Halit KATKAT


Bu zamlar kimin için?

Halit KATKAT


Bugün asgari ücrete mahkûm emekçiler, ekeceği ürünün maliyetini düşünen tarım emekçileri, pahalılıktan elindeki malı satamayan esnaf, yani ülke nüfusunun yüzde doksanı elektrik faturalarının yüksekliğinden şikâyet etmektedir.

Elektrik Mühendisleri Idasının 2021 verilerine göre elektrik, kurulu gücünün yüzde 26´sı doğal gaz santrallerinden, yüzde 9´u ithal kömürden elde edilmektedir. Demek ki toplamda ülke elektriğinin yüzde 35´i dış kaynaklardan elde edilmektedir. Bu da şu demektir: Doğal gaz şirketleri doğal gaza zam yaptığında elektriğin maliyeti artacaktır. Kömür şirketleri kömüre zam yaptığında elektriğin maliyetine yansıyacaktır. Bu şirketlerle dolar bazında anlaşmalar yapıldığı için doların TL karşısında değeri yükseldiğinde bu da elektrik maliyetine yansıyacaktır. Ülkede dağıtım şirketleri de özel şirketler olduğundan onlar da bu maliyetler üzerine kårlarını koyup elektrik faturalarına yansıtacaklardır.

Ülkemizde çıkan petrol, tüketimimizin çok azını karşıladığından büyük bir kısmını dışarıdan uluslararası petrol şirketlerinden almak zorundayız. Petrole yapılan ödemeler dolar bazında olduğu için bir defa doların TL karşısında yükselmesi otomatikman akaryakıt fiyatlarına yansımaktadır. Petrolün uluslararası fiyatı yükseldiğinde yine akaryakıt fiyatlarına yansımaktadır.

Bugünlerde Rusya´nın Ukrayna´yı işgalinden dolayı uluslararası piyasalarda petrolün varili geçen yıl 50 dolarlarda iken şimdi 130 dolarlara çıktı. Bunun 300 dolarlara çıkacağı yorumları yapılmaktadır. Bunların üstüne bir de şirket kårlarını koyarsanız petrol fiyatlarının neden bu kadar fahiş miktarda yükseldiği daha iyi anlaşılır. Savaştan önce Rusya´nın petrolün varil fiyatının düşüklüğünden dolayı bütçesinin açık verdiği, bu nedenle de Kırım, Ukrayna, Gürcistan vb. yerlerde gerilimi tırmandırdığı yorumları yapılıyordu. Rusya´nın ABD ve Suudi Arabistan´dan sonra dünyanın üçüncü büyük petrol üreticisi olduğu düşünüldüğünde savaştan sonra yükselen petrol fiyatlarının kime yaradığı ortaya çıkar.

Forbes´in Global 2000 listesinde yer alan 25 petrol ve gaz şirketinden 6´sı Amerikan, 5´i Rus, 3´ü Çin ve 3´ü de Hint firmasından oluşuyor. Demek ki bu savaş birinci olarak bu petrol ve doğal şirketlerinin işine yarayacaktır. Emperyalist sistemde savaşlarda her ne kadar askerler önde olsa da savaşların yönlendiricisi ve kazananı tekellerdir.

Doğal olarak petrole ve elektriğe yapılan zamlar da üretim ve dağıtım maliyetlerine yansıyacak, dolayısıyla her mala zam kaçınılmaz olacaktır. Böyle olunca emekçilerin maaş ve ücretlerine yapılan zamlar da kısa sürede eriyip gidecektir. Üç beş şirketin çıkarlarına göre yönetilen devlet bütçesi çalışanların yaşam düzeylerini yükseltmeye yetmeyince, daha doğrusu gelir akış yönü şirketlerden yana işleyince çalışan emekçilerin payına yoksulluk düşmektedir. Bu yoksulluğun isyana dönüşmesinden endişe eden devlet mekanizması Diyanet İşleri Başkanını devreye sokmaktadır. İşçi ve emekçilerin bu günlerde sokakları doldurmaları da buna etken olmuştur. Diyanet İşlerinin “Peygamberimiz yemeğini bol sulu yapar içine ekmek batırarak karnını doyururdu”, ya da “yoksullar sabrederse cennete gider” vb. vaazları boşuna değildir.

İşçi ve emekçiler sadece günlük talep ve çıkarlarla yetinirlerse hayat pahalılığı ve ücret pazarlığı kısır döngüsünden kurtulamazlar. Sermaye sistemine karşı kendi sistemlerini, yani sömürüsüz bir dünya yaratmak için üretim araçlarının kamulaştırılmasını da hedeflemeliler.