Nurullah ER


Bir tutam kır menekşesi

NURULLAH ER


Bir birey olarak, toplum olarak sorunlarımızı hep ciddiye alırız da, doğanın önemini ve güzelliğini göz ucuyla süzeriz.

Onunla hayat bulduğumuzu…
Onun nimetlerinden yararlandığımızı, haz alıp duygulandığımızı, düşüncelere sürüklendiğimizi…
Onun bir parçası olduğumuzu pek önemsemeyiz.
Aslında insanın dışındaki doğa daha ciddi ve samimimdir. Onda; yalan, dolan, hile hurda olmaz.
Onun kendine has ciddi kuralları vardır.
O kurallar ki; dünyanın dönüşü, mevsimlerin gelip gidişi; toprağın özü, güneşin ışığı, suyun sesidir.
İnsan zekasının kaypaklığını onda bulamazsınız.
Doğanın kuşkusuz en sevimli ve renkli süsü çiçeklerdir. Her insan onu gördüğünde gülümser, hoşlanırda onun özüne inmekte zorlanır. Eğer ki öyle olmasaydı dünyada tüm kötülüklerden uzak, çiçek yüzlü insanlar yaşardı.
Çiçekler, yıl on iki ay doğanın rengidirler. Kışın ayazı, sıcağın temmuzu demez. Yeterki tutunacak bir toprak parçası bulsun.
Bir çok yazar, edebiyatçı, ressam, belki de bir falcı zaman zaman çiçeklerle insanlar arasında bağ kurmuşlardır. “gül” soyut olarak sevgiliye benzetilmiş, “bülbül” sevgili için feryat ettirilmiş, halk ozanlarının dilinden düşmemiştir. Karacaoğlan, Torosların bin bir renkli çiçeklerini şiirlerinde kilim gibi dokumuş, halı gibi işlemiştir. Aşık Veysel tüm çiçeklere methiyeler dizmiştir. Aslı için yanıp tutuşan Kerem; Çiçekler içinde menekşe baştır/ Güzeli gösteren göz ile kaştır. Dizeleriyle sevgilisi ile menekşe arasındaki güzellik, zariflik bağını kurmuştur.
Menekşe deyipte geçmemek gerekir. Onun hercaisi, mor menekşesi, kır menekşe gibi türleri vardır. Hercai dilimizde, sözünde durmayan, dönek anlamı taşısada onlar şehir burjuvazisi gibi renk renk, türlü türlüdür. Mor menekşe, toplumdaki saygın, ince ruhlu insanlar gibidirler.
Bunların içinde kır menekşesi, bence menekşelerin içinde henüz bozulmamış olanıdır. Onları kırsal bölge insanına benzetirim. Onların; açlığa, yokluğa, soğuğa, sıcağa dayanıklılığı gibi kır menekşeside; dağ, bayır, kıraç, orman demez orada doğup büyür. Mor çiçekleri çevreyi sarar, kokusu büyüler. Ne bakım ister, ne de özen… Köylülerimiz gibi sade ve cömert yüreklidirler. Dikkatlıca bakıldığında güzelliği gittikçe artar. Bulunduğu yerde bir karışa varmayan boyu ile yeşil çimenler gibi serilir, ortalarından incecik bir sapa bağlı kuş gözü gibi mor çiçekleri halı görüntüsü verir. O görüntü ki, köy çocuklarının gözlerindeki işlenmemiş zeka gibidir.
Köy yerlerinde görmüşümdür. Baharla birlikte mezara yakınları bir demet kır menekşesi bırakır. Bu küçük demetçik, bütün öbür çiçeklerden yapılmış kocaman bir buket çelenkten daha anlamlı ve değerlidir. Çünkü gönlünün acısının ve özleminin temsili olarak görür. Farklı dünyalarda bulunanlar gönülden gönüle bir yol açmış olurlar bir tutam kır menekşesiyle.