Sadullah ÇAĞLAR


Çamlarla Kuşanmış Soğukoluk Yaylası

Sadullah Çağlar


Dağ havası iklim olarak insan yaşamında belirleyici oldu. Gazeteler sürekli olarak yazıyor. Kafkaslar yada isviçre Alpleri ilgi alanı. Neden? Dağ iklimi çekim merkezi olmuştur. Kişinin uzun ömürlü olmasını doğayla beraber yaşamasına borçlu. 

Geçmiş yıllarda verem hastaları Alplerdeki kliniklerde tedavi edilirdi.
En uzun yaşamın Kafkaslarda olduğu hep yazıldı.
Türkiye´de 1950 yıllarına kadar yayla kültürü hakimdi. Özellikle Akdeniz Hatay çok zengin ormanlarla donanmıştı. Örneğin Adana Mersin Toros dağları ormanlarıyla donanmış. Yüksek tepeler Gülek Geçiti´nde anıtsal kayalara yaslı kocaman yılan görüntüsü o kadar canlıki şaşırtıcı.
Torosların keşfi ölümsüz yazarımız Yaşar Kemal´le oldu. Duygu dolu kalemiyle sanki kapalı dünyasını teşhir ederek kitaplarıyla dünya insanına Torosları tanıttı.
İnce Memet, o güzel dağların efsane tabiatını görüntüledi.
Gazetelerde ilginç haber; Toros dağlarının ortasında ormanla kaplı olan bir otel açıldı. Tıpkı Avusturalya Alpleri gibi modern. Hatay´a baktığımız zaman dünyanın hiç bir coğrafyasında denizle dağın yakın mesafesi yoktur. Belen, Nergizlik, Atik, Soğukoluk yaylaları; Antakya Batı Ayaz, Kırıkhan´a bağlı Alan Yaylası yarım saat ya da bir saat süre ile iklim değişikliğine, inanılmaz tabiat zenginliğine sahip. 1950 yılına kadar bu eşsiz iklimler, insan çığlıklarıyla coşardı.
Nergizlik yaylası ile Soğukoluk otobüsleri şimdiki Cumhuriyet Meydanı´ndan kalkardı. Yapı Kredi Bankası´nın bulunduğu yer Marmara Gazinosu´ydu. Kent kültürlü insanlar masalarda limonata dondurmaları yer, sonra otobüsle yolculuk başlardı.
Otobüs seferlerinin şoförleri deneyimli uzmanlardı. Şöför Recep Anar´la Ali, Giritli Ahmet...
Soğukoluk, diğer yayla kültürüne sahip alanlara göre daha çok aristokrat ya da burjuva yapısı insanlardan oluşuyordu. Yabancılar. Lübnan Beyrut ve Suriye´den gelen değişik kişilerdi. Soğukoluk´un özelliği çam havası, bütün çevrede hissedilirdi. Geçmiş tarihte bölgeyi keşfeden doktor Antanyus; dağın içerisine villa kondurmuş. Çevrede yüzme havuzu, spor sahaları tenis sahası, voleybol, ormanın içinde asırlık ağaçlarla süslü. Soğukoluk´ta ayrıca günlük pazar kurulurdu. Tüm bölgenin taze meyveleri sebzeleri taze tereyağı Kırıkhan´nın koyun peyniri ovanın kavunları günlük pazarda bulunurdu.
1946´da ya da 1947 dönemi Cumhurbaşkanı İnönü, Soğukoluk´ta misafir edilir.
Soğukoluk´ta öğleden sonraları coşkulu geziler… akşam başlangıcı Kınalıtepe, sanki panayırdı. Genç ve güzel kadınlar en şık giyimleri içinde yaşama coşku katardı. Ne demişti büyük Sokrat, 'Bir kadını bütün sanatlara tercih ederim”.
Modern kent kültürüyle gelişmiş Soğukoluk, küçük kitapeviyle dünya klasiklerini inceleyen aydın okurlar… ayrıca İskenderun´dan günlük gazeteler, hafta yedi gün mecmuası sabırsızlıkla beklenirdi. Geçmiş yıllarda Lübnan´dan gelen yakın akrabamız Soğukoluk´un çamlık doğasına hayran kaldı. Bize gelen, “Lübnan´da öyle geniş ormanlık yoktur. Özellikle Çam kokusu burada her yerden insanı kuşatıyor” demişti.
Şimdi hiç hatırlanmayan tarihi hamam, çarşı kafelerin yanında sıcakta dağ suyuyla tercih edilirdi.
