Halit KATKAT


Bir Musibet Bin Nasihatten Daha Öğreticidir

Halit KATKAT


Günlük yaşamda insanlar genelde nasihatlerden ziyade başlarına gelen bir olaydan daha çok ders çıkarır ve öğrenirler. Doğal olarak bu 'en iyi öğretmen pratiktir' özdeyişi ile de çakışır. Bu konuda Aziz Nesin´in Ah Biz Eşekler adlı öyküsünü anımsatmadan geçmeyeceğim. Aziz Nesin bu öyküsünde cennet gibi çayırlarda keyif çatarak otlayan eski kuşaktan bir eşeğin uzaktan kurt seslerini duyduğu halde yaklaşan tehlikeye aldırmadan keyif çatmaya devam ettiğini ve gerçeği, ancak kurtun kendisine saldırdığında fark ettiğini anlatır.

Elbette biz de bu korona salgınından dersler çıkarmalıyız. Ve elbette şimdiden bazı dersler de çıkardık. Salgından nasıl korunacağımızı, örneğin ellerimizi nasıl yıkayacağımızı birbirimize belli mesafe uzaklıkta durmamız gerektiğini, hapşırırken ortaya değil kolumuza hapşırmamız gerektiğini öğrendik. Bunlar bireysel olarak yapmamız gereken şeyler. Ya toplumsal olarak yapılması gereken şeylerden ders çıkarabilecek miyiz? Herkes değişimden bahsediyor. Bu salgından sonra bir şeylerin değişeceğine ya da değişmesi gerekliliğine inanıyor. Evet bir şeylerin değişmesi gerekir. Ama nasıl?

Toplum olarak bu korona salgınından çıkarmamız gereken en önemli ders; sağlık sisteminin para kazanma aracı olmaması, herkese parasız sağlık hizmetinin (ilaç dahil) sunulmasıdır. Sağlık paralı olduğunda parası olmayanlara bulaşan hastalık dönüp dolaşıp parası olanları da vurur. Nitekim, İngiltere Başbakanı, İngiltere tahtının varisi Prens Charls, Kanada Başbakanının eşi, milyon dolarlar alan ünlü futbolcular ve diğer ünlüler bu korona virusüne yakalandılar. Buna paralel olarak koruyucu sağlık hizmetlerinin toplumun en uzak köşelerine kadar götürülmesi ve eğitici olması. Yani toplum bu virus dolayısıyla öğrendiklerini felaket başına gelmeden öğrenseydi felaketi daha ucuz atlatabilirdi.

Sermaye sınıfının bunlardan ders çıkaracağını ve parasız sağlık sistemine döneceğini sanmak saflık olur. Çünkü sermaye sınıfı düzenini, para kazanma ve daha fazla kazanma üzerine kurmuştur. Onun için bu felaketten fırsat yaratmaya ve bunalımdan en az zararla çıkmaya çalışmaktadırlar. Ekonomik olarak tabii... Cumhurbaşkanı ne diyor? 'Koronavirüs dünya ekonomisini çökertecek, bu çöküş Türkiye için dünya gücü olma fırsatı olacak”. Dikkat edelim 'bizim insanımızı etkilemeyecek, biz en az kayıpla çıkacağız' demiyor. Bazıları İngiltere´de başlangıçta olduğu gibi masraf etmemek için 'sürü bağışıklığı sistemini' uygulamaya kalkar. Halk ozanı Dadaloğlu´nun dediği gibi 'ölen ölür kalan sağlar bizimdir'. Bazıları testleri paralı satmaya kalkar. Bazıları maske, eldiven, kolonya gibi koruyucu malzemeleri fahiş fiyata satar.

Bu felaketten bütün kapitalist devletler zararla çıkacak, bazı firmalar kapanacak, bir çok sektörde üretimler duracak. Fakat felaket geçtikten sonra ayakta kalan firmalar ve bankalar batanların mallarına el koyup kapitalist sistemin çarklarını yeniden döndürmeye çalışacaklar. Felaketin zararlarını işçilere düşük ücret ve fazla çalışma olarak yükleyecekler. Bu genel olarak kapitalist bunalımların sonucunda yapılanlardır. Kapitalistler için belki birinci dünya savaşından sonra ortaya çıkan Sovyetler Birliği ve İkinci Dünya Savaşı´ndan sonra ortaya çıkan Doğu Avrupa ülkeleri ve Çin´deki pazar kayıpları ürkütücü olsa da bu gün için böyle bir değişikliği yaratacak güçlü sınıf hareketleri ufukta görünmemektedir.