Sadullah ÇAĞLAR


BEYAZ PERDENİN UNUTULMAZLARI

Sinema salonları karanlığı içinde seyrettiğiniz filmin konumunu içerde yaşarsınız. Bazen Dünya sınırlarını aşar yolunuz, palmiye ağaçlarının içinde ufak bir gölle karşılaşırsınız.


Yada çölde susuz kalırsınız, kuyu suyu önünüze çıkar. Akşam çölün yakıcı sıcağı geçer. Gece küçük bir ateş yakıp, çölün esrarlı karanlığında, yıldızları…
Nasıl unutabiliriz, masal filmi 1942 yapımı Bağdat Hırsızı filmini? Hintli Sabu´nun oynadığı film, defalarca yeniden çekildi ama ilk filmin güzelliği yakalanamadı.
Filmde Sultan Ahmet, Bağdat ve Basra´nın efendisidir. Bir gün Veziri Cafer´in tuzağına düşer, saltanatını kaybeder. Sonra hırsız Sabo´ya rastlar. Bu tesadüf Sultan Ahmet´in kurtuluşunun başlangıcı olur.
Bir gün iki aç insan olarak Bağdat pazarını gezerlerken Hırsız Sabu, Bağdat pazarından ekmek çalıp Sultanı açlıktan kurtarır. Bu iki insan pazarı gezerken, aniden sarayın muhafızları gelir ve tüm pazarı dağıtırlar.
Herkes saklanacak yer ararken, Sultan Ahmet koşarak kaçan birine; “Ne oluyor?” diye sorar; “Prenses geliyor, onun yüzünü görmek yasak” derler. “Peki çok mu güzel?” der Ahmet. “Çok güzel, güneşe eş değer, ay yanında sönük kalıyor” derler.
Ve tören içinde alana giren prenses, beyaz bir filin üstünde, yanında cariyeler, muhafızlar, ön tarafta, kafesin içinde bir kaplan, dünya güzeli bir kadındır. İngiliz oyuncuların yer aldığı Bağdat Hırsızı filmi, sinemanın efsane klasiği olarak yerini alır.
John Ford´un Posta Arabası filmi dahi yönetmenin en klasik kovboy filmi. Kasabadan kovulan bir hayat kadını, yine kasabayı terk eden alkolik doktor, asker kocasını aramak için yola çıkan ahlak kurallarına bağlı tutucu kadın ve araba kalkmak üzere iken, son anda binen kumarbaz bir adam ve araba hareket ederken zengin banker arabaya katılır.
Fakat arabadaki tüm yolcular pavyon kadınını tecrit edip onunla konuşmazlar. Oysa hor görülen kadında kişilik olarak olağanüstü insani nitelikler öne çıkar.
Araba kasabanın dışına çıktığında, bir yolcu daha arabaya biner. Bu ‘ringo´ kardeşini vuran adamla hesaplaşmak için yola çıkmıştır. Arabada yolcular suyu mataralarından içerler, fakat kadına su vermezler.
Ringo kadına su verince kadın, ‘Bana mı?´ diye sorar. Ringo, ‘evet´ der. Yolculuk esnasında bir durakta mola verirler, herkes masaya oturur, hayat kadınının yanına kimse oturmaz. Ringo gelir kadının yanına oturur, tabağına yemek koyar.
Filmin bu sahnesinde seyirciler göz yaşlarına hakim olamazlar. Filmde beş kişilik incelenir. İnsani duyguları olmayan para hastası bir banker, alkolik insancıl bir doktor, kumarbaz bir adamın sadist bir kadına aşkı, ringo adında evi yeri olmayan, zavallı bir insan.
1939 John Ford yapımı Oscarlı, başrollerini John Wayne (Ringo rolünde) ve Claire Trever (hayat kadını Dallas rolünde) oynadığı Posta Arabası, diğer adıyla Cehennem Dönüşü filmi, sinema tarihinin en görkemli trajik filmidir.
1952 yapımı Kahraman Şerif filminin yönetmeni Fred Zinnerman´dır. Oldukça görkemli olan film aynı zamanda, ABD´nin savaş sonrası aydınlara yönelik başlattığı baskılara karşı bir duruş sergiler.
Başrollerini Gary Cooper ve Grace Kelly´nin oynadığı Oskarlı filmin konusu şöyledir; yeni evlilik yapan kasabanın şerifi tam yola çıkmışken, bir haydut çetesi kasabada yaşayanları tehdit eder.
Halk korku içinde sinmişken, şerif güzel eşiyle geri döner. Yıldızı yeniden takar, eşi şerifin göreve dönmesine karşıdır. Bu arada haydutlara karşı koyan adam kasaba halkından yardım ister.
Ama tüm kapılar kapanır. Karısı şerife küser. Kasabanın güzel bir kadını şerife aşıktır. En son yalnız kalan yiğit şerif, eski sevgilisine gider, o da ‘aklın varsa kasabayı terket´ der.
Sonuçta çete kasabayı kuşatır, şerif tek başına savaşa girer. Şerif , haydutları yener ve kendisini bekleyen halkın önünde şeriflik yıldızını söker halkın ayaklarına atar ve eşini alıp bölgeyi terk eder.
Sinemanın birikimli sanatçısı Gary Cooper´ın en klasik filmi Kahranman Şerif ´tir.
Hint Rüyası filmi sömürge Hindistan´ında geçer. Hintli soylu bir doktor olan Hildo´yu anlatır. Hindistan´da Mihraceler büyük topraklara sahiptir. İngiliz bir kadın, doktora aşık olur.
Ama geleneklere aykırı bir tutku sonuçta, duvarlara çarpar. 1939 yapımı Hint Rüyası filmi, Yağmurlar Yağmadan romanından alındı. Filmin başrol oyuncuları, Trene Pover ve Myrna Loy .
ABD Başkanı Roosvelt, 1940 yıllarında filmin başrol kadın oyuncusu, Myrna Loy´e aşıktır. Hollywood, geçmişten günümüze kurumlaşmıştır, hala ayakta ve sürekli kendini yenilemektedir.
Geçtiğimiz yıllarda Paris Operası, Viktor Hugo´nun Sefiller romanını operaya uyarlayarak, gösterime sundu. Tiyatro salonu, aylarca gişe rekoru kırdı.
Amerikan sineması hemen harekete geçti ve filmini yaptı ve piyasaya sürdü. Filmin kadın oyuncusu Oscar aldı.
Opera olarak yapılan Sefiller romanı, şimdiye kadar yapılan tüm Sefiller filmlerinden, daha muhteşem olup, romana son derece bağlı kalınarak yapılmıştır. Filmde Oscarlı aktörler rol almıştır.
Filmi yorumlayan Roman Polanski ise şöyle demiştir; “Bu ölümsüz eserin, şimdiye kadar yapılan en güçlü uyarlamalarından biri olan bu müzikal bir başyapıttır. Sinema salonunda oturduğunuzu size unutturmaktadır.