Mustafa AKYÜREK


DAR ALANDA FESTİVAL

Mustafa AKYÜREK


“Oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında

Dünyayı çocuklara verelim”

Diyor ya Nazım Hikmet…

Evet, bugün 23 Nisan.

Tamı tamına 100 yıl önce Ankara´nın bozkırında ‘Kalpaklılar´ tarafından halkın iradesini özgürleştirecek T.B.M.M kuruluyor ve tüm çocuklara armağan ediliyor.

Atılan ilk adımın, yani demekrasi ve cumhuriyetin ışığını tuğra yapıp göğsümüzde taşıyoruz. Bu ışığın kimi zaman daralan gömleğini bugün de giyiyoruz.

Geleceğin büyükleri oğlanlar ve kızlar şenlik havasında algıladıkları söz hakkının çatısını anladılar, anlayacaklar.

Anadolu insanı o dönemde yorgun, bitkin ve yoksuldu. Buna karşın ‘Teklifi Milliye´ye başım gözüm üstüne demeyi ihmal etmediler. O Anadolu insanı ki, yorgun ve bitkindi. Bir o kadar umutlu ve ışık demetlerini kavuşup çocuklarına taç yapacak kadar kararlıydı.

Doğuda, batıda ve kuzeyde, güneyde ölenlerin teneşir suyu soğumadan özgürlük adına son çekiç darbesini vurmaya hazırlanıyordu.

Dediğim gibi Nisanın 2020´sini yaşıyoruz. Bir çarşamba sabahının güneşini koynumuza dolduruyoruz. Bununla yetinmeyip çocuklarımızın yüzüne bakıp bakıp şarkılar, türküler söylüyoruz; yerimiz dar olsa da.

Yemen, Rumeli, balkan aklımıza geliyor…Ölümler, kayıplar birer birer ağıtlara, türkülere tutunuyor.

Sonunda “Akdeniz´e bir kısrak başı gibi uzanan´(Nazım Hikmet) güzelim yurdumuz, Yurdum İnsanı ve bebeler akla geliyor.

Bugün dar alanda bir bayramı kutluyoruz…

Bıngıldakları henüz kapanmamış çocuklar annelerinin göğsüne yaslanarak elleriyle bir şeylere uzanıyorlar.

Okullu olma yolundaki ‘Küçük Adamlar´ ve ‘Cimcimeler´ pencere kenarlarına balkonlara çıkıyorlar.

Okumayı sökenler, elleri kalem tutanlar aile büyüklerine şiirlerini okuyanlar daracık odaların alkışlarına sığınmış durumdalar.

Biz büyüklerin bile tanık olmadığı yasaklanma ve eve kapanma benzeri uygulamaların ilk kez yaşandığı günleri yaşıyoruz. Çünkü mikrop denilen ‘pandemi´ kuşatmış her yanı.

Sonuçta; sevinç, heyecan dar bir alana sıkışşıp kaldı. Minik balolar evlerde sergilenirken, sesler pencere aralıklarından dışarıya sızıyor.

Duvarlar enli ve kalın. Duvarlar, sağır, soğuk…

“yıkın duvarları
Açılsın bahçe
Erisin gölgeler

Girsin istemem
İstemem aramıza
Kara bulutlar
(M.A)

Bu sözler cocukların gözlerinde ışık, seslerinde yankı.

Bugün 23 Nisan…

Her şeye karşın ‘neşeyle doluyor insan´ diyen çocukların kanatlarına tutunalım.

Sona yaklaşınca yine büyük Usta´nın sözlerine bakalım:

“Bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
Çocuklar dünyayı alacak elimizden
Ölümsüz ağaçlar dikecekler.”

akyurek1956@hotmail.com