Yaylaya hemen girişte Acem ailesinin çam korusuyla kuşatılmış malikanenin bahçesi çimle kaplı, öbür tarafta üzüm bağları.. Bu mimari güzellik şimdi valilikçe kullanılmakta. 1946-1947 yılları yine Soğukoluk´un ormanla iç içe geçmiş tarihi Alman Tepesi… yüksek tepenin karşısı büyük vadi. Ormanla kaplı görüntü manzara sanki Belen, İskenderun Körfezi, gözünüzün önünde gibi yakın ve bu doğa güzelliği sanki sizi çağırıyor.
Bu görkemli Alpler benzeri bu yüksekliğin üstündeki mimari sanat harikası villanın yaşı belki yüzyıla yakın olabilir. Bu estetik binanın güzelliği, ormanla kaplı bahçesi çimle örülü görüntüsüne hayran olmamak mümkün mü?
Peki neden Alaman Tepesi? 1914, 1. Dünya Savaşı. Osmanlı Devleti, Almanya´yla müttefiklik dönemi. Mısır Süveyş Kanal seferi… Alman askerleri Ortadoğu´ya gitmek için askeri kamp kurmuşlardı. Askerler Soğukoluk´ta geçici olarak kaldılar.
Aslında Hatay´ın dağ yaylalarında tarihi zenginliklerle her an karşılaşırsınız.
Genel olarak Soğukoluk´u geliştiren Ayvazyan adında kent kültürlü bir aristokrattı. Şimdi maziye karışan Ayvazyan oteli, bir dönem bölgenin en işlek lokantası ile turistlerin kaldığı yerdi.
Akşamları otelde klasik fasıl müzik başlar, çigan müziğiyle devam ederdi. Misafirlere körfezin çeşitli balıkları ikram edilirdi. Ve küçük sepetlerle Soğukoluk´un meşhur taze cevizleri ikram edilirdi. Sabahlara kadar sohbetler devam ederdi.
Yaylanın en işlek merkezi karşısında Nuri Has´ların asırlık ağaçlarla donanmış köşkü, ona yakın komşusu Lionel Makzume´nin eski taşlarla yapılmış köşkü şimdi yanlızlığa terkedilmiş. Akşamları baykuşların ötüşleri kulaklarınızda yankı yapıyor. Soğukoluk; geçmişin görkemli yaylası, sanki ıssızlık içinde geçmişine ağıt yakmakta. Biz yine bu efsane güzelliği anlatmaya devam edelim...
Yaylanın çarşısı kır kahvelerini andıran yeşil çimlerle süslenen masaları. Temiz örtüyle ve beyaz ceketleriyle müşterilere saygıyla hizmet ederlerdi.
Kafelerde kadınlı erkekli konuşmalar sohpetler dikkati çekerdi.
Aslında geçmişteki kültür. Sanki, sanki bir yerlere gitti... Yani unutuldu gibi. Günümüzde halk denize koşuyor. Denize yüzmeye gidiyor. Kalıcı olunmaz. Örneğin Avrupa´da Fransa´da Nis, deniz eğlence merkezi. İtalya´nın Kapri adası Motrofino yarı kırsal denizle iç içe. Tıpkı Büyükada, Heybeli gibi tabiat zenginliği ormanı cömertçe bölgeye taşımış.
Acaba geçmiş yıllarda Heybeli verem hastanesi neden bölgeye yapıldı? Çam iklimi nedeniyle.
Soğukoluk geçmiş yıllarda en büyük özelliği evrensel insan görüntüsü 21. yüzyıl insanını resmediyordu.
Ve, çok eski tarihte yapılan Soğukoluk´un eşsiz yazlık tarihi sineması, Roma sütunlarıyla süslü eşsiz mimari...Annem bize 1940 yıllarında bu muhteşem yazlık sinemada Chaplin´nin sessiz filmlerini seyrettiğini anlatmıştı. Yazlık sinema salonunda vadiye baktığınız zaman İskenderun ve Körfez sanki size çağrı yapıyor gibi; görkemli manzara sizi büyülerdi. Soğukoluk´un aşağı ormanlıkta eski yıllarda kullanılan rahibe okulu, 1950 sonrası otel olarak kullanıldı. Aynı zamanda pavyon eğlence yeri olarak hizmet verdi. 12 Eylül sonrası başta Soğukoluk olmak üzere tüm dağ yaylaları üstüne bir şal örtündü.
Süreç içinde deniz sanki moda oldu. Kitleler denize koştu. güzelim yaylalar. yanlızlığa bırakıldı. Artık çamlar rüzgarla karışık elem şarkıları söylemiyor.