Halit KATKAT


EYT, Emeklilik ve Sendikalar


Emeklilikte yaşa takılanlar geçtiğimiz pazar günü İstanbul´da büyük bir miting düzenlediler. Türkiye´nin pek çok ilinden otobüslerle İstanbul´a gelen EYT örgütlerinin temsilcilerinden biri “Dünyanın hiçbir yerinde EYT gibi bir sorun yoktur” dedi. Evet, kapitalizmin hüküm sürdüğü bütün ülkelerde emeklilikle ilgili sorun vardır, ama EYT gibi bir sorun yoktur.

EYT, yani emekli edilmeyip yaş sınırına takılanlar… Bu insanlar ilk işe girip sigortalı olduğunda ne zaman ve hangi koşullarda emekli olacakları belliydi. Bu hakları yasayla ellerinden alındı. Düzenlenen yasayla milyonlarca kişi yaşa takıldı. Eskiden müktesep hak diye bir şey vardı. Yani kazanılmış haklara dokunulamazdı. Devleti yönetenler ya da bu yasayı çıkaranlar bu toplumsal anlaşmaya uymadılar. Peki bu yasayı niye çıkardılar? Sosyal Güvenlik Kurumunun emeklilere ödeyecek parası kalmadığından emekli süresini uzatıp emeklilik fonunda para birikmesini sağlamak için.

Yasa çıkarken çalışanlara şunu söylediler: Emeklilikte size yaş sınırı getireceğiz, emeklilik süreniz uzayacak, SGK´nin kasasında para birikecek siz de emekliliğinizde daha yüksek ücret alacak rahat edeceksiniz.

Bugün ülkemizde emekli aylığı asgari ücretin altında. Bu sorun milyonlarca emeklinin sorununun bir parçasıdır. Aynı zamanda emekli olmamış, ama emekli adayı olan çalışan işçi ve emekçilerin de sorunudur.

Peki çalışanların da sorunu olmasına karşın sendikalar bunu sorun olarak görüyor mu? Hayır. Bugün sendikalar “TİS” sendikalarıdır. Yani toplu sözleşmeden toplu sözleşmeye işe yararlar. Onu işçilerden habersiz yaparlar. Ha bir de haklarını yemeyelim 1 Mayıs kutlayıp ara sıra da “basın açıklaması” yaparlar. Onun için işçilerin emeklilikte ne yiyip ne içeceklerine, geçinecek ücret alıp almayacaklarına karışmazlar. Halbuki emeklilik sorunu sendikaların aslı sorunlarından biridir. Bu bakımdan sendikalar emeklilik sorununu hükümetlerle pazarlık yaparak, yasalara koydurarak çözebilirler.

Alanlarda toplanan binlerce ya da milyonlarca emeklinin hükümetlerin gözünde fazla bir etkinliği olamaz. İşçi ve emekçiler için etkin güç üretimdeki güçtür. İşverenleri ve onların hükümetlerini etkileyecek kuvvet işçi ve emekçilerin üretimden kaynaklı güçleridir. Bugün sendikalar bu gücü kullanamıyorsa sendika yönetimlerinin işçi ve emekçilere güvensizliği ve işverenlerden yana oluşlarındandır.

Kapitalist sistem emeklileri açlığa ve yeniden iş bulup çalışmaya mahkûm ediyorsa bunun vebali işçi iradesinin olmadığı sendikalardadır.

Not: Sendikaların nasıl dönüşeceğini merak edenler, bu konuda yazdığım İkinci adam Yayınlarından çıkan “Sendikalarda İşçi İradesi” kitabımı okuyabilirler.