Leman GÖÇMEN


Bugün ekşi maya ile tanıştım

Leman Göçmen


Çocukluğumuzun en güzel ekmeklerini yediğimiz hamuru her zaman annemin evde mayalayıp başımıza koyduğu Antakya yapımı bir seleyle temiz bezlere sarılmış olarak fırına götürür, pişirtttirip eve getirirdim. Evin en büyük çcuğu olduğum için bu benim görevimdi. Dönünceke kadar da o mis kokulu ekmekten ucundan kopartıp yiyerek gelirdim. 

Epeydir duyuyorum ki bizim mahallemizin fırını bu mayayı yapıyor ve kullanıyor. Dün rica etmiştim, fırının sahibi Halil bey getirdi. Teşekkür ediyorum. Hakikaten şahane sağlıklı bir ekmek. Lezzetle, severek yedim. Birkaç gece evvel de Canan karatay hocamızın iki uzman arkadaşıyla sağlıklı ve sağlıksız yiyecekler hakkında çok güzel bir konuşmaları vardı. Uzun süre dinledim. Eskiden doktorlarımız çekinirdi, hazır yoğurtları yemeyin demeye… şimdi heralde o işlerin biraz gevşemesinden dolayı çok rahatlıkla ‘hazır yoğurtları yemeyin, süttozundan yapılıyor´, ‘ekmeklere dikkat, glutenli´, ‘yaş mayayla yapılmış ekmekleri tercih edin´ diyorlar artık.
Epeydir ara verdiğim yazılarıma bu konuyla dönüş yapmak istedim. Baba mesleğim olduğu ve 45 yıl lokanta işiyle uğraştığımdan, beslenme konusu benim de uzmanlık alanım sayılır naçizane… onun için sizlere de tavsiye ediyorum; bir zamanlar evler için küçük fırınlar satılırdı. Yakınlarımdan da çok kullanan oldu. Biraz küçük ve kullanışsız olduğundan çok tutmadı. Ama artık fırınlarımız da artık doğruyu bulacaklar, o güzelim ekmekleri yapacaklar. Biz de o ekmeği yemeyin, şu ekmeği yemeyin skıntısından kurtulmuş olacağız.
Yıllardan beri bu konularla ilgili mahkemelik olan hocalarımız da oldu. Canan Karatay hocamız da cezalar alanlandan oldu. İnkar da etmiyor, ceza da aldığını ama beraat de ettiğini, ancak sağlıkla ilgili her şeyi savunmaya yılmadan devam edeceğini de söylüyor.
Bir noktaya daha daha değineceğim. Şu anda bulunduğum Çay Mahallesi´nin ilk tanıştığım fırını o zaman da bir Ermeni hemşerimiz çalıştırırdı. İlk defa 5 yaşımda gördüğüm o küçük küçük simitleri, kurabiye benzeri çok güzel mamülleri vardı. 1 kuruşa ucucuna ekli 8 tane simit alır, kardeşlerimle paylaşırdım. Şimdi de sağolsunlar Şenöz kardeşler, çok güzel bir uyumla çok özel bir işletmecilik yapıyorlar.

Sabahları taze ekmek yemenin çok büyük bir mutluluk olduğunu gurbette olduğum yıllarda öğrenmiştim. Özellikle Ankara´da olduğumuz yıllarda en yakın fırın en az 500 metre, 1 kilometre yerlerdeydi. Bakkallara gelir, ne varsa alırdık. Ekşi mayalı ekmeği evlerinde deneyebilenler bugün de denesin derim.
Antakya´nın bir buğday sapından yapılan seleleri vardır. Ekmek kutularımız bile ondandı. Bugün de o buğday saplarını ziyan etmeden o sepetler örülebilir. Onu da görmek istiyorum.

Yemek konusu benim uzmanlık dalım olduğundan yöresel yemeklerimizi de bir seri yazmak istiyorum.
Nice nice mutluluklar sizin olsun.
Hoşçakalın