Nurullah ER


ENFLASYON

Enflasyon pahalılıktır.


Enflasyon pahalılıktır.
Kim ister pahalı yaşamayı ki?
İstense de istenmese de yaşatıyorlar ne var ki!
Enflasyon, siyasi iktidarların ekonomik politikalarından kaynaklanan bir yaptırımdır.
Ne var ki siyasi iktidarlar böylesi bir ekonomi politika uygulasalar da kabul etmeyip, bir kılıf uydurmaya çalışıyorlar. Daha da ileri giderek –cek,- caklarla çözüm üretmeye kalkıyorlar.
Enflasyonun en büyük sebebi yeterince üretim yapamamadır. Talep edilen mal bulunsa bile yoksulluktan, gelir düzeyinin düşük olmasından alınamamadır.
İşsiz olunmadır. Çaresiz, umutsuz... yaşamadır. Paranın değerinin düşük olması, ithalat mallarının pahalıya satılmasıdır. Üretim için kullanılan girdilerin pahalı olmasıdır. Karşılıksız iç piyasaya giren döviz harcamalarının gelirden fazla olması, borçlanma ve savurganlıktır. Teknolojiye ayak uyduramama, eğitime gereken önemi vermemedir.
Enflasyon kıskacındaki ekonomiler üretim cazibesini kaybederler. Herkes elindeki parayla kolay para kazanma yollarına başvurur. Döviz fiyatları artar, faizler yükselir, finans piyasasında dalgalanmalar yaşanır. Üretim olmadığından gelirler düşer, ihracat azalır, ithalat artar, bütçe açığı fazlalaşır dış borçlanmalar büyür.
Böylesi bir ekonomide toplum yoksullaşır, işsizlik artar, gelir dağılımı bozulur, sosyal adaletten uzaklaşılarak; eşitlik ve özgürlükler rafa kaldırılır, demokrasi yara alır, sağlıksız ve huzursuz bir toplum oluşur. Sonunda; ya bir günah keçisi bulunur, ya bir darbeye başvurulur. Her şey sil baştan olur, vatan kurtarıcılar eski söylemleri yeni söylemmiş gibi göstererek bol bol alkış alır.
Enflasyon her ne kadar yoksulu fakiri ezse de, zengini de yok edip, devleti çökertir. Onun içindir ki enflasyona “Canavar” denmiştir.
Enflasyonu önlemede en büyük görev siyasi iktidarlara düşmektedir. Eğer ki bir iktidar gelir gideri dengeliyebiliyorsa, uygun ve etkili para politikası uyguluyorsa, merkez bankasının özerk politikalarına siyasi müdahale etmiyorsa, devlet kurumlarının zararlarını devlet kasasından, ya devletin mallarını satarak karşılamıyorsa, kendi para biriminin değerini yabancı paralar karşısında ezdirmiyorsa, savurganlık yapmayıp, yolsuzluklara, usulsüzlüklere, hırsızlıklara meydan vermiyorsa o ülkede kolay kolay enflasyon olmaz.
Gelmiş geçmiş tüm iktidarlar bu toplumu enflasyona ezdirip, onunla yaşamaya mecbur ettiler. 2002 yılında tek başına iktidara gelen ve iktidarlığını sürdüren AKP, bu konuda iddalı olmasına rağmen bir şey yapamadı. Gelen gideni aratır misali daha kötü yaşam koşullarıyla karşı karşıya kalındı. Sosyal yapı bozuldu, demokrasi hırpalandı, eşitsizlik, adaletsizlik diz boyu oldu.
Toplumun beslenmesi için gerekli olan gıdalar ya alınamaz, alınsa da yenilemez oldu. Serbest piyasa ekonomisinin rekabet önceliği değil de, eziyet önceliği öne çıktı. Elektrik fiyatlarında, akaryakıtta artışlar yaşamı adeta alt üst etti. Döviz kurlarının yükselmesi; dış borçlanmaları büyüttü, cari açığı arttırdı, bütçe açıklarını fazlalaştırdı.
Enflasyon, halkaları çelikten yapılmış bir zincir halatı gibidir. Bu zincirin halatının anahtarını siyasi iktidarlar uluslararası tekelci sermayenin elinden alamadı. Toplum bu zinciri kıramadı. Günümüzde toplumun eli kolu bağlı enflasyon canavarının önünde yem olmakta. Sayın Cumhurbaşkanımız bu zincir halkalarından yalnızca faizi görmekte, ne zaman kur artışları olsa, enflasyon yüksek çıksa hemen faiz lobilerinden bahsetmekte. Faiz lobilerine niye ihtiyaç duyulduğuna gözlerini kapamakta.
Tüketim ekonomisine bağlı sıcak para politikaları üzerine kurulu, ekonomi politikalar yürüten ülkeler er ve ya geç ekonomik sıkıntıları, siyasi ve sosyal açmazları kaçınılmaz olup, enflasyona yenik düşerler.
Taşıma suyla değirmen dönmez.