmi buna güzel bir örnek. Filmde Marlon Brando 2.Dünya Savaşında ABD tarafından işgal edilen Japonya´da Binbaşı olarak görev yaparken Teğmen rütbesindeki bir arkadaşı Japon bir kadına aşıktır ve evlilik planlar. Ancak kurallar gereği ABD´li askerler Japon kadınlarla evlilik yapamaz, aksi takdirde ordudan ihraç edilir. Fakat iki sevgili her şeye rağmen evlilik kararı alır ve intihar ederek yaşamlarına son verir.
Filmin devamında Marlon Brando tiyatro izlerken bir Japon sanatçıya aşık olur. Ancak Japon kadın Brando´ya Amerikalılar´dan nefret ettiğini zira babasının atom bombasının atılması sonucu öldürüldüğünü söyler. Buna rağmen Japon kadın Brando´ya aşık olur. Son derece derin bir çelişkiye rağmen aşk insanları etkilemeye devem ediyor. Filmin Sayanora olan isminin anlamı ise aşk şarkısı anlamına geliyor.
Sinema bir dünyadır. Orada Shakespeare´den Romeo ve Jülyet in hayatını birlikte yaşarsınız. Julyet Romeo´ya adeta yalvarır´Sevgilim beni bırakıp gitme, sensiz yaşayamam.´ Ve Romeo´dan Jülyet´e´Senden ayrılmak ne kadar güç, bir bilsen´.
Geçtiğimiz günlerde Sonsuzluk Teorisi adlı film Tv 2 de gösterildi. Venedik film festivalinde birincilik kazanan film İngiliz-Hint ortak yapımı. Film Hindistan´ın geri kalmış bir şehrinde, lise öğrencisi bir gencin matematik dersinde olağanüstü başarı kazanması ile başlar.
Birinci Dünya savaşı döneminde geçen filmde Ramanujan isimli Hintli genç lise eğitimi sonrası Cambridge Üniversitesi Matematik bölümünü kazanır. Ancak kız arkadaşı gidersen beni unutursun gitme demesine rağmen genç matematikçi İngiltere´ye giderek okula kaydolur. Ancak İngiliz gençler onu küçümser ve dışlar.
Fakat Ramujan derslerde olağanüstü başarı sağlar ve tüm hocaları şaşırtarak matematikte sonsuzluk teorisini bulur. Hocalar ve bilim insanları hayretler içindedir. Ramujan´ın bu başarısına rağmen diğer öğrenciler onu dışlamaya devam eder. Sonuçta Rektör Ramujan´a ‘Oğlum şimdiye kadar senin kadar başarılı bir öğrenci çıkmadı, ama bu ırkçı insanlar seni Hintli olduğun için küçük görüyor ve dışlıyor. En iyisi sen Hindistan´a geri dön´ der. Film gerçek bir hikayeden alınmış olup ilgilenen okuyucular filmi internetten izleyebilir.
Bir diğer çekici film ise Viva Zapata, film Meksika´da geçer. Zapata sömürüye başkaldıran isyancı bir liderdir. Okuma yazması yoktur ama tüm Amerika kıtasını sarsmış ve etkilemiş bir lider olan Zapata ‘ Ah bir okumayı öğrenseydim´ diyerek öğrenmeye olan sevgisini haykırır.
Benim gibi sokaktan gelen kişiler büyük şehirlerde yaşayanlar kadar sanat ve sinemaya eşim açısından şanslı değildi. Özlemini duyduğumuz tiyatro ve opera bizlere uzaktı. Ancak 7.sanat olarak adlandırılan sinema sinema sayesinde dünyayı görme ve anlama imkanına kavuştum. Sinema bir bilimdir ve bu sayede kendimi geliştirdim.
Evet sinemanın ödüllü filmlerinden Harp ve Sulh sayesinde Napolyon gibi büyük bir komutanı Rus Generali Kutuzov´un nasıl perişan ettiğini gördüm. Ve yine sinemada Roma İmparatoru Sezar´ın İskenderiye Kütüphanesini nasıl yaktırdığını izledim.
Sezar´ın ‘Sende mi Bürütüs´ sözü unutulmadı, ama belki de Brütüs ihanetçi değildi. Zira ben Roma´yı Sezar´den daha çok seviyorum demişti.
Evet tüm bunları sinema sayesinde görme şansımız var, bir sinema yazarının dediği gibi;Film bir buçuk saate sığdırılmış bir dünyadır.