Halit KATKAT


Çekilen sıkıntılardan kim sorumludu?

Halit KATKAT


Bugün toplumları tehdit eden pandeminin geldiği nokta kapitalist emperyalist sistemden bağımsız ele alınacak bir sorun değildir.
Nasıl ve neden çıktığından bağımsız olarak pandeminin geleceği birkaç yıl önceden bilindiği halde önlenememesi kapitalist sağlık sisteminin bir sonucudur. Önceden bilinmesini de bırakalım, bu virüs önce bir kişide belli olmuşken onu tecrit edip önleyemeyen bir sistemden bahsediyoruz. Burada virüsün doğal ortamdan mı laboratuvar ortamından mı çıktığı gibi komplo teorilerini de bir kenara bırakıyoruz. Bilim insanları virüsü tanımıyor olabilirler, onun içinde aşı ya da ilaçta olmayabilir. Ama ondan korunma yollarının başında hasta olanlarla olmayanları birbirinden ayırmak olmalıydı. Ama kapitalist sistemde temel amaç insanı kurtarmak değil, en az para harcayarak kapitalistlerin üretimlerini, kazançlarını, kurtarmak olduğu için işçilerin hastalanması pahasına fabrikalar ve satış merkezleri hep açık tutuldu. Böylece hastalık yayılıp gitti. Zenginler ve nüfuzlu kişiler kendilerine birkaç defa test yaptırabilirken, yoksullar test yaptıramayıp hastalık sırası ne zaman kendisine geleceğini beklemektedirler. Şimdi de aşı çıktı ve bazı ülkelerde uygulamaya başlandı. Bizde de bu ayın sonunda başlayacağı duyuruldu. Ama çevremizde duyuyoruz ki parayla elde edip aşı vurulanlar var. Parası yeterli olmayan ya da aşı bulamayan çoğunluktan kimlere aşı sırası gelecek, kimler aşı bulamayıp ölümle pençeleşecek bilmiyoruz. Pandemiden dolayı acı çeken ve ölen milyonlarca insandan kapitalist sistem sorumludur.
Kapitalist sistem sadece hastalık değil bu pandemi süresinde eğitim sistemini de kaosa soktu. Yüz yüze eğitim için olanaklar yaratamadığı gibi, uzaktan eğitimde de çuvalladı. Önce tablet dağıtmaya kalktı, her öğrenciye tablet verilecek diye yola çıkıldı; ama öğretmenlerin ifadesiyle çok az bir kesime dağıtıldığı ortaya çıktı. İnternet aracılığıyla eğitim verilmek istendi ama çoğu köylerde internet yok.
Esasında kapitalist sistem getirdiği ekonomik bunalımlarla sadece halkı yoksulluğa ve açlığa sürüklemekten değil, doğayı bir bütün olarak kirlettiği ve dünyayı felakete sürükleyecek küresel ısınmadan da sorumludur ki, bu küresel ısınmanın, kuraklıkların ve salgın hastalıkların da çıkmasında rolü vardır.
Dünyada üretilen zenginlik sadece kapitalist sınıfa lüks yaşam düzeyi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda karşıtlarını elinde tuttuğu ideolojik ve eğitim kanalları ile uyutma, yetmezse öldürücü silah gücü sağlıyor. Bu açıdan bakıldığında ABD silah ambargosu ve Rusya´dan alınan S-400 tartışmalarının işçi ve emekçilere zerre kadar yararı yoktur.
Bu günlerde yapılan asgari ücret tartışmaları bu açıdan değerlendirildiğinde görülecektir ki her yıl olduğu gibi yine işverenlerin çıkarı gözetilerek asgari ücret tespiti yapılacaktır. Yani çok tartışılan ulusal gelirden işçi ve emekçiler pay düşmeyecektir. Zaten asgari ücret ulusal gelirden pay alınması noktasında hiç tartışılmıyor. Tartışılan işçilere ölmeyecekleri ve işverenin işini yapmalarına yetecek kadar gıda alabilecekleri bir ücrettir. Sistem değişmeden işçi ve emekçilerin sıkıntılarının bitmeyeceği açıktır.
Burada açık olarak görülmesi gereken şey, işçi ve emekçilerin burjuva politikacıların peşine gitmek yerine kendi politikalarını yapmalarıyla sistemin değişeceği gerçeğidir.