Nurullah ER


Ekmekler bozuldu-sular kirlendi

Nurullah ER


'Önce ekmekler bozuldu, sonra her şey! Çünkü savaş vardı” diyor Oktay Akbal, 1944 yılında yazmış olduğu öyküsünde.

Aradan yetmiş beş yıl geçmiş o günden günümüze değin bir dünya savaşı olmasa da, küresel tekelci güçler, emperyal emellerle her şeyi bozdu çıkar uğruna, para uğruna...
Doğa yağmalandı, çevre kirlendi, hayati değer taşıyan sular içilmez hale geldi. Fakirlik, yoksulluk çözümsüzleşti. Adı konmayan savaşlar yaşatıldı.
İnsan her şeye katlansa da, susuzluğa dayanamaz.
Su, yeri başka bir şeyle doldurulamayacak sınırlı bir kaynaktır.
Sağlıklı suya ulaşmak her şeyden önce temel insan hakkı olarak bilinmektedir.
Şehirlere göçün artıp, nüfusun fazlalaşmasıyla günümüzde kent yaşamının en büyük sorunu içme suyu sorunu olmuştur.
Her şehir gibi yaşadığımız ilçe merkezimiz İskenderun´da bu sorundan muzdariptir. Şehir merkezinin nüfusunun artmasıyla su sorunu her geçen gün artmıştır. Belediyelerin sorumluluğunda olan su meselesinde gelmiş geçmiş her belediye başkanı su kuyuları açmakla sorunu çözmeye çalışsa da, açılan her kuyu, elektrik masrafını artırmış, olası bir depremi tetiklemiş, musluklardan temiz akan bir su sağlayamamıştı evlere.
Dönemin belediye başkanı Yusuf Civelek ise farklı bir yaklaşımla, İskenderun içme suyu sorununu çözmeye çalışmıştır. Fransızlar döneminden kalma su şebeke sisteminin borularını değiştirmekle, su kaçaklarını önlediğinden yeni kuyular açmasına gerek kalmadığından, mevcut su kuyuları yüzde elli oranında azaltılarak, elektrik tasarrufu sağlanmış, aynı zamanda şebeke suyuna karışan kirlilikte bir ölçüde önlenmiştir. Ayrıca 2004 yılında DSİ tarafından projelendirilen ve yapımına başlanan Aslantaş Barajından getirilen içme suyuna arıtma tesisi kurulması için Azğanlık köyünün altından atmış dönümlük araziyi belediye adına alarak DSİ´lerine teslim etmiştir. DSİ´leri kapalı arıtma tesisini yapıp bitirerek, 2017 yılında Hatay Büyük Şehir Belediyesine devretmiştir.
Teknik bilgilere sahip uzmanların açıklamalarına göre; Ağganlık köyü altındaki Aslantaş Barajı içme suyu arıtma tesisi uzun süredir çalıştırılmadığından, gözden geçirilip, kontrolleri yeniden yapılarak, eksiğine, fazlasına bakılarak yapılması gerekenler yapılıp, tesis devreye alındığın da İskenderun´a temiz içme suyunun pompalana bileceğini açıklamaktadırlar.
İskenderunluların kapısının eşiğinde bekleyen böylesi temiz bir suyu , İskenderunluların iki yıldır kullanamamaları akıl işe değil. Hatay Büyükşehrin Belediyesinin denetim ve kontrolünde olan böylesi bir su İskenderunluların evindeki musluklarından aktığında temiz bir suya kavuşmuş olacaklar. Aynı zamanda yer altı kuyularının suları iptal edileceğinden, belediyenin elektrik masrafı da olmayacaktır.
Suyun insan sağlığında önemi ve değeri tartışılmayacak kadar büyüktür. Bugün İskenderun´da yaşayan halk, evindeki musluğundan su içmediğinden, ne kadar temiz ve içilesi belli olamayan damacana sularına mahkum olmuşlardır. Halkın oyu ile seçilen ve şehrine kamusal hizmet veren Belediye Başkanının önceliği sudan bahaneler uydurarak, havadan, sudan konuşarak İskenderunluların hayati öneme sahip olduğu su sorunun ötelemek olmamalıdır.