Halit KATKAT


Bu zenginliğin kaynağı nereden geliyor

Halit KATKAT


Yeni yılda asgari ücretliye yüzde 50, kamu emekçileri, kamu işçileri ve emeklilerin maaşlarına yaklaşık olarak yüzde 30 zam yapıldı. Yine özel sektörde çalışan işçiler de toplu sözleşmelerle bu civarda zam aldılar. Ama daha sonra piyasadaki ürünlere yani işçi ve emekçilerin tükettiği mallara TUİK verilerine göre yüzde 64,5 gerçekte ise yüzde 100´lerin üzerinde zam yapıldı. Daha sonra toplu sözleşmeleri kendi iradeleri dışında imzalanan bazı fabrikalardaki işçiler alınan zammı az bularak ek zam talebinde bulundularsa da bu işverenler tarafından kabul görmedi.

Ama şimdi işverenler ve bankalar yılın ilk çeyreğinin kårlarını açıkladılar. Buna göre bazı bankaların kårları şöyle: Kårını en çok artıran banka Koç Holding´e ait Yapı Kredi Bankası 2021 yılının ilk üç ayına göre bu yıl kårını yüzde 400 artırmış.

Sabancı Holding´e ait Akbank, geçen yılın ilk üç aylık dönemine göre kårını bu yıl aynı dönemde yüzde 296 artırmış.

Ana ortağı İspanyol sermayesi olan Garanti BBVA, bu yılın üç ayında geçen yıla göre yüzde 206 artırmış.

Diğer bankalar da kårlarını yüzde 100´ün üzerinde artırmışlar.

Koç grubuna ait TOFAŞ´ın üç aylık dönemde kår artışı yüzde 83, Koç grubuna ait OTOKAR´ın kårı yüzde 87 artmış.

OYAK grubuna ait İSDEMİR, bu yılın ilk üç ayında kårını geçen yıla göre yüzde 400 artırmış.

Peki sermaye sahipleri bu kadar kår ederken yatırım yapıp işsizliği mi düşürmüşler? Bakıyoruz işsizlik oranı resmi rakamlara göre yüzde 11,5´a çıkmış. 15-24 yaş arası genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 21,2.

İktidarın düşük faizde ısrar ederek yüzde 14´e kadar düşürmesi ve bu faiz oranında Merkez Bankası´ndan fonlanan bankalar piyasaya verdikleri tüketici kredilerini yüzde 20 bandının üzerine çıkararak devasa kårlar elde ettiler.

Banka sermayesi ile sanayi sermayesini elinde bulunduran tekelci sermaye hem çalıştırdığı fabrikalarda işçilerin sırtından kår sağlamakta hem de bankaları aracılığıyla yüzde 14´ten, Merkez Bankası´ndan aldığı krediyi yüzde 20 ile tüketicilere satarak aşırı kårlar elde etmekte ve işçi ve emekçiler yoksullaşırken kendilerinin servetleri büyümektedirler.

Bunlar elbette buz dağının görünen yüzü, kapitalizmin yasalarına göre yasal sayılan kazançla elde eden firmaların durumu. Bunların yanında benzer biçimde kazançlarını artıran inşaat şirketleri var. Bir de buz dağının görünmeyen yüzü var; yani yasal olmayan kazanç kapıları ki, onların verilerini bilmiyoruz. Yani ne kadar vergi kaçırıldığı, sigortasız ve sendikasız çalıştırılan işçilerin sırtından ne kadar kazanıldığı da bilinmezler arasında.

Bilinçli işçiler bütün bunları değerlendirerek önlerine ona göre bir mücadele programı koyacaklardır.