Nurullah ER


ELEKTRİK ÇARPMASI

Elektrik çarpmaları genelde ölümle sonuçlanır.


Elektrik çarpmaları genelde ölümle sonuçlanır.

Çarpılanlardan pek kurtulan olmaz.

İlerleyen teknoloji, iş güvenliği, tedbirli ve dikkatli çalışmalar, son yıllarda ölümcül vakaları en aza indirmiştir.

Ne var ki; şimdi de aboneler çarpılıyor.

Hem de cin çarpmış gibi!

Ne muska, ne büyü, ne doktor, ne hekim, avukat, hâkim... Çare olamıyor. Reçete, ilaç, kanun, adalet... kâr etmiyor.

Elektrik kurumu özelleştirildikten sonra, dağıtım şirketleri ‘hoca bildiğini okur´ misali; keyfi, adaletsiz, tek taraflı uygulamalarıyla tüm tüketicileri mağdur ediyor.

Her şeye kadir olan siyasi iktidar, onlara nazır oluyor. Seyretmekle yetiniyor.

Hangi birini sayayım ki? Sık sık kesilen kesintiler sonrası, karanlıklarda kalınması, elektrik cihazlarının arızalanması, sayaç ayar bakım, ÖTV, KDV, TRT payı, kesme bağlama... gibi benzeri fatura girdileri. Faturaya yansıyan on yedi adet ücretlendirme bedeli. Ayrıca faturanın arka kısmında on dört maddelik abonenin kanuni yükümlülükleri. Kullandığın elektrik için adete abonenin eli kolu bağlı, işletmenin tüketiciye karşı her hangi bir yükümlülüğü yok.

Bunlar yetmiyormuş gibi, yazın yazlığa gitmişseniz, bir kaç aylığına bir yakınınızın yanında kalmışsanız veya tayininiz çıkmış başka bir yerde çalışmışsanız, evi boşaltmayıp kiraya vermemişseniz zannetmeyin ki elektrik faturası gelmez. Sayaç okuyucuları bir iki boş fatura bırakır, ardından sayaç arızalı diye söker götürür, kontrol sonucunda arıza tespiti raporu tutulur, bu zamana kadar geriye dönük bir kaç aylığın ortalaması alınır ve faturalandırılır. Hem de yüklü miktarda. Otomatik ödeme vermişseniz şak diye maaşınızdan kesilir, vermemişseniz kapatılır, günlük faiz işletilir. Ben evde yoktum, elektrik kullanmadım deseniz de önce faturayı ödeyeceksiniz, sonra derdinizi Marko Paşa´ya anlatacaksınız.

Örnek mi?

Bir değil, iki değil, belki onlarca... Mübalağa olduğunu düşünenler Tüketici Hakem Heyeti´nde kaç tane baş vuru olduğunu öğrenebilirler, bir de baş vuru yapmayan mağdurlar vardır.

İşte size bir örnek.

Nevzat Çıngıloğlu: Liman işletmelerinde çalışıyor, Yunus Emre Mahallesi´nde oturuyordu. Liman İşletmesi özelleştikten sonra tayini İzmir´e çıkar. Evinin kapısını kilitler, elektrik şalterini indirir, su vanasını kapatır 19.01.2012 tarihinde İzmir´e taşınır. Evini kiraya vermez, boş bırakır. Emekli olduktan sonra,24.07.2015 tarihinde İskenderun Yunus Emre Mahallesi´ndeki evine geri taşınır. 2017 Mart ayı maaşından 528.30 TL kesinti olur. Maaşını aldığı Vakıf Bank´a durumu öğrenmek için başvuruda bulunur. İnceleme sonucunda elektrik borcu olduğundan kesinti yapıldığı söylenir. Bölgemizde yetkili olan elektrik dağıtım şirketi Enerjisa´ya başvuru yapar. Yetkililer, “20.09.2014- 15.09. 2015 tarihleri arasında elektrik sayacının arızalı olduğundan geçmişe yönelik son üç ayın tüketim ortalamasının baz alınarak 528.30 TL tutarında ücretlendirme yapılmıştır, her hangi bir hataya rastlanmamıştır, başka bir sorununuz varsa yardımcı olmaktan memnuniyet duyarız” diyerek itirazı teşekkürlerini ileterek kendilerince çözmüşlerdir.

2012 tarihinden bu yana evin boş olduğunu bildirse de, o tarihler arasında her hangi bir ücretli fatura yapılmadığını söylese de, itiraz için ikametgah bilgilerini verse de, su endeksini sular idaresinden alıp gösterse de, muhtarlık bilgilerini sunsa da hepsi boş.

Derdini Marko Paşa´ya anlat misali!...

Düşüne biliyor musunuz?

Yaşamını kıt kanat sürdüren, üniversitede öğrenci okutan bir emeklinin, boş evindeki elektrik sayacı arızalı diye sökülüp götürülecek, kendisine ve komşularına bir bilgi verilmeyecek, sayaç arızalı diye rapor tutulacak, tüketmediği elektrik için bir çırpıda maaşından 528.30 TL kesilecek. Bunu hangi adalet, hangi kanun kabul eder, hangi hukuk devletinde yaşanır, hangi vicdana sığar.

Bu iş benzese benzese, Deli Dumrul´un suzuz çayın üzerine yaptırdığı köprüden geçenden otuz akçe, geçmeyenden kırk akçe alma hikayesine benzer.