Nurullah ER


Emperyalizmle savaşmak

NURULLAH ER


Emperyalizmle savaşmak kolay değildir.

Her türlü ayak oyunlarına, hileye, hurdaya başvurur. Ülkeleri birbirleriyle savaştırıp, kardeşi kardeşe düşman ederek içeriden çökertir, yerli işbirlikçi yaratıp, kendiside bulanık suda balık avlar.
Emperyalizmin savaşı kalleşçe bir savaştır.
Sömürgeci emeller için yaptığı için, işgalcidir. İşgalinde acımasız davranır, ne kadar gücü kuvveti varsa kullanır, insanlar ölmüş, hayvanlar telef olmuş, doğa tahrip edilmiş, şehirler yakılıp yıkılmış, tüm insani değerler ayak altına alınmış umurlarında olmaz.
Osmanlı İmparatorluğu emperyalist emellerle işgal edilmiş; İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan tarafından toprakları paylaşılmış, işgal sırasında Anadolu halkına ise, acımasız ve vahşice davranılmıştı. Silah üstünlükleri, parasal durumları, askeri güçleri ele avuca sığmayacak kadar çoktu.
Saray çevresi avuçlarının içinde, orduları dağıtılmış, silahlarına el konmuş, hasta yatağında yatan Osmanlı; çantada keklik, yutulmaya hazır lokma…
Cephe savaşlarının, Birinci Dünya Savaşının, Ermeni olaylarının; ölümlerini yaşayan, acılarını çeken, yoklukla kıtlıkla boğuşan, hastalıklar içerisinde depreşen Anadolu halkı; yorgun, bitkin, çaresiz…
Emperyalizmin ne olduğunu çok iyi bilen M.Kemal, devrimci yüreği, bağımsızlık ve özgürlük aşkıyla 1919´da Samsun´a çıktığında, emperyalisti düşünürken onun için; “En büyük düşman, ne falan, ne filan bir millet, adeta her tarafda saltanat kurmuş, bütün dünyayı kaplamış kapitalizm ve onun çocuğu emperyalizm”der.
Emperyalizmin pan zehirinin vatansever, yurtsever, milliyetçilik olmaktan geçtiğine inana M. Kemal, Dağıtılan ordularımızın yurtsever subaylarını, milliyetçi, toprağını ve vatanını seven, bayrağının dalgalanmasını, ezanın susmamasını istemeyen Anadolu halkıyla buluşturur. Kuvay-ı Milli ordusunu kurar.
Tam üç yıl sürer geceli gündüzlü Kurtuluş Savaşı. Yokluğa, kıtlağa, silahsız ve cephanesizliğe rağmen. M. Kemal Başkomutan sıfatıyla, 26 Ağustos 1922´de Kocatepe´den Büyük Taaruzu başlatır. Dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanı olarak tarihe geçen bu taaruz 30 Ağustos´da noktalanır. 1Eylül Dumlupınar´da, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere tarihi emrini bildirir M. Kemal. 'İlk Hedefiniz Akdeniz´dir ileri!” Kaçan Yuana askerlerini kovalayan Türk ordusu, 9 Eylül tarihinde İzmir´de denize döker.
30 Ağustos Zaferi Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. O gün emperyal emellerle Anadolu´yu işgal eden devleteler, Anadolu´dan kovulmuş, emperyalizmde yok edilmiştir. Türk ulusunun burada kazandığı zafer, emperyalizmin Anadolu´da kesin yok edilişinin zaferidir. Bu savaş yalnız bizim tarihimize değil, tüm mazlum milletlerin tarihine örnek olan bir savaştır. Yeni Türk Devletinin, Cumhuriyetin, Lozan´ın temeli burada atılmıştır. Ölümsüz yaşayanların kahramanlıkları burada taçlandırılmıştır. Bu mücadelede şehit olanaların ruhları devletimizin, Cumhuriyetimizin ebedi koruyucularıdır. Atatürk Nutuk´da, Büyük Taaruza şöyle değinir. “Bu eser, Türk Millet´inin hürriyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir Milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur.”
Emperyalizm, yenilsede yok olmaz. Çünkü o yedi canlı bir canavardır. Besleyicisi Kapitalizimdir. Sıkıştıkları zaman köstebek gibi toprak altına saklanırlar, hamam böcekleri gib gece karanlığında avlanırlar. Tilki gibi fırsat kollar, kurt gibi saldırgan olurlar. Zafer Bayramımızın ve Cumhuriyet değerlerimizin yüzüncü yılını kutlamaya hazırlanırken, Ortadoğu´yu kan gölüne çevirdiler, içimizde çirit atıyorlar. Ülkemizde yaşanan terör, ekonomik krizler, işsizlik, yoksulluk nerdeyse toplumun bir yaşam biçimine dönüştü, kaderi haline geldi. Yeryüzünde, tarihte emperyalizme karşı en onurlu mücadeleyi veren bir kahraman, bir devlet adamı bugün unutturulmaya çalışılıyor, onca mücadelesi yok sayılıyor.
Ortadoğu´nun kan gölüne çevrilmesi, ülkemizde huzursuzluğun had safaya gelmesi, bölgemizde emperyalizmin yeniden yaşam bulmasından kaynaklanmaktadır. Bu, “Ekonomik bağımsızlığı olmayan devletin ulusal bağımsızlığı olmaz” diyen Atatürk´ün sözünün hesaba alınmamasındandır.
Emperyalizmle yaşamak, yılanla aynı torbada yaşamaya benzer.