Sadullah ÇAĞLAR


Dünya Sinemasında Unutulmazlar

Bir dönem beyazperde, görkemli eserleri gündeme getirirdi. Filmin aktörü, seyirciyi bazen ağlatır bazen güldürürdü.


Bir dönem beyazperde, görkemli eserleri gündeme getirirdi. Filmin aktörü, seyirciyi bazen ağlatır bazen güldürürdü.
Acaba o klasik filmleri aradan yıllar geçmesine rağmen unutmak mümkün mü?
Altın hazineleri para hırsıyla maden aramaya giden birkaç arkadaş altın madeni bulur. Sonra aralarında biri bütün değerli altın madenine sahip olmak ister, sonuç ortaya düşmanca kin doğar. Başrolde Humphrey Bogart ´ın oynadığı film mülkiyet tutkusunun insanlar arasındaki dostluğu nasıl yok ettiğini anlatır.
12 Öfkeli Adam; bir kişi idam kararıyla yargılanıyor. Toplanan jüri heyeti sanığın suçlu olup olmadığına karar verecektir. Jüri heyetindeki 11 kişi, ‘sanık suçludur acele karar alalım´ diye baskı yapar. Fakat jürideki bir kişi, “Hayır adamı ciddi şekilde dinlemek zorundayız. Dinlemeden karar alamayız” der.
Filmde bir retçi adamın dirilişi unutulmaz ilgi çekmiştir. Birikimli sanatçı Henry Fonda´nın sürüklediği yapımda bir kişinin hukukun üstünlüğü konusunda olağan görüntü sergilemişti.
Bir zamanlar İskenderun sahili yazlık sinemalarla kuşanmıştı. Şimdiki belediye gazinosu, plaj ve lokantaydı. Onun karşısındaki Makzume´nin işyeri deniz sinemasıydı.
Bu sinemalarda savaş sonrası öne çıkan İtalyan filmleri oynardı. Dünya sinemasını sarsan Acı Pirinç ilk orada gösterildi.
Filmde Sivana Mangano diye yeni bir oyuncu bütün insanları sarsacaktı. Bir güzellik sergilediği filmde sanat dünyasında bir anda öne çıktı. Kimdi bu Venüs kadar güzel filmdeki genç yıldız? Bir dans sahnesinde ona katılan, geleceğin dünya sinemasına tırmanacak oyuncu Vittorio Gassman´dı. Bu ikilinin dans sahnesi, Sivana Mangano´yla birlikte İtalyan sinemasını bütün dünyaya duyuracaktı. Büyük oyuncu Kirk Douglas, Sivana Mangano´yla yaptığı Homores´in eseri olan Odysseus filminde Sivana için, “Ben birçok sinema sanatçısıyla film yaptım, fakat Sivana gibi bir güzeli hiç görmedim” demiştir.
1950 yılları içinde 3. Dünya Sineması Hindistan, Avare filmiyle sürpriz bir çıkış yapar.
Raj Kapoor adında bir oyuncu inanılmaz bir sanat gösterisi sergiler.
Mizahi gülmesiyle seyirciyi ağlatan bir gösteri sergiler. Raj Kapoor, sanki karşımızda yeni bir Charlie Chaplin sergiler. Palyaço pantolonu yarım hotel şapkası yoksul ve son derece fakir giyimi içinde bir erkek güzeli.
Bu olağan sanatçıyı nasıl anlatmalı? Bir yüz güzelliği içinde ince boyuyla bir zamanların beyazperdenin kralı sayılan Rüzgar Gibi Geçti filminin unutulmaz görüntüsünü Clark Gable´i dağınık saçlarıyla Raj Kapoor… sokakta okuduğu avare şarkısı, kucağında yoksul çocuğun yattığı görüntü tek kelimeyle geri kalmış Hindistan´ı teşhir eden Avare filmi, dünya sinemasında zelzele yaratmıştı.
Peki sinema tarihinin en görkemli müzikal filmi Singing In The Rain… yağmur altında elinde şemsiye saf bir adam şarkı söylerken, sokaktaki polis bu adam delimi diye hayret eder. Ama şarkı söyleyen, kendini unutarak sevgilisine mesaj gönderen, yaşam dolu insan, aşk mutluluğu yaşıyordu. Gene Kelly 1947 yılında yaptığı Alexandre Dumas´ın kitabından uyarlanan 3 Silahşörler filmi, tarihi filmlerin en görkemlisiydi. Dartanyan adında bir kahramanı canlandıran oyuncu, kılıçlı mücadelede en gösterişli rolü oynadı. Filmde çok güzel bal rengi saçlarıyla güzel kadın Lana Turner, tehlikeli kadın rolünde eşsizdi.
Beyazperdenin en politik filmi olan kapital sistemin nasıl yönetildiğini anlatan The Godfather/Baba filminde yönetmen Francis Ford Coppola, Marlon Brando´nun mafyanın lideri Don Corleone rolünde sanki tek kelimeyle yaşıyordu.
Amerikan devlet sistemini teşhir eden Baba filmi senatoyu ya da kongreyi nasıl etkilediğini sergiler ve mafyanın acımasız yapısına karşı çıkanı asla, ama asla affetmez.
Sistemin yasalarını aşamayan önemli kişiler işi için babaya gelir. Don Corleone, hükümetin bir paçasıydı. Örneğin geçmişte Kennedy´nin cinayetinde silah mafya ilişkisi vardır.
Baba, yerine geçen oğluna nasihat eder. “Senden başka kimseye güvenmeyeceksin” diye onu uyarır.
Marlon Brando, Baba filmindeki rolüyle bütün gangster filmlerinin hepsini geride bırakmıştı. En önemlisi Baba filminden kazandığı Oscar ödülünü Kızılderili halka yapılan baskı nedeniyle reddetmişti.
Marlon Brando´nun politik ve aydın olarak çağına müdahale etmesi onun kalıcı olmasında belirleyici oldu. Onun ötesinde her filminde ayrı kimlik teşhir etti. Peki Doktor Jivago filminde öne çıkan Ömer Şerif, neden acaba kalıcı olamadı? Ömer Şerif, Jivago´nun ötesinde başka kimlik ortaya koymadı.
Dünya sineması bir destansal kültürün eseridir. Seyirci hayal dünyasını aşıp masalın, güzelin içinde yeni ufuklar keşfedip geçmişte ve günümüzde insan güzelliğini beyazperdede yaşar.
Sonuç; kendini eğitip yeni insan değişimini yakalar. Sinema yeri dünya insanının kapısını çalmaktır.