Halit KATKAT


Koronanın Düşündürdüğü Değişim

Halit KATKAT


Bilim insanları küresel virüs salgınlarının geleceğini ve insanlığı tehdit edeceğini uzun zaman önceden biliyordu. 15 yıl önceden Sars virüsünün mutasyona uğramış hali olan Korona virüs salgınının muhtemel olduğu bilim insanları tarafından anlaşılmış. Almanya 8 yıl önce bununla ilgili olası yayılmayı görmek için simülasyon bile hazırlamış. Dünya sağlık örgütü iki yıl önce yaklaşan böyle bir salgına karşı dünya devletlerini uyarmış. Bizde ise İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan´ın corona virüsü salgınının, Çin´in Vuhan kentinde yayılmasından sonra aralık ayında meclise bu salgınla ilgili komisyon kurulması önerisi getiriyor; bu öneriyi CHP ve HDP destekliyor, ama AKP ve MHP oylarıyla öneri reddediliyor.
Dünyanın her yanında gelişmiş laboratuvarlar var; bu yaklaşan tehlikeye karşı çalışma yapabilir, devletler de önlem alabilirdi. Bu yapılmadı. Neden? Çünkü kamuya hesap verme zorunluluğu olmayan ve insanlığın kaderi ellerinde olan bir kaç ilaç şirketi için aşı bulmak karlı bir iş değil. Bunun yerine gençleştirici kremler ve güzellik müstahzarları üzerinde çalışmak daha karlı. Bu gün dünyayı yöneten esasında bu tekeller. Siyasi sistemleri yine bunun gibi tekeller yönetiyor.
Mart ayında salgın umre ziyaretleri ve yurt dışı uçak seferleri ile Korona salgını bize de ulaştı. Durumun ciddiyetini sonunda kavrayan yetkililer bununla ilgili kriz yönetimi toplantısı yapıyorlar. Ama doktorların mesleki örgütü olan Tabipler odası, eczalıraın meslek odası olan Eczacılar odasını sağlıkçalışanları sendikası SES´i, İşçi sendikası DİSK´i ve Kamu emekçilerinin temsilcisi KESK´i çağırmıyorlar. Neden? Çünkü genel oyla beş yıllığına seçilmiş olan Başkan herşeye karar verme yetkisine sahip. Yani tüm toplumun iradesi beş yıllığına bir kişide toplanıyor. Parlamenter sitem olsa farklı mı olacaktı? Onda da yine beş yıllığına seçilen vekiller mesleki temsil olmadığı için temsil ettiği kitleden ziyade kendi iradesi ile hareket edecekti.
Korona virüs Covit-19 din, dil, ulus, sınıf, rütbe meslek vb hiç bir ayrım yapmadığı halde devletlerin başındaki yöneticiler eve kapananlar ve çalışanlar ayrımı yapmaktalar. Çünkü üretime ihtiyaç var. Sağlıkçılara ihtiyaç olduğu gibi.
Burada yöneten ve yönetilenler açısından bir sıkıntı var. Üretim ve hizmet sektöründe yer alan işçi ve emekçiler toplumun bütün yükünü çektikleri halde yönetimde, karar organlarında yerleri yok. Örneğin Tabipler Odasının yönetim organlarında ya da karar organlarında yeri olmadığı gibi. Burada bu güne kadar kapitalist sistemin kullandığı genel oy hakkının irdelenmesi gerekir. Üretimi yapanların yönetimde yeri yok, üretime el koyanlar yönetimde ama üretimde emeği yok. Bu çağımızın çelişkisidir. Elbette bunu değiştirecek olanlar da üretimde yer alan işçi ve mekçilerdir. Üstelik bu çelişki sadece ulusal ölçekte değil uluslar arasıdır. Bu çelişkinin çözümü de temsil sisteminin değiştirilmesinden geçmektedir. Genel oyla temsil anlayışından vaz geçilerek sendikalar, odalar vb kitle örgütlerini temsil eden meclis anlayışına geçilmesi gerekir. Komplo teorilerine kafa yoranların biraz de geleceğin toplumu üzerine kafa yormaları daha yararlı olacaktır.
Hazır herkes evlerde otururken bu konuyu düşünmeye emek harcarsa gelecek için daha yararlı olacaktır.