Nurullah ER


EMEKLİLER HAFTASI

NURULLAH ER


30 Haziran Emekliler Günü ilan edilmiş.
Herkesin bir günü var emeklinin de olsun denmiş.
Belirli günlerin içeriklerinin boşaltıldığından, emeklilerinin de günün içi bomboş kalmış, adı var kendi yok olmuş. Halbuki ulu önder Atatürk; “ Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır.” Sözünün yıllar öncesi söylemiş. Ne var ki söylediği gibi kalmış.
Bugünün emeklileri dünün çalışanlarıydı, bugünün çalışanları ise yarının emekli olacaklarıdır.
Emekliyi bir emek sorunu olarak görülmezse, emekliliğin ne olduğu anlaşılamaz.
Çalışma yaşamı iyi olanların, emekliliği daha rahat ve huzurlu olmaktadır, çalışma yaşamı kötü olanlar ise emekli değil, emekleme dönemine girmektedir. Ne var ki emekliler, ülkelerinde yıllarca milli gelirin artmasında, demokrasinin gelişmesinde, çağdaş yaşamın ilerlemesinde mücadelesi olan, alın teri döküp göz nuru akıtan kesimlerdir.
Emekliler kimseye muhtaç olmadan sağlıklı, onurlu, mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmek istiyorlar. Bunu da yıllarca hak ettikleri bir emeğin karşılığı olarak görüyorlar ve oy verip iktidar yaptıkları siyasi partilerin, sosyal devlet anlayışıyla bunun gerçekleştirmesini istiyorlar.
Emeklilere vefa duygusu beslemeyen, onları yalnızlığa iten toplumların parlak bir geleceği olmamıştır. Çalışarak onurlu bir şekilde yaşamak, emekli olmak, kimseye muhtaç olmadan yaşam sürdürmek evrensel bir değer olup, temel insan hakkıdır. Anayasamızın 60. maddesi bunu sosyal güvenlik hakkı olarak düzenlemiş ve ülke yöneticilerine bu konuda sorumluluk vermiştir. Ne var ki emekliliği hak edenlerde, emekli yaşamı sürenlerde sistemde eşitlik ve insanca yaşama hakkı sağlanamamıştır.
Siyasi iktidarlar olsa da devlette devamlılık esastır. Özellikle 2000 yılından sonra emekliliğe dair yapılan yasal düzenlemelerle, emekli olma ve emekli olarak yaşamak daha da zorlaşmıştır. Emekliler bu yaşam koşulları altında işsizler gibi iş arar hale gelmiştir. Emekli maaşı hesaplamaların da kat sayının düşürülmesinin,milli gelirden, büyümeden pay verilmemesinin, enflasyonun kağıt üzerinde gösterilen verilere göre değerlendirilmesinin, altı aylık zamların iktidarın iki dudağı arasında olması nedeniyle emekliler enflasyon karşısında eziliyorlar, devalasyon karşısında yıkıma uğruyorlar, yaşlılığa rağmen iş aramak zorunda kalıyorlar, sosyal hayata katılamadıklarından yalnızlık psikolojisine kapılarak aile ve çevre sorunlarıyla birlikte ruhsal bunalıma giriyorlar.
Sosyal devlet olma özelliğini taşıyan ülkelerde, sosyal hakların korunması ve geliştirilemesin de devlet önemli görev ve sorumluluklar yüklenmiştir. Emeklilerin gelir ve aylıklarını, sosyal yaşamını, ailesiyle birlikte insanca yaşayacak hale getirilmiştir.
Ne diyelim?
Darısı bizlerin başına!...
Emeklilerin bir siyasi partiyi tek başına iktidar yapacak kadar potansiyel güçleri vardır.