Halit KATKAT


Birlik ihtiyacı ve yerel seçimler

Halit KATKAT


Feodal dönemde kentler derebeylik sitemi ile yönetilirken, feodalizmin bağrında yeni doğan burjuvazi, derebeylik karşısında haklarını savunmak için yerel yönetimlerin nasıl organize edileceği mücadelesi vermiş ve öteki burjuva kurumlar gibi, burjuvazinin egemen oluşuna kadar bu mücadele devam etmiştir. Yerel yönetimler biçim olarak özerkliklerini korur görünseler de burjuvazinin iktidarı almasından sonra giderek merkezi iktidarın uzantılarına dönüşmüşlerdir. Bugün bunun yansıması olarak seçimle gelen belediye başkanının üstünde ve onu da görevden alma yetkisine sahip atanmışlar, vali ve kaymakamlar, bulunmakla birlikte ayrıca genel yönetim tarafından seçilmiş belediye başkanları görevden alınıp yerine kayyum atanabilmektedir. 

Ülkemizde çok partili dönemle birlikte merkezi iktidar merkezi rantın egemen sınıf klikleri arasındaki rant paylaşımı organize ettiği gibi, yerel yönetimler de hem yerel rantın yerel sermaye gurupları arasındaki paylaşımının aracı olmuş; hem de arazi yağmasının sermaye gurupları arasında dağıtımını organize etmiştir.
Bu gün yerel seçimlere, yüz dolayında belediyenin “kayyım yönetimi”nde olduğu koşullarda girmekteyiz. Bu bakımdan yerel seçimlerin aynı zamanda iller, ilçeler, mahalleler-köyler, her alanda demokrasi ve demokratik hakların kazanılması, iradenin tek kişinin değil halka, yani esas sahibine ait olduğunun anlaşılıp anlatılması aydınların ve demokrasi isteyen herkesin görevi olmalıdır. Bu yüzden de de artacak duyarlılıkları doğru değerlendirerek, yerel seçimleri, ittifaklar ve partilerin ötesinde, halkın taleplerini yaşama geçiren yerel meclislerin oluşturulmasının bir aracı olarak değerlendirmek gerekir.
Daha önce yerel bazda oluşturulan “demokrasi platformları”, “sendika şubeler platformları”, “emek ve demokrasi platformları” gibi platformlarının göz ardı edilemeyecek mücadelelerine rağmen kalıcı önemli bir demokratik kazanımlar elde edememişlerdir. Bu platformlar her ne kadar sadece siyasi partilerin yerel temsilcilerinin toplamından ibaret olmayan, halkın taleplerini savunan platformlar olduğunu iddia etseler de işçi ve emekçilerin çok az kesimini bir araya getirebilmiş veya harekete geçirebilmişlerdir. Bunun başlıca nedenleri karar organlarında yer almamaları ve yerel meclis anlayışından uzak olmaları, kendi üyelerini kararlara katmamaları ve platformlarda sadece birbirine yakın siyasettekilerin bulunması vb.
Yerel siyasi partiler, yerel sendika ve emek örgütleri, çevre dernekleri, yöre dernekleri, kültür sanat dernekleri, kadın ve gençlik dernekleri, yerelde bulunan meslek odaları, emekli dernekleri, gibi yerelde az çok etkili kurumların temsilcilerini içine alacak kadar geniş bir kurum olan ve karar organı olması gereken kent konseyi bileşenlerinin seçim sonrasını da hesaba katarak şimdiden ortak bir mücadele yürüterek kent konseyini yerel bir meclise dönüştürme amaçlamaları demokrasi için bir kazanım olacaktır. Bu birlik aynı zamanda merkezi olarak bir araya gelip ittifak kurması zor olan partilerin yerelde birlikte hareket etmesini de mümkün kılacaktır.
İşçi, emekçi ve toplumun ezilen diğer kesimleri açısından ise yerel seçim platformu halkçı belediyecilik için bir mücadele platformu olarak belirecektir. Rantçı belediyecilik anlayışına karşı çıkan bu platformlar, yerel yönetimlerin demokratik örgütlenmesini, halkın yaşadığı yerelde söz ve karar hakkına sahip olmasını talep eden bir yerel yönetim anlayışını amaçlamalıdır.