Halit KATKAT


Emperyalist Sistem Irkçılık ve Şiddetten Beslenir

Halit KATKAT


ABD´nin Minneapolis kentinde George Floyd adlı zencinin 25 Mayıs´ta ırkçı polisler tarafından katledilmesi üzerine ırkçılık karşıtı eylemler dünyanın dört bir yanına yayıldı.

Eylemler Amerika kıtası başta olmak üzere Avrupa, Asya, Avustralya ve Afrika kıtalarında halklar cadde, sokak ve meydanları dolduran kitlesel eylemler yaptılar. George Floyd´un boğazına çöküp onu nefessiz bırakan polis bu ırkçı şiddet eyleminin bu kadar yaygın protestolara neden olacağını biliyor muydu? Muhtemelen bilmiyordu, ama şunu biliyordu; Amerikan sisteminde kendisinden hesap sorulmayacağını…

Daha önce de Los Angeles kentinde 1992 yılında yine bir polis bir zenciyi benzer biçimde ama vurarak öldürmüştü. Bunun üzerine ayaklanan halk bütün kenti ateşe vermişti. Amerikan yönetimi olaydan ders alıp demokratik adımlar attı mı? Hayır. ABD, kuruluşunda başlattığı Amerikan Yerlilerine karşı ırkçı politikasını daha sonra zenci düşmanlığını da buna ekleyerek bugüne kadar devam ettirdi. Sadece bu da değil, ABD emperyalist sistemin baş aktörü olarak şiddeti dünyanın her yerine taşıdı. Bu gösterilerin diğer ülkelere yayılmasının ve bu kadar büyük gösterilere yol açmasının nedeni sadece ırkçılık ve şiddet karşıtlığı değil, aynı zamanda dünya halklarının ABD karşıtlığıdır da…

Burada şunu belirtmek gerekir ki bütün baskıcı yönetimler gibi ABD yönetimi de olayın nedenleriyle değil sonuçlarıyla uğraşmakta ve polis şiddetini nasıl önleriz diye tedbir düşünmek yerine göstericileri suçlamakta ve onlara daha fazla şiddet uygulamaktadır. Elbette ki bu da olaylar bir şekilde bastırılsa bile sorunun çözümüne zerre kadar bir katkısı olmadığı gibi, halkın sisteme karşı kininin birikmesine neden olmaktadır. Şiddeti doğuran nedenlerin ortadan kaldırılmasını kapitalist sistemden beklemek bu sistemin doğasına aykırıdır. Şiddet ve ayrımcılık olayları dünyada kapitalist sistemin sürdüğü her yerde bulunmaktadır. İsrail´de Filistinliler, Avrupa´da göçmenler ve Müslümanlar, ülkemizde Kürtler ve Aleviler vb tüm kapitalist ülkelerde ayrımcılığa ve şiddete uğramaktadırlar.

Ama kapitalist emperyalist sistemin temel ayrımcılığı emek sömürüsüdür. Bugün ayağa kalkan halkların büyük çoğunluğu emekçi halklar olmasına ve eş zamanlı olarak eylemler yapmalarına karşın olaylar örgütlü ve sistemi değiştirme hedefi olmayan eylemlerdir. Aralık 2010 tarihinde bir seyyar satıcı gencin kendini yakmasıyla Tunus´ta başlayıp Ortadoğu ve Kuzey Afrika´nın Arap ülkelerine yayılan ve adına Arap Baharı denen eylemlerle bu eylemlerin çıkış nedenleri benzemese de sistem karşıtlığı açısında büyük benzerlikleri var. Burada şu soru akla geliyor; Arap baharını Emperyalistlerin çıkarıp, kışkırttığını iddia edenler, şimdi ABD´de çıkan bu isyana ne diyecekler? Eğer ortada tutuşturacak yanıcı madde yoksa atılacak kıvılcım bir işe yaramaz. Bir de sosyal medyada karşılaştırmalar yapılıyor ve deniyor ki “ABD´de yapılana karşı çıkanlar neden Kürtlere, Alevilere, Filistinlilere yapılanlara ya da Müslümanlara yapılanlara vb. neden karşı çıkılmıyor?” Her olayın çıkış nedenleri ve olaya katılan kitleler farklılık gösterdiği gibi kendiliğinden çıkan olaylara katılan kitlelere böyle soru sormanın bir karşılığı da yoktur. Eğer bu eylemleri düzenleyen örgüt ya da örgütler varsa ancak onlara sorulabilir.

Son olarak şunu eklemeliyim ki kapitalist emperyalist sistem raf ömrünü doldurmuştur. Ancak onu raftan indirip yeni sistemi getirecek planı, programı olan ve kitleleri kucaklayan bir parti ya da örgütlenme henüz ortada yoktur.