Sadullah ÇAĞLAR


EDEBİYAT VE SANATIN NERESİNDEYİZ

İnsan yaşam gelişimini yakalamak için ne yapmalı, uygar dünyayı nasıl keşfetmeli?


İnsan yaşam gelişimini yakalamak için ne yapmalı, uygar dünyayı nasıl keşfetmeli?
Temel ilke sanat dünyasına; yani başta, kitap, müzik, tiyatro, opera, sinema, resim gibi konulara ağırlık vermekten geçiyor. İnsan sanatla kuşanmalı.
Gazetelerde okuyoruz batıda sanat evlerinde tablolar veya tarihi değeri olan pullar açık arttırma ile yüksek fiyatlarla satılıyor; sanatla donanmış adam elinde mercek, güzel bir tabloyu yada tarihi değeri olan bir pulu inceliyor.
Hatırlayınız, İsveç Başbakanı Olof Palme Stokholm´de sinema önünde öldürülmüştü. Bisikletiyle film izlemeye gelmişti.
Barışçı devlet adamı Erdal İnönü Amerika´da eğitim yaptığı yıllarda babası Cumhurbaşkanı İnönü´ye yazdığı mektupta ‘Rüzgar Gibi Geçti´ filmine gittiğini, filmin kendisini çok etkilediğini yazar. Film Türkiye´ye geldiğinde filmi mutlaka görmesini babasından ister. Rüzgar Gibi Geçti filmi 1940 sonrası Türkiye´ye geldi. Film çok pahalı olduğu için gümrükten alınmadı, ancak 1954 yılında ülkemizde gösterime girebildi.
Atatürk, 30 Ağustos Büyük Taarruz öncesi Reşat Nuri Gültekin´in Çalıkuşu romanını okuduğunu yakınlarına söyler. Kurtuluş savaşı önder kadrosundan Kazım Karabekir Paşa anılarında rüştiye okul günlerinde Tolstoy´un Harp ve Sulh kitabını okuduğunu anlatır ve kendisi aynı zamanda keman çalardı. Vietnam savaşında yurtseverler sığınaklarda tiyatro seyrediyorlardı.
Cumhuriyetin en önemli yeniliği Harf Devrimi yapması ve Latin Alfabesini getirmesidir. Ülke genelinde yeniliğin önünü açmıştır.
İnsan soyunun en önemli kültür kaynağı olan kitaplar tarih boyunca hep yıkıma uğradı. İsa´dan önce 333 yılında Pers ülkesi İran´ın en büyük kitaplığı Persapolis Kitaplığı yakıldı. Roma İmparatoru Neron, Roma´yı yaktığında Roma Sanatını da katletti.
Çağının en büyük sanat adamlarını yaratan, Ömer Hayyam´ı bilim adamlarından üstün tutan Pers ülkesi bilim karşıtı güçler tarafından yeni dünyaya karşı direniyor.
Peki Mısır için ne diyeceğiz, geçmişte Atina´dan daha ileri olan uygar dünyanın öncüsüne ne oldu?
Nobel ödüllü Mısırlı yazar Necip Mahfuz, Kahire´de bıçaklanarak öldürülmek istendi. Acaba orta çağa mı dönüyoruz? Peki dünün uzayın sırrını çözüp ilk insanı uzaya 12 Nisan 1961 yılında gönderen Sovyetler Birliği, şimdiki Rusya ne durumda? Belki silah üretiminde önde, ama artık sanat sanki yok.
Uzay adamı Yuri Gagarinler artık kayıplara karıştı. Peki dünkü Sovyet Edebiyatı neden gündemde yok? Konu bilim olayıdır, yada sistem. Artık Rusya´da klasik anlamda kitap yazılmıyor. Örneğin geçmişte yanlışlıkla(!) Nobel Edebiyat ödülü verilen Mihail Şolohov gibi üstatlar yetişmiyor.
Ne demişti Şolohov Nobel Ödül töreninde? “Batı dünyası bizim Sovyet edebiyatı yazımında hep yanlış düşündü. Bizlerin baskıyla kitap yazdığını söylediler. Kıymetli misafirler, baskıyla insan yaratıcılığı ortaya çıkmaz. Bizlerin kaynağı sistem ve bilim dünyasıdır. Bir dünya savaşını Batı yaşamadı. Sovyet insanı yaşadı ve yarattı. Uyandırılmış Toprak adlı eserim yönetim kültüründen doğdu. Elbette geçmişimizde Rus ustalarımız Tolstoy, Dostoyevski vardı, onlardan beslendik.”
Acaba geçmiş Amerikan edebiyatında Jack London, John Steinbeck yada Dünyayı Sarsan On Gün romanıyla bir döneme damgasını vuran John Reed´i nasıl unutabiliriz. İnsanlığın en büyük yeniliğine tanıklık eden bu Amerikalı yazar aydın, olmanın bedelini ödedi.
Sanat dünyasının en önemli beslenme alanı kitaptır.
Yaşam zenginliktir.