Halit KATKAT


Değişimi kahramanlar değil kitleler yapar

Halit KATKAT


 

Gelişmiş silahlar, gelişmiş hava araçları, gen teknolojisi, bilgisayar, yapay zekâ ve en ulaşılmaz denen uzayın uzak köşesindeki yıldızlarla ilgili bilim geliştiren insan nesli neden kendi toplumsal yaşamı ile ilgili somut bilimsel bir görüş, kitleleri ikna edecek bir yol geliştirmez diye düşünmeden edemiyor insan. Elbette tarihe bilimsel ve diyalektik bakış açısı ile bakanlar toplumsal gelişimin seyrini görüp açıklayabiliyorlar. Ancak toplumsal değişimin yasalarına, toplumda, yukarıda zikrettiğim bilimsel gelişmeler kadar ilgi duyulmuyor. Elbette burada bilimi geliştiren ve ona milyarlarca dolar harcayan burjuva sınıfının kendi çıkarlarına göre bilimi yönlendirmesi önemli… Toplumsal gelişimin yasalarının da doğa yasaları ve evrim yasaları gibi kaçınılmaz olduğu düşüncesi kitleleri kavradığı oranda burjuva sınıfının yarattığı ve geliştirdiği kapitalist üretim sistemin iddia edildiği gibi sonsuz olmadığı anlaşılacaktır. Bu ise bu sistemden zarar gören işçi ve emekçileri, kendileri için yeni bir sistem kurma hedefine götürecektir. İşte burjuva sınıfının korktuğu da tam burasıdır. Bu nedenle burjuva sınıfı, evrimi, diyalektiği, mantığı ve doğa yasalarının işleyişini eğitim müfredatlarına almamaktadır.

Bugün toplumun burjuva sınıfı dışındaki tüm kesimleri sürdürülmekte olan ve toplumun hiçbir yarasına derman olamayan ve olmakta istemeyen bu sistemin değişimini istemektedir. Düşüncelerini korkusuzca açıklamak, sendikaya korkusuzca üye olmak, kendi dilinde eğitim yapmak, kendi inancında yaşamak, istediği işte işten atılma korkusu olmadan çalışmak; rahat geçineceği kadar ücret almak, işyeri, kent ve ülke yönetiminde söz ve karar sahibi olmak her yurttaşın hakkı olmalıdır. Bu da demokratik yönetimlerde olabilecek bir şeydir. Ama bu nasıl olacaktır ve bunu kimler yapacaktır? İşte bu noktada kafalar karışık. Kimi bu fikre inanan aydınlar bir araya gelip bir yol bulsun diyor; kimi kahramanlardan medet umuyor ve yeni bir önder bekliyor. Bu da değişimi yapacak sınıfların değişim isteğini köreltiyor ve bir kahraman beklentisine yol açıyor. Tarihi gerçekler gösteriyor ki toplumsal değişimleri yapanlar kitlelerdir. Ama toplumsal değişimi yapacak sınıfların değişimin kendi eseri olacağını öğrenmeleri gerek. Sadece kahramanlara inanarak arkasından giden kitlelerin yaptığı devrimler ya başarılı olamıyor ya da bu sistemin ömrü kısa sürüyor. Burada Marks´ın bir sözünü anmak isterim: Marks diyor ki “teori kitleler tarafından kavranınca güç haline gelir”.

Bu günlerde değişim yapacağını söyleyen partilere baktığımızda yaptıkları iş bu sömürü düzeni içerisinde çözüm aramaktan başka bir şey değil. Sadece kitleleri kendilerini seçmeleri için sandığa çağıran bir yol sunmaktadırlar. Çalışan ve üreten sınıfların yönetim ve karar almada yerleri neresidir, bu konuda bir kelime etmemektedirler. Bu muhalefet partilerinden hiçbiri yönetimde oldukları belediyelerde halkın ve emek örgütlerinin temsil edildiği “kent konseyi” ni bir karar ve denetim organı olarak görmemektedirler. Kent konseyi olan yerlerde ise onu bedava çalışan gönüllüler olarak görmektedirler.