Sadullah ÇAĞLAR


CHP’DE BİR SEÇİM SUÇLUSU ARANIYOR

Sadullah ÇAĞLAR


Siyasal mücadele sürecinde en çok siyasi parti başkanları sorgulanır. Liderin geçmiş başarısı kısa zamanda unutulur.

Türkiye’de yapılan son genel seçimde ana muhalefet partisinde, yenilginin faturası genel başkanın önüne konuldu.

Sonraki günlerde bazı kolaycı kişiler, yenilginin faturasını Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun önüne koydular. Elbette, bir parti içinde eleştiriler olacaktır. Bu gayet doğal.

Acaba, genel seçimler eşitlik içinde mi geçti? Bu hiç tartışma konusu olmadı.

Genel olarak liderler tartışma konusu olur. Peki liderler hangi partilerde eleştirilmez, ya da tartışma konusu olmaz?

Ana muhalefet CHP’de ilk hedef genel başkan oldu.

Yakın tarihte, ülke genelinde 2019 yılında yapılan seçimlerde tüm büyük şehirlerde örneğin İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Hatay, Edirne’de tümüyle seçimleri CHP kazandı ve en önemlisi Demokrat Parti’nin simgesi, eski Başbakan Adnan Menderes’in Aydın kentinde CHP’nin belediye başkanlığı seçimini kazanması aslında büyük bir yenilikti.

2019 belediye seçimleri öncesi büyük kentlerin başkan adaylıklarında özellikle Genel Başkan Kılıçdaroğlu, kendini ortaya koyarak belirleyici oldu. Bu gelişim CHP’nin yakın tarihinde, yüzde 10 barajı aşamayan bu partinin geleceği açısından yeniden ayağa kalkışıydı.

Bu görkemli ayağa kalkış ne çabuk unutuldu?

Geçmişteki CHP-SHP İstanbul, Ankara seçim yenilgisi kimlerin eseri?

Murat Karayalçın ve dönemin CHP yönetiminin sorumluluğu var mıydı?

Sayın Karayalçın’ın 28 Mayıs seçim yenilgisi sonucu televizyona çıkıp, bize göre inanılmaz bir mücadele örneği veren Kılıçdaroğlu’na eleştiri getirmesi hiç yakışık değildi. Gerçeği konuşmak gerek. CHP kimliği altında 6’lı masada partinin kazanımından rahatsız olan kişiler, seçime yakın günlerde bazen sol kimliğe bürünen profesörler ya da akademisyenler ve Cumhuriyet Gazetesi yazarları, herkesi saf zanneden sözde Kemalist yada Kemalist kimlikli yazarlar…

Üstelik bunlar yakın tarihle ilgili kitap yazanlar.

Seçim çalışmaları döneminde CHP’nin geçmiş 1940 döneminde Dünya savaşında partinin ülkeyi savaşın dışında mucize denen diploması ile Dünya ülkelerinin bilim adamları tarafından takdirle anılan politikayı hiç mi hiç ortaya çıkarmadılar, ortaya koymaktan sanki kaçındılar.

O çok bilmişler, yazılarında ya da söyleyişlerini ‘biz söylemiştik’ lafıyla geçmiş dönemleri eleştiren, CHP’nin geçmişte hiç seçim kazanmadığını yazan;

Sayın başlar söyler misiniz, siz kimden yanasınız?

Sokaktaki sade insan bile sizi çok çabuk keşfetti.

12 Eylül darbe günlerinde partiden istifa eden Bülent Ecevit’i yeniden kahraman yapmaya kalktınız. CHP geçmiş tarihinde hep bu tür acı olayları yaşadı. Ve tarihte 2. Dünya Savaşında belirleyici olan İngiltere Başbakanız Churchill, 4 defa genel seçim kaybetti. Ama savaşın başlangıcında Churchill, ülkeyi savaşın tehlikeli günleri aşması için başbakan yapıldı.

2 Mayıs 1954 yılı. Seçimlerde İsmet Paşa’nın genel başkanlığında Genel Sekreter Kasım Gülek, parti teşkilatına bir genelge gönderdi. Gülek, “2 Mayıs 1954 seçiminde zafer CHP’nin olacaktır” diye mesaj yolladı.

Bizler, çok genç yaşımızda bu genel sekreterin mesajıyla ‘seçimi kazanacağız’ havasına girdik. Ama 2 Mayıs seçimlerinde CHP kaybetti.

Genel başkan İnönü, Demokrat Parti’nin petrol yasasına yönelik yasayı eleştirmişti:

“Biz Lozan’da en çok yabancı sermaye yanlısı kapitalizme karşı mücadele verdik. Şimdi Demokrat Parti ülkemizin bağımsızlığını tehdit eden yabancı sermayeye bağlı Petrol Yasasını getirmek istiyorlar. Afrika kabileleri bile bu sömürgeci sistemi ülkelerinden kovdu. Bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz?”

CHP 2 Mayıs 1954 seçimini kaybetti. 30 milletvekili çok kötü kayıptı.

Seçim kaybı günlerinde CHP içinde tartışma yapıldı. Parti içinde bazı parti yöneticileri seçimi kazanmak için ‘bundan sonra 6 okun birini reddedelim, yani laikliği kaldıralım’ diye öneri getirdi.

CHP bu eleştiri neticesinde kısa zamanda toparlandı. Üniversite öğretim üyeleri, aydınlar partiye katılmaya başladı. Bu süreç içinde CHP, bilimsel politika üreterek İlk Hedefler Beyannamesi adı altında 1961 anayasasının temel ilkelerini açıkladılar. CHP’nin bu yenilgisinden sonraki dönem içinde ekonomik çıkmaza giren Başbakan Adnan Menderes, CHP’nin 30 milletvekiline tahammül edemedi.

27 Ekim 1957 yılında Demokrat Parti erken seçime gitme kararı aldı. CHP, yüzde 40’ın üstünde başarı sağladı. Yani geçmişte Bülent Ecevit’in genel başkanlığında CHP’nin ilk defa oyu yükseldi diye yazıldı hep. Aslında CHP’nin 27 Ekim 1957 yılında oyu yüzde 40’ın üstüne çıkmıştı.

Eğer 1960 27 Mayıs harekâtı olmasaydı, CHP, 1961 yılında iktidardı. Üstünü çizerek söyleyelim, CHP İsmet Paşa yönetiminde kadro hareketiydi. Yıllar sonra Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlık sürecinde ekip çalışmasını gündeme getirdi.

Yazar ve şair Ataol Behramoğlu, 14 Haziran 2023 tarihli Cumhuriyet Gazetesindeki köşesinde şöyle diyor:

“…gençlik yıllarımda pek fazla ilgi duymadığım Cumhuriyet Halk Partisi, bugün konu ülkemiz olduğunda ilgi alanımın tam odağında yer alıyor.
Çünkü Cumhuriyet Halk Partisiz Türkiye’nin hiçbir aydınlığa ulaşma şansı yoktur.”

Genelde 6’lı masa, işbirliği, geleceğe yönelik partiler arasında koalisyona yönelik ortak iktidar çalışması batıda, Avrupa’da ileri bir adımdır.

CHP’de genel başkan olayı yoktur. Kılıçdaroğlu, başarılı bir liderlik örneği vermiştir.

Altını çizerek söylüyoruz; Truva atına kim binmeye heves ederse attan düşmeye mahkumdur.

Yüzyıllık cumhuriyet döneminin büyük yenilikleri, Latince, hukuk devleti, itibarlı bir ülke ve onun devamı 1940 Rönesans kültür devrimi… 1948 insan hakları evrensel beyannamesi 1948 yılında CHP iktidarında kabul edilmiştir. Bunları nasıl yok sayabiliriz?

Bütün yeniliklerde Cumhuriyet tarihi boyunca CHP’nin damgası vardır. Gelecek, her şeye rağmen aydınlanmadır. Tıpkı Sivas Kongresiyle başlayan süreç gibi…