Sadullah ÇAĞLAR


BİR DOSTUN ARKASINDAN


 

Yaşamın en acı yanı insanın sevdiği kişilerden ayrı düşmesidir. Hayat sürprizlerle dolu ve sevdiğiniz yakın arkadaşın yaşama veda ettiği haberi sizi bir anda sarsar. Geçmiş dostlu anılarınızı hatırlarsınız.
Kubilay Aksay politik coşkulu renkli kişiliğiyle Hatay´ın sınırlarını aşan kimliğe sahipti. Kubilay Aksay´ın aramızdan ayrılması bizleri derinden üzmüştür. Ne demiş felsefeci; ´Soylu insana yakın olmaktan kork, bir gün onun kaybı sana ağır gelir´.
Acaba bu halklaşmış insanı nasıl anlatmalı, peki onu nasıl tanıdım? 1977 yılının Ağustos ayının sıcak günlerinde, solun yükseliş yılları. İskenderun merkezi yerlerinden şimdiki belediye binasının bulunduğu yere yakın dostumuz Halis Açacak´ın kitapçı dükkanı vardı. Siyasal süreç dönemi kitap evi aydınların çekim merkezi idi.
1977 seçimi dönemi sıcak politikanın yaşandığı günler, kitapçıya sık uğrardım. Bir gün heyecanlı, genç bir adam koltuğunun altında Cumhuriyet gazetesi ile içeri girdi ve seslendi; ´Arkadaşlar ben Sadullah Çağlar´ı arıyorum, onu burada bulabileceğimi söylediler´ dedi. Ona dönerek; ´Aradığın kişi benim´ dedim. O da; ´Ya arkadaş ben Çanakkale´de 1973 seçim dönemi, Cumhuriyet gazetesinde Oktay Akbal´ın köşe yazısında yazara gönderdiğiniz mektubu okudum. Yazınız beni çok etkiledi. Hep merak ettim; siz kimsiniz ve tanımak istedim sizi´ dedi.
Kısa sohbet sonrası ilişkilerimiz gelişti. Aksay, 1968 kuşağından geliyor. İnanılmaz denecek kadar heyecanlı idi. Hatırladığım kadarı ile 1977 seçimlerinde CHP´den milletvekili adayı oldu. Seçim çalışmalarında tek başına ama bir kurum gibi etkili çalıştı.
Seçim sürecinde Hatay´ın her yerine yürüyerek gitti. CHP´nin tüm üyelerine ve delegelerine yakındı. Adeta akraba gibi olmuştu. 12 Eylül sonrası CHP koalisyon ortaklığı döneminde Ankara´da İş ve İşçi Bulma Kurumu´nda görev yapıyordu. Babasının Ankara´da evi vardı.
Çalışma bürosu sanki parti merkezi gibiydi. Ankara´da işi olan herkese yardıma koşardı. Milletvekili adayı olduğu günlerde diğer adayları öne koyar kendini unuturdu.

/resimler/2019-5/31/1108027827473.jpg
1989 seçimi öncesi SHP kurultay delegesi idik. Ankara´da bir pastanede Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden ile karşılaştık. Özden, Aksay´a şöyle dedi; ´Yahu Kubilay kardeşim, ne zaman milletvekili seçileceksin, seni mecliste görmek isterim´. Bunun üzerine ben de şöyle dedim; ‘Sayın Başkan, Kubilay´ın işi zor, toplumda idealizm bir anlam taşımıyor´ dedim.
Bir gün Aksay´ı ziyarete gitmiştim. Yanında sonradan yakın arkadaş olduğumuz Müslüm Kabadayı oturuyor. Kubilay, Müslem´e dönerek beni tanıttı. Müslüm de bana dönerek; ´Sadullah bey, sizin Sosyal Demokrasi üzerine köşe yazınızı okudum. Sizinle tanışmayı çok istiyordum´ dedi. Sonra Kubilay, Müslem´e dönerek; ´Bak Müslüm, elimde yetki olsa Sadullah beyi Siyasal Bilimlere, siyaset bilimcisi olarak atardım´ dedi. Bende; “Kubilay yapma biz o kadar yukarda değiliz” dedim.
Kubilay´ı anlatmaya sayfalar yetmez. O unutulmaz bir dosttu.