Nurullah ER


ÇUKOBİRLİK

NURULLAH ER


Çukobirlik, Fiskobirlik, Antbirlik, Tariş, Trakyabirlik… gibi isimleri bilmem duydunuz mu?

Günümüz gençliği bu tür kavramları pek bilmese de, 2000 yılları öncesi yaş grubunda olanlar bilebilir. Ne var ki, bu kurumlar günümüzde işlevlerini kaybettiğinden bir çoğunun dimağından silinmiş olabilir. Ama bu kurumların önemini ve değerini bilenler hala aramızda az olmasa gerek.
Çukobirlik, Çukurova tarım ürünlerini değerlendirmek, üreticiye destek vermek için 1940 yılında Tarım Satış Kooperatifleri yasasına göre; Adana, Ceyhan, Tarsus Tarım satış kooperatiflerinin bir araya gelerek kurulmuş, Ortadoğu´nun ve Balkanların en büyük entegre tesisi ve yüz binlerce köylünün tarım üretimine ve tarım girdilerine destek veren kooperatifti.
Tesislerinde 7500 işçi çalışır, yılda en az 500- 600 bin ton pamuk işlerdi. Ayrıca, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşayanlara iş imkanı sunardı. Birlik, ortaklarının pamuğunu, soyasını, ayçiçeğini satın alarak serbest piyasa koşullarında haksız rekabeti önler, vurguncu tüccardan üyelerini korurdu. Aynı zamanda üyelerini, zirai ilaç, gübre, tohumluk ve tarım araç ve gereçleri yönünden desteklerdi.
Sonbaharla birlikte Çukurova´nın beyaz altını tarlalardan toplanıp depolara gelir, buradan çırçır ve pres fabrikasında çiğit ve pamuk ayrıştırılırdı. Çiğit yağı, köylülerin ucuz fiyata yemeklerini tatlandırır. Pamuğu, kadınların rengarenk fistanları, erkeklerin elbiselik kumaşı olurdu. Amerikan bezinin, İngiliz kumaşının ağzını kıran bereketli toprakların beyaz altının posası, küspe ve hayvan yemi yapılırdı.
Çukurova köylüsünün velinimeti olan böylesi bir kuruluş, küresel ekonomik güçlerin ve işbirlikçilerinin tarım politikasıyla neo- liberal politikalara kurban edildi. Devletin sırtında kambur dendi, özelleşsin güzelleşsin nağmeleri söylendi, tarım ürünlerinin ithalatı serbest bırakılarak, devletin desteğinin çekmesi, üyelerinin ilgisizliği, yöneticilerinin keyfi tutumu ve davranışları sonucu işlevini kaybetti. Edindiğimiz bilgiye göre, Çukobirlik´in 41 dönüm arazi üstündeki tesislerine 56 milyon 500 bin rayiç bedel biçilmesine rağmen, 6 Ekim2021 tarihinde 35 milyon 500 bine satılmış. Ayrıca tekstil ve yağ fabrikalarının makinaları da elden çıkarılıp kocaman tesis atıl duruma gelmiş.
1970´li yıllarda Kadirli´de lisede okurken Çukobirlik´in pamuk alım merkezi ve depoları okulumuzun yanındaydı. Pamuk hasadında tesisin önünde kilometrelerce pamuk yüklü traktörler dizili olurdu. Bir römork pamuk satanın bir traktör aldığı söylenirdi.
Geçmiş yıllarda Çukurova topraklarının bereketine bereket katan, Adana´nın zenginleşmesine, köylülerin, esnafın refahına ve mutluluğuna katkı sunan o efsanevi kuruluş Çukobirlik şimdi yok. Pamuk üretimine bağlı Sabancı´nın tekstil, yağ, lastik, makine araç gereç fabrikaları da yok! Yok ki, Adana eski Adana değil, Çukurova köylüsü eski köylü değil. Pamuk ithalatının serbest bırakılmasıyla, desteğinin devlet tarafından kesilmesiyle, üretim girdilerinin artmasıyla pamuk ekilmez olmuş. Köylü şimdi tarlaya giremiyor, traktörüne mazot alamıyor, gübre, zirai ilaç ürününe atamıyor, borçları yüzünden traktörüne haciz geliyor. Konuştuğumuz köylüler “sen bırak pamuğu, hayvanımıza verdiğimiz saman ithal ediliyorsa, nohut, mercimek, fasulye dışarıdan getiriliyorsa bu köylü bitmiş” diyorlar. Oğlu, kızı şehre gidip asgari ücretli işe girmeye çalışıyor. Karı koca evde kara kara düşünür oluyor.
Çukobirlik´in işlevini kaybetmesiyle en büyük zararı; Çukurova´dan, Amik ovasına, Amik Ova´sından Harran´a kadar olan bölgelerde tarımla uğraşan köylüler gördü, dolaysıyla ülke ekonomisi gördü. Bugün şehirlerde fırınların önünde ekmek kuyrukları varsa, ayçiçek yağına güç yetmiyorsa, üstümüze başımıza artan fiyatlardan dolayı giyecek almakta zorlanılıyorsa, kahvaltıda peynir, zeytin bulunamıyorsa, et almak çoktan unutulduysa Çukobirlik gibi köylülerin üretimini, girdisini ve çıktısını destekleyen kooperatiflerin, birliklerin işlevini kaybetmesinden ya da kapanmasındandır.
Tarım üretimi stratejik bir öneme sahip bir sektördür. Korana yıllarında, ekonomik kriz günlerinde gıdanın ve giyimin önemi ve değeri tartışılamaz. Tam da işte bu günlerde üreticiyi desteklemek, tüketiciye korumak için Çukobirlik ve benzeri kooperatiflerin ve birliklerin ne kadar önemli bir kurum olduğu ortaya çıkmış görülüyor. Böylesi kurumları tekrar hayata geçirmenin, eski efsanelerini yaratmanın günü gelmiş ve geçmekte. Devletin desteklemesi, hükümetin harekete geçmesi, belediyelerin katkı sunması, tarım üreticilerinin kendi kuruluşuna sahip çıkmasıyla oluşacak ortak akılla bu işin altından kalkılıp topluma layık olduğu yere getirmek herkesin görevi olmalıdır